"otobüsler" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحافلات
        
    • حافلات
        
    • الباصات
        
    • والحافلات
        
    • باصات
        
    • للحافلات
        
    Ayrıca bu yerel otobüsler, şehir merkezine yaklaştıklarında, hepsi yan yana hareket eder ve bir ana cadde üzerinde büyük ölçüde birleşirler. TED و كلما سارت هذه الحافلات المحلية لتصل إلى قلب المدينة مرت كلها جنبا إلى جنب لتلتقي كلها تقريبا في طريق رئيسي واحد
    Tüm otobüsler, taksiler ve otomobiller, gözetmenler eşliğinde sığınaklara doğru yolcularını boşaltmıştı. Open Subtitles جميع الحافلات والسيارات الأجرة والخاصة تُنزل ركابها ليقوم الحراس بإرشادهم إلى الملاجيء
    Ayrıca metro da çalışmıyor ve otobüsler suikastçılar yüzünden iptal ediliyor. Open Subtitles أيضاً مترو الأنفاق لا يعمل و خدمة الحافلات ألغيت بسبب القناصة
    Ellerinde kameraları ile her gün gelen otobüsler dolusu turiste işaret etti. TED وأشار الى حافلات السياح الذين يقدمون كل يوم بكاميرات مُعدة للتصوير في العادة
    Ama 3 yıl önce, otobüsler çalışıyordu değil mi? Open Subtitles ولكن منذ ثلاثة سنوات، كانت الباصات تعمل، أليس كذلك؟
    Peki, otobüsler gelmeden alt düzey personelle çabucak toplantı yapayım dedim. Open Subtitles حسناً, أردت اجتماعاً سريعاً مع الطاقم الإداري قبل أن تصل الحافلات.
    Aslında, otobüsler çekici değildir, ama hızlı büyüyen gelişen kentlerde çoğunluğun her yere ulaşmasını mümkün kılan tek yoldur. TED في الحقيقة، الحافلات ليست جذابة، لكنها الوسيلة الوحيدة الممكنة لإدخال النقل الجماعي إلى كل نواحي المدن النامية السريعة التوسع.
    Görüş mesafesi birkaç metrenin altına düştüğünde, otobüsler durdurulurdu ve yürümek zorunda kalırdım. TED حين كانت الرؤية لا تتجاوز بضع أمتار، كانت الحافلات تتوقف.
    Trenler ve otobüsler de olabildiğince kıtlıktaydı. Open Subtitles ايضاً الكثير من الحافلات العامه والقطارات الداخليه توقفت عن العمل
    Çavuş, telsizden çocukları eve götürecek otobüsler ayarla. Open Subtitles الرقيب، والحصول على الراديو وتنظيم بعض الحافلات لاتخاذ الأولاد في المنزل.
    Küçük otobüsler, hani şu vosvoslara benzeyenler bilirsin. Open Subtitles الحافلات الصغيرة، كنت تعرف تلك تلك التي خنفساء عنه.
    otobüsler hiçbir yere gitmiyor! Open Subtitles استمعوا إليّ أيها الناس هذه الحافلات لن تذهب إلى أي مكان
    Paul, otobüsler kampın diğer tarafında. Open Subtitles بول, الحافلات على الجانب الآخر من المعسكر
    Bu şehirde akıllı otobüsler kullanılmıyor mu? Open Subtitles ألم يتوقف مركز المدينة عن استخدام الحافلات الذكية ؟
    - Evet,.. Üzerlerinde zaman sensörleri bulunan yüksek teknoloji ürünü otobüsler,.. Open Subtitles حافلات الكترونية تستخدم اجهزة استشعار للوقت على الحافلات
    Her iki blokta bir tahliye merkezine giden otobüsler var, hanımefendi. Open Subtitles هناك حافلات تذهب لمركز الإخلاء موجودة عند كل مربعين سكنيين لقد أنتهيت للتو من التحميل للسيارة
    Bu yüzden, sabah kalktığınızda burada sizi eve götürecek otobüsler olacak. Open Subtitles لذا في الصباح عندما تنهضون ستكون هناك حافلات تنتظركم لأخذكم جميعا إلى بيتوتكم
    otobüsler yukarıda, trenler aşağıda. Open Subtitles الباصات إلى أعلى هناك, القطارات إلى أسفل
    otobüsler gelip onları St. Gabriel'e götürmüş. Open Subtitles قبل أن تأتي الباصات و تأخذهم لسانت غابرييل
    Taksilerin hava alanına gitmesi $500 istiyor ve otobüsler de daha beter. Open Subtitles سيارة الأجرة تكلف 500 دولار للذهاب إلى جي كي اف ,والحافلات أسوأ
    Pekâlâ dinleyin, gelecek yıl buraya otobüsler kaldırmalıyız. Open Subtitles اسمعي، السنة القادمة يجب أن نحظر باصات إلى هنا.
    Ve hareketliliği çözecek ikinci malzeme, ki gelişmekte olan ülkelerde çok zor bir mücadele, çok ucuz ve basit bir şekilde, sadece otobüsler, bisikletler ve yayalar için yüzlerce kilometre caddeye sahip olabilmektir. TED والعنصر الثاني الذي سيحل مشكلة التنقل، هذا التحدي الكبير في المدن النامية، بتكاليف ضئيلة و طريقة بسيطة، هو الحصول على مئات الكيلومترات من الطرق مخصصة للحافلات فقط، للحافلات، المشاة و راكبي الدراجات.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more