O noktadan sonra Dünya'ya, patlamanın yoldan saptıramayacağı kadar çok yakın olacağız. | Open Subtitles | بعد هذة النقطة يكون قريبا من الأرض الإنفجار لن يحرفة بما يكفي |
patlamanın etkisiyle bilincini yitirdi. Asla uyanamayacağı bir komaya girdi. | Open Subtitles | الإنفجار أفقدها الوعي وبقيت في غيبوبة لم تستيقظ منها أبداً |
Bu deney, oteldeki patlamanın yaklaşık 1/1000'i ölçeğinde bir etki yaratacak. | Open Subtitles | التجربة ينبغي أن تولد انفجار يقارب 1000\1من الانفجار الذي حصل بالفندق |
Polis patlamanın rögar kapağı altındaki doğal gaz borularındaki sızıntıdan kaynaklandığını açıkladı. | Open Subtitles | ان الشرطة تعتقد ان الانفجار هو بسبب تسرب الغاز من الانابيب السفلية |
Biz hâlâ bu patlamanın izlerini radyoaktiviteden sorumlu olan diğer çekirdek kuvveti yani | Open Subtitles | نحن مازلنا نستطيع أن نكتشف بقايا هذا الإنفجار من خلال القوة النووية الأخرى |
patlamanın merkezi konferans masasının altıymış. Minivan büyüklüğünde bir krater oluşmuş. | Open Subtitles | موضع الإنفجار كان تحت طاولة الإجتماع صنعت للوضع تحت حافلة صغيرة |
patlamanın açığa çıkardığı ısı, asitle birleşince kıyafetlerini yakarak geçip cildini haşlamış. | Open Subtitles | الحرارة الناجمة من الإنفجار مُجتمعة مع الحامض قد اخترقت ثيابه وحرقت جلده. |
Hükümet emriyle Ordu, patlamanın 20 km civarındaki bölgeyi kordon altına aldı. | Open Subtitles | تُستكمل مُبادرات الحكومة، بتطويق الجيش للمنطقة التي تبعد 20 كم عن الإنفجار. |
patlamanın ısısıyla birlikte karadaki ağaçlar yanmış ve ardından gelen şok dalgası, yüzlerce metrekareye yayılan ağaçları olduğu gibi devirmişti. | TED | أشعلت حرارة الإنفجار حرائق في الغابة تحتها، ثم إمتدت موجات الهزة تحتها وأسقطت الأشجار على إمتداد مئات الأميال المربعة، حسناً؟ |
Söylediğim gibi, bunlar sadece fosil. patlamanın yakınında bulunmadılar, yani ipucu veremeyecekler. | Open Subtitles | هذه المتحجرات كانت قرب مركز الإنفجار اعتقد انهم لن يفيدوكم كثيرا |
Henüz yaralı haberi yok... ama Prince Street'den de duyulan patlamanın kaynağı... resmi olmayan bir kaynak tarafından araç bombası olarak tanımlandı. | Open Subtitles | ليس لدينا اي اخبار عن اصابات و لكن بما ان الانفجار سمع في شارع برينس بلاغ غير مؤكد قال انها سيارة مفخخة |
patlamanın olduğu sıralarda kısa süreli bilinç kaybı yaşadığını söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت لى أنها سيطر عليها الظلام طوال وقت الانفجار |
Buradaki gürüItü nedeni Büyük patlamanın ısısından sonra meydana geldi. | Open Subtitles | وكان سبب الأصوات الخافتة هي الحرارة المتبقية من الانفجار الكبير |
Büyük patlamanın yalnızca ikinci ölçeğinde bu nihai büyük patlamadır. | Open Subtitles | الثاني بعد الانفجار العظيم في الشدّة هذا أقوى التوهّجات العظمى |
Yaralıların çoğu, bu patlamanın arkasında bir Jedi'yın olduğu söylentilerini duymuş durumda. | Open Subtitles | العديد من المصابين قد سمعوا اشاعات ان جاداي كان وراء هذا الانفجار |
patlamanın, Dünya'dan gündüz bile görülebilecek kadar parlak olduğu tarif edilmiştir. | Open Subtitles | الانفجار وصف بأنه مشرقا جدا، يمكن مشاهدتة نهارا هنا علي الارض |
Zaman benim için geçiyor. Her patlamanın bir merkezi vardır. | Open Subtitles | ما زال الوقت يمر بالنسبة لي كل انفجار له مركزه |
Yeni bir dünya savaşı olasılığını düşündü, büyük bir volkanik patlamanın, hatta bir asteroid'in dünyaya çarpabileceğini. | TED | نظر في إحتمالية حدوث حرب عالمية أخرى, و إنفجار بركاني هائل, حتى إرتطام نيزك بكوكب الأرض. |
Houston'dan alınan bilgisayarla geliştirilmiş bu radar görüntüsü patlamanın başarılı olduğunu ancak kuyrukluyıldızın imha edilemediğini gösteriyor. | Open Subtitles | هذه هى الصورة بعد التفجير التى ترينا الانفجار وما حدث للمذنب |
En son içinde olduğunuz boşluğun granit duvarları patlamanın darbesini emmiş... | Open Subtitles | جدران الغرانيت للكهف الأخير الذي كنت فيه أخذ الوطئة العظمة للإنفجار |
patlamanın yaşandığı noktada, çöl sırça hâline geldi. | Open Subtitles | رمال الصحراء فى نقطة الأنفجار تحولت إلى زجاج |
Ben bu patlamanın aşağıda gerçekleştiğini düşünmüyorum. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أنا لا أعتقد هذا الإنفجارِ حَدثَ |
Ama bir sürü patlamanın ve otomatik silahların olduğu büyük bir Hollywood filmi düşünün. | TED | لكن تخيّلوا فيلمًا سينمائيًّا ضخمًا، مليئًا بأصوات الانفجارات والأسلحة الرشّاشة. |
Bu örnekleri yüzeye fırlatıyorlar, ve akıntıya kapılan örnekler ve otomatik bir uçak tarafından sudan alınıp patlamanın ardından 24 saat içinde laboratuara getiriliyorlar. | TED | تطلقها نحو السطح حيث تطفو وتلتقطها طائرات مستقلة وتجلبها عائدة إلى المختبر خلال 24 ساعة من حدوث الثوران |
Bir nükleer patlamanın sıfır noktasındakilere olan şeye benziyor. | Open Subtitles | يشبه ما يحدث في نقطة الصفر للانفجار النووي |
Bunlar baz alındığında, patlamanın 50,000 atom bombasına eş değerde enerji salmış olduğuna inanılmaktadır. | Open Subtitles | و بناء على هذه الأدلة فإن قوة هذا البركان تعادل قوة قنبلة هيروشيما 50 ألف مرة |
patlamanın yaklaştığını gördü. | Open Subtitles | لقد عرفت بأن إنفجارهُ عليها قادم. |
İkisinin de havaya fırlarken izlediği güzergah patlamanın yönüne uygun. | Open Subtitles | ومسار الضحيتين متفق مع الإنفجارين |