| Bunu yapabilecek parası var. Bunun olacağına emin olmak istiyorum. Eyalet bunu yapabilirse-- | Open Subtitles | لديه المال لفعل ذلك وأنا أريد تحقيق رغبته إذا كان ذلك باستطاعة الولاية |
| En azından, reklam panosuna yetecek kadar parası var. Hem de konuşan reklam panosu. | Open Subtitles | لديه المال ليدفع ثمن اللوح الإعلاني، اللوح الإعلاني المتحدث |
| O adamın FİK'ya gelecek iki yüz sene boyunca ceza ödeyebilecek kadar çok parası var. | Open Subtitles | .. الرجل لديه مال كاف لدفع غرامات هيئة الإتصالات الإتحادية لـ 200 سنة قادمة |
| Dil basacağı ve arazi alacak parası var ama borcunu ödeyecek parası yok, öyle mi? | Open Subtitles | لديه مال لـ شراء أدوات الخياطة ولكن ليس مايكفي لـ السداد لنا؟ |
| Hayır, bir film için kilisemizin yeterli parası var. | Open Subtitles | لا، كنيستنا لديها المال الكافي لإنتاج فيلم واحد |
| böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var? | Open Subtitles | لن هناك يوم مشمسا هكذا هذا اليوم لا يحدث مرتين اين من يملك المال.. |
| Çok parası var. | Open Subtitles | يملك أموالاً طائله |
| Karımın parası var ama bunun onunla bir ilgisi yok. | Open Subtitles | زوجتي لديها مال لكن كلامك ليس له أي علاقة |
| Bir balerin için emeklilik partisi vermek için yeterince parası var, ...ama ücretsiz klinik sözü için yok. | Open Subtitles | كان لديه مال كثير ليقيم حفلة تقاعد لراقصة بيليه لكن لم يكن لديه المال الكافي ليوفي بوعده للعيادة المجانيه |
| - Onu senden alamayacak. - parası var. Aileden kalma parası var. | Open Subtitles | لن ياخذها منك لديه المال لديه مال العائلة |
| Nasıl oluyor da hem ne alacağını biliyor hem de tüm bunlara yetecek parası var? | Open Subtitles | كيف يمكن أن لا يعرف قط مالذي للشراء لكن لديه المال لتحمل ذلك؟ |
| Chicago'daki soygunundan oldukça fazla parası var ama dikkat çekmemeyi sürdürecektir yani bazı yerlerde hırsızlık yeteneklerine başvurabilir. | Open Subtitles | لديه مال كثير من السرقات في شيكاغو لكنه سيحاول ألا يجذب الكثير من الإنتباه إذن فقد يلجأ لمهاراته بالسرقة في وقت معين |
| -Ve görülüyorki,Holly'nin de buna yetecek parası var. -Evet,Holly'nin buna yetecek parası var. | Open Subtitles | ومن الواضح هولي لديها المال لشرائها - اجل لديها المال دائماً لشرائها - |
| Bryce'ın ailesinin de bunu örtbas edecek parası var. | Open Subtitles | وأسرة برايس لديها المال الذي يمكن أن يمحو كل ذلك |
| mutlaka bunu satın alacak birileri olmalı... böyle güneşli bir gün daha olamaz bunun bir tekrarı olamaz... kimin bu kadar parası var? | Open Subtitles | يجب ان يكون هناك من سيشترى لن هناك يوم مشمسا هكذا هذا اليوم لا يحدث مرتين اين من يملك المال.. |
| Çok parası var, ama bunlardan birine sahip değil. | Open Subtitles | لكنه لا يملك هذه ولا يملك الأصدقاء هذا صحيح إنه يملك المال |
| Çok parası var. | Open Subtitles | يملك أموالاً طائله |
| Bunu yapacak kadar parası var yani öyle mi? | Open Subtitles | لديها مال كافٍ للقيام بهذا؟ |
| Yalnızca daha fazla parası var. | Open Subtitles | هو فقط عنده مالٌ أكثر |
| Burada hiç terörist yok. Teröristlerin parası var. Desteği var. | Open Subtitles | لا يوجد إرهابيون هنا الإرهابيون لديهم مال ولديهم دعم |
| - Onun benden daha mı çok parası var? | Open Subtitles | هل لديه أموال أكثر مني؟ |
| Babanızın Timsah'ın hayatındaki bir günü film yapmak için yeterli parası var. | Open Subtitles | والدكم معه نقود تكفي ليعيش أحد أيام حياة التمساح أي يوم هو ذلك؟ |
| Babasının biraz parası var. | Open Subtitles | والده يملك بعض المال |
| O ve karısının yönetilmeyi bekleyen bir ton parası var. | Open Subtitles | طن من الاموال , ينتظرون ان يستثمروا |
| - parası var. | Open Subtitles | المال موجود |
| Bende federal parası var. | Open Subtitles | لدي أن تغذي المال. |