"olanak" - Translation from Turkish to Arabic

    • تسمح
        
    • يسمح
        
    • تتيح
        
    • الذي سمح
        
    • مكّن
        
    Karanlık tarafımızın kaçmasına, iyi tarafımızın hayat vermesine olanak sağlıyordu Open Subtitles تسمح للنفس المظلمه ان تهرب لتسمح للنفس المضيئة ان تشفى
    Ve bu etkileşimler hata düzeltmesine olanak sağlar ve şekillerin bir halden başka bir hale geçmesine olanak sağlar. TED وتلك التفاعلات تسمح باصلاح الأخطاء، وهي تسمح للأشكال بأن تتحوّل من حالة إلى حالة أخرى.
    Önümdeki bu şeyler Kaoss Ped'leri olarak adlandırılıyor ve bu şeyler sesimle bir sürü farklı şeyi yapabilmeme olanak sağlıyor. TED وهذه الأشياء أمامي تدعى ألواح كاوس، وهي تسمح لي بالقيام بالكثير من الأمور المختلفة بصوتي.
    İnsan gözünün camsı ve akışkan sıvısı... bir nesnenin içinde yansımasına olanak tanır. Open Subtitles السائل المائي و الخلط الزجاجي في العين البشرية يسمح للصورة بأن تنعكس فيها
    Bu kadranlar fotonların ikinci bir özelliğini ölçmeme olanak veriyor. Open Subtitles وهذا القرص المدرج يسمح لي لقياس الخاصية الثانية للفوتونات ايضاً.
    Sağ tarafta görüntüyü döndürmenize, yakınlaştırmanıza, her bir yapıyı tek tek seçmenize olanak sağlayan bir kontrol paneli var. TED وهناك أدوات في الجانب الأيمن تتيح لكم الدوران ، وتتيح التكبير ، وتتيح وضع إشارات على أجزاء معينة.
    ..olanak sağlayan idealist ahbaplık sistemini destekliyor.. Open Subtitles الذي سمح لك العمل من خلال بشعورك بالنقصان
    devam etmelerine olanak sağlamış ki onların böyle bir planı yoktu. TR: Çok teşekkürler, şaşırtıcıydı. TA: Teşekkür ederim. (Alkışlar) TED تشير إلى أن "م ت ف" مكّن هؤلاء الرجال من التحرك على طول مخطط للذهاب إلى سوريا عندما لم يكونوا أبدا أقرب إلى هذا في المكان الأول ت رايلي: شكرا جزيلا, هذا مدهش تريفور: شكرا لكم
    Bütün bu kişisel verilerin bu mekanizmalarla hesaplananabilmesine en başta olanak tanıyan şey bilim oldu. TED وهو أن نكثف من الجهود العلمية التي تسمح لنا بتطوير كل هذه الآليات لحساب هذه البيانات الشخصية في المقام الأول.
    Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan ve her gün merakımı, öğrenme isteğimi besleyen inanılmaz bir yolculukta olduğumun farkındayım. TED أُدرك الآن، أنني في هذه الرحلة الرائعة التي تسمح لي أن أتابع عملي الشغوفة به للغاية، وشيئًا يُغذي فضولي بشكل يومي.
    Renkli hayaller kurmayı sevmemin nedenlerinden biri, özgür olmama olanak vermesi, sosyal ve fiziksel sonuçlar ile yargılanmadan. TED إن أحد أسبابي في حب الحلم الجلي هو أنها تسمح لي بأن أكون حرة دون محاكمةٍ من عواقب مجتمعية أو بدنية.
    Yoksa bilim ve felsefe zihnimizin sınırlarını aşmamıza olanak sağlar mı? TED أو هل العلوم والفلسفة تسمح لنا بالتغلب على حدود عقولنا؟
    Yapay zeka, insanın yapabileceği bazı şeyleri veri ve mimikden öğrenmesi için makineye olanak sağlar. TED إنها تسمح للآلات بالتعلم من البيانات و تقليد بعض الأشياء التى يفعلها الانسان
    Sessizlik, insanların sahip olduğu en değerli şeylerden biridir. Çünkü varlığımızın derinliğini hissetmemize olanak sağlar. TED الصمت هو واحد من أكثر الحالات الثمينة لدى البشر، لأنها تسمح لنا بالشعور بعمق وجودنا.
    En nihayetinde, [Ses insanüstüdür.] ses insan durumunun ötesine geçer çünkü bu sınırı geçmemize olanak tanır. TED وفي نهاية المطاف، يتجاوز الصوت الحالة البشرية، لأنها تسمح لنا بالتجاوز.
    Bu evren modelleriyle ilgili ilginç şey şu ki bu olasılıkları test etmemize olanak sağlıyorlar TED ما يُثير الاهتمام بشأن نماذج الأكوان الرقمية أنها تسمح لنا باختبار هذه الإحتماليات.
    Esnek tasarımı, çökme, sürünme ve çeviklik gerektiren hareketlere olanak sağlar. TED انه تصميم مرن يسمح بدرجات حرية كبيرة وامكانية مناورة هائلة
    Belki Tanrı berbat şeylerin olmasına izin veriyor veya olanak tanıyor, böylece şevkat ve kahramanlıklar gözükebiliyor. TED ربما يسمح الرب أو يجيز حدوث أشياء فظيعة, حتى تظهر البطولة والرأفة.
    Böylece hücrenin doğru istikamette yavaşça akmasına olanak veriyor. TED وهذا يسمح للخليه بأن تنسل في ذلك الاتجاه
    Çin modelinde insanların sözüne olanak veren, aslen, yanlış olarak tanımladığınız milli iradeyi tanımlayan mekanizm nedir? TED ما هي الآلية في النموذج الصيني التي تتيح للناس قول، في الواقع، المصلحة الوطنية كما عرفتها خاطئة؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more