Ancak onun ruhu ebedi çukurda yanana kadar huzur bulmayacağım. | Open Subtitles | لكنني لن يهدأ لها حتى تحرق روحها في الحفرة الأبدية. |
Bedeni alevlere teslim edildiği zaman... onun ruhu hızla yükselerek serbest kalmış olacak. | Open Subtitles | عندما يتم وضع جسدها في اللهب، روحها سوف تتحرر وترتفع |
onun ruhu içinde sıkışıp ise , bütün kız kardeşleri yapmak zorunda ona dokunmak olduğunu, güç girmeleri. | Open Subtitles | إذا كانت روحها عالقة بالداخل كل ما على شقيقاتها أن تفعل هو لمسها للاستفادة من الطاقة |
Yeni bir savaş başlarsa onun ruhu mutlu mu olacak? | Open Subtitles | هل روحه يكون سعيدا إن بدأت حرب أخرى؟ نعم. |
O hala burda, biliyorsun. onun ruhu hala seni bekliyor. | Open Subtitles | لا زال هنا، أنت تعلم روحه لا زالت تنتظرك |
Onunla kalacak. onun ruhu üzerinde çalışmaya gidin. | Open Subtitles | . أنا سأبقى معها ، إذهبي و إعملي على روحها |
onun ruhu kadar güzel bir yüzük, ki bunu annesinden aldığını söyleyebilirim. | Open Subtitles | خاتم بمثل جمال روحها والتى كما أرى، ورثتها من أمها |
onun ruhu ile kendiminkini birleştirmeyi deneyeceğim. Ve çıkış yolumuzu öğreneceğim. | Open Subtitles | سأندمج مع روحها وهذا سيبين لنا طريقة الخروج |
Aslında ikisiyle de demek lazım bu işi devam ettirmenin onun ruhu için ne demek olduğunu düşünürsek. | Open Subtitles | لنقل أن الأمر يخص الإثنين على إعتبار كم يعني الأمر لها هذا ما نتابعه في روحها |
Bu büyünün bir bedeli vardı, onun ruhu benimki ile birlikte olacak. | Open Subtitles | تعويذة ربط لكن لها ثمن ربط روحها مع روحي |
Yüz yılın kadını ve şu an onun ruhu hakkında konuşuyorum. | Open Subtitles | إنها امرأة القرن و أنا أتحدث عن روحها الأن. |
onun ruhu Summoning zaten güç verdi. | Open Subtitles | استدعاء روحها أعطاها القوة مسبقاً |
Onunla konuştum. onun ruhu halen buradan. O şu an burada bizimle birlikte. | Open Subtitles | تحدثت معه، ما زالت روحه هنا إنه معنا الآن |
onun ruhu sonsuza kadar kendi kafatasına hapsolmaya lanetlenmiş. | Open Subtitles | ساحر سابق لعنت روحه إلي الأبد ومحبوس في جمجمته |
Melinda'nın dediğine göre Sam öldüğünde onun ruhu ışığa gitmiş ve Jim'in ruhu bir şekilde o bedene girmiş. | Open Subtitles | وتقول عندما توفي سام ذهبت روحه الى النور وجيم أخذ مكانها بطريقة ما |
Şimdi olanlar ise onun ruhu her idam yıldönümünde serbest kalır. | Open Subtitles | الآن ما حدث هو انه في كل سنة في ذكرى اعدامه روحه تنطلق بحرية |
Benim arkadaşımdı. Şimdi onun ruhu da benim kollarımda. | Open Subtitles | لقد كَانَ صديقَي الآن روحه سَتَكُون على ذراعي، أيضاً |
Biraz garip, insan algılarını da biraz aşıyor ama senin temin ederim bu onun ruhu. | Open Subtitles | فاسدة أكثر بقليل مشوهة أكثر بقليل من الطبيعة البشريّة لكني أستطيع التأكيد لك انها روحه |
onun ruhu şeytan olarak kalır. Çünkü O ışığı görmemeyi tercih eder. | Open Subtitles | وروحه بقت شريرة لأنه أختار ألا يري الضوء |
O onun ruhu barındırmak için bir vücut bulmaya devam ediyor, ancak organları ölmeye devam. | Open Subtitles | إنه يحاول أن يجد جسد لروحها ولكن الأجساد تموت |
Hiç bir ilerleme kaydedemedim. onun ruhu her an etrafımda sanki. | Open Subtitles | شبحه يحيط بى |
Ve onun ruhu için dua edeceğim. Çünkü sende olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | وسأصلي لروحها، لأنّي أعلم أنك لا تملك روحًا. |