Örneğin, yalnızca kırmızı renkteki şeyleri görebildiğinizi ve geri kalan her şeyin size tamamen görünmez olduğunu hayal edin. | TED | تخيّل مثلا أنّك تستطيع رؤية الأشياء الحمراء فقط وأنّ كلّ شيء آخر كان غير مرئي تماما بالنسبة لك. |
Bu kızı aileye kabul etmekte bu kadar istekli olduğunu hayal edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تخيل أنك متلهف للترحيب بتلك الفتاة في العائلة |
Mozarella'nın nasıl olduğunu hayal bile edemezsiniz. | Open Subtitles | ولا يمكنكم تخيل ما سيكون طعم شرائح الموازريلا هذه |
Birisinin her zaman yardım etmek isteyeceği bir kahramanı olduğunu hayal et. | Open Subtitles | تخيل أن لشخص بطل شخصي يريد مساعدته حقاً. لكن يظهر شخص جديد. |
Kızgın olduğu zaman ne kadar kötü bir ahbap olduğunu hayal edemezsiniz. | Open Subtitles | انت لا تستطيع ان تتخيل اى شخص بغيض هو عندما يكون غاضبا |
Ya da başka türlü yapar, kör olmanın da böyle bir şey olduğunu hayal ederiz. | TED | أو نقول هكذا، ونتخيل أن هذا كل شئ حول العمى. |
İstediğin her şeyin olduğu ve buna hayatım dediğin bir şeye sahip olduğunu hayal et. | Open Subtitles | أنا أتخيل كُلَ شيء الذي أردته أن يظهر* *في يوماً ما و يدعو نفسه أنه حياتك |
Kız için nasıl bir şey olduğunu hayal edebiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكن أن تتخيلي كيف كان الأمربالنسبة لها؟ |
Yeni dünyaya gelmeden önceki yaşantısının nasıl olduğunu hayal etmeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أتخيل كيف كانت حياتها قبل أن تأت للعالم الجديد |
Öyle bir babam olduğunu hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع حتى أن أتخيّل أن لي أبّ مثل هذا. |
Şöyle ki, yapılan blokların küçük atomlar olduğunu hayal edin ve burada bir hidrojen var, karbon var, nitrojen var. | TED | إذاً، يمكنك تخيّل بأن البنى الأساسيّة هي ذرات صغيرة ويوجد ذرة هيدروجين هنا، وذرة كربون هنا، وذرة نيتروجين هنا. |
Böyle büyük bir atılım yapabilirsek Costa Rica’da yaptığımız bir çalışmada aşağıda keşfedilmeyi bekleyen başka bir şey olduğunu hayal edin. | TED | لو أننا نستطيع إحداث طفرة كبيرة فقط في دراسة أجريناها في كوستاريكا، وحينها، تخيّل ما الذي بانتظارنا اكتشافه بالأسفل. |
Fakir bir ülkenin fakir bir şehrinde fakir bir ailede doğduğunuzu ve 28 yaşına gelmeden sayamayacağınız kadar paranızın olduğunu hayal edin. | Open Subtitles | تخيل أنك ولدت في عائلة فقيرة في مدينة فقيرة، في بلدٍ فقير وفي الوقت الذي أصبح فيه عمرك 28 عامًا |
Doğduğunda etrafında ki her şeyin bilinçli bir şekilde farkında olduğunu hayal et. | Open Subtitles | تخيل أنك ولدت واعيا تماما و مدركا لكل شيء حولك |
Küçük bir çocuk olarak böyle bir şeye tanık olmanın ne kadar kötü olduğunu hayal dahi edemem. | Open Subtitles | يمكنني فقط تخيل ما يجب أن يكون الأمر كفتى صغير يضطر لرؤية شيء كهذا |
Ne kadar gereksiz filmler olduğunu hayal etmek çok zor değil. | Open Subtitles | من السهل تخيل ما الذي يجري كم الصور غير ضرورية |
CA: Bir bilgisayar programıyla nasıl tokalaşılır bilmiyorum ancak o elin tam burada olduğunu hayal ediyorum. | TED | كريس: أنا لست متأكد كيف بإمكانك أن تصافح يد الروبوت لكن تخيل أن هذه اليد هاهنا. تيم: سف يتم إختراعها قريبًا. |
Çocuklarını bu kadar çok sevmenin ve onların evrenimizi bir kumaş gibi parçalayabileceklerini bilmenin nasıl bir acı olduğunu hayal edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تتخيل ما مدي الالم لان تحصل على مثل هذا الحب لاولادك ويمكن لهذا ان يقطع البناء لهذا الكون |
Biz sadece--- böyle davranarak, sağır olmanın böyle bir şey olduğunu hayal ederiz. | TED | نحن فقط -- نذهب هكذا، ونتخيل أن هذا كل شئ حول الصُم. |
İstediğin her şeyin olduğu ve buna hayatım dediğin bir şeye sahip olduğunu hayal et. | Open Subtitles | أنا أتخيل كُلَ شيء الذي أردته أن يظهر* *في يوماً ما و يدعو نفسه أنه حياتك |
Yarın sabah mutfakta olduğunu hayal etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدكِ أن تتخيلي وُجودكِ في مطبخكِ صباح الغد. |
Dün geceyi diyorsan, senin için ne kadar zor olduğunu hayal bile edemem. | Open Subtitles | انظروا، عن الليلة الماضية، لا أستطيع أن أتخيل مدى صعوبة هذا يجب أن يكون بالنسبة لك. |
Onun için ne kadar zor olduğunu hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتخيّل ما يكون عليه الحال بالنسبة لها... |
Gafletle düşündüm ki kardeşinizin kafasının bedeninden ayrılıp toprağa düştüğünü ve bedeninin akbabalara bir ziyafet olduğunu hayal ediyorsunuz. | Open Subtitles | أنا بحماقة افترضت أنك كنت تحلم برأس أخيك ..وهي تتدحرج في التراب وجسده، وليمة للنسور |
Michael'ı tek başına aramanın ne kadar zor olduğunu hayal dâhi edemiyorum. | Open Subtitles | لا استطيع حتى ان أتخيل ما هو شعور البحث عن مايكل وحدكٍ. |
Hayatınızın bu pakete bağlı olduğunu hayal edin, Afrika'da bir yerde ya da New York'ta, Sandy kasırgasından sonra. | TED | تخيل إن كانت حياتك تعتمد على هذه الرزمة، في مكان ما في أفريقيا أو في نيويورك، بعد إعصار ساندي. |
Senin için ne kadar zor olduğunu hayal bile edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أتصور صعوبة الأمر بالنسبة لكِ |