O zamandan beri, onu bulmak için çok çaba harcadık. Hiçbir şey bulamadık. | Open Subtitles | لقد وضعنا كثيرا من القوة البشرية من اجل العثور عليه,ولكنهم لم يعثروا عليه. |
O halde, ben de onu bulmak için başka kaynaklara başvuracağım. | Open Subtitles | و لتوقعى لذلك فقد أعددت مصادر أخرى لتساعدنى فى العثور عليه |
Bak, biz gerçekten onu bulmak gerekir ve biz zaman tükeniyor. | Open Subtitles | ، إنظري ، يجب علينا حقاً أن نجده و الوقت يداهمنا |
Bütün o kar fırtınası içinde onu bulmak zor olsa gerek | Open Subtitles | لم يكن من السهل العثور عليها بنزول كل هذا الثلج |
onu bulmak için tarayıcıları kullanamaz mıyız? | Open Subtitles | هل يمكننا إستخدام المستشعرات للعثور عليه ؟ |
Eğer bunu size söylersem bu bilgiyi onu bulmak için kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | إذا أنا كنت أن أخبرك ذلك أنت قد تستعمل المعلومات لإيجاده. |
Bu kesin kanıt muhtemelen onun mekanında bulunuyor ve o bizden önce onu bulmak zorunda kalabilecek. | Open Subtitles | سيكون هناك قطعة دليل استنتاجي ربما ترقد في محيط مكاه وعليه إيجادها قبل أن نجدها |
onu bulmak için uğradığı onlarca seferden birinde bıraktı bunu. | Open Subtitles | هُنا في احدى المرات التي أتت فيها وهى تُحاول إيجاده |
Artık onu bulmak günlerimizi alacak. | Open Subtitles | بفضل سياستك ورأسك الصلب سوف نستغرق اياما حتى نعثر عليه الآن |
Tehdit oluşturduğu için onu bulmak için koca bir nesli katletmiş. | Open Subtitles | تهدد خطراً على قواه, قام بقتل جيل كامل لمحاولة العثور عليه |
Bu yüzden, onu bulmak istiyorsak radyasyon bulunmayan yerlere bakmak zorundayız. | Open Subtitles | إذا كنا نريد العثور عليه فعلينا البحث عن أماكن دون إشعاع |
Oğlu kaçınca, Sam onu bulmak için yollara düştü. | Open Subtitles | عندما هرب إبنه، سام سخر كل شيئ في سبيل العثور عليه |
Birisi rapor vermezse onu bulmak için 48 saatimiz vardır. | Open Subtitles | إذا أختفى أحد ما سيكون لدينا 48 ساعة حتى نجده |
- Tek yapmamız gereken onu bulmak. - Çocuklar, bakın. | Open Subtitles | ـ الآن يجب علينا أن نجده ـ يا رفاق، أنظروا |
onu bulmak istiyorsan efendi Happy'ye git. | Open Subtitles | , اذهب الى السيد هابى ان كنت تريد العثور عليها |
Çok zor onu bulmak malum. O da sana 150. | Open Subtitles | معروف أن العثور عليها صعب جداً وتلك بـ150 فقط لك انت |
Bu gidişle, onu bulmak yıllarımı alır. | Open Subtitles | بهذا المعدل ستتطلب مني سنوات للعثور عليه |
Daha kötü bir şey yapmadan onu bulmak için elimizden geleni yapacağız. | Open Subtitles | سنقوم بكلّ ما بوسعنا لإيجاده و للحرص ألّا يقع ما هو أسوأ |
belki ona da yalan söylemişlerdir. onu bulmak zorundayız. | Open Subtitles | محتمل أن يكونو قد كذبوا عليها أيضا يجب علينا أن نجدها |
Göreviniz onu bulmak. Ziller çalıyor mu? | Open Subtitles | يحاول قسم الأبحاث إيجاده أيذكرك هذا بشىء ما؟ |
onu bulmak için her şeyi yapacağız. Bir şeyler öğrendiğimizde sizi ararız. | Open Subtitles | سنقوم بأقصى جهدنا للعثور عليها وسنتصل بك بمجرد أن نسمع أي شيء |
Bu bürodaki herkesin, onu bulmak için var gücüyle çalışmasını istiyorum. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | أريد كل شخصٍ في هذه الدائرة لجعل إيجادها هو الأولوية الأولى، أذلك مفهوم؟ |
Umarım o belgelerde yazılanlar onu bulmak için gereken bilgileri verir. | Open Subtitles | نأمل أن يكون المكتوب في تلك الوثائق سيُعطينا ما نحتاجه لإيجادها |
Altın, onu bulmak için sarf edilen emek yüzünden bu kadar değerlidir. | Open Subtitles | لذلك يستحق الذهب قيمتة الكبيرة نتيجة الجهد الأنسانى المبذول فى البحث عنه |
Bulduğun zaman, onu bulmak için bu kadar uğraştığını duyunca çok etkilenecektir. Ben de öyle umuyorum. | Open Subtitles | حسناً , حينما تجدها , ستكون مُتأثرة بمدى عملك جاهداً لكى تجدها حسناً , هذا ما اتمناه |
Buralarda bir yerde bir portal var. Tek gereken onu bulmak. | Open Subtitles | ثمّة بوّابة بالجوار في مكان ما يجب أنْ نعثر عليها ببساطة |
onu bulmak için uğraşıyordum. Onca yol teptim. | Open Subtitles | كنت أحاول بشتى الطرق أن أعثر عليها |