| Zaten pencerenin önünden gelip geçen ayaklar yeterince sinir bozucu. | Open Subtitles | فكل هذه الأقدام الماره التي آراها من النافذه ، تخيفني |
| Şu pencerenin başında oturup sevkıyatları kontrol edeceksin. | Open Subtitles | انت سوف تجلس بجوار النافذه و تتفحص الشحنات |
| Yapılabilecek en iyi şey pencerenin önünden kendine yer kapmak. | Open Subtitles | أفضل نشاط أن تجلس في موضع مناسب أمام نافذة التحديق. |
| Sık sık pencerenin kenarında veya kilisede görüyorum sizi. | Open Subtitles | أراكِ واقفة بجانب نافذتك في أغلب الأحيان .وفيقداسالأحد. |
| pencerenin önünde soğuk almamı, donarak ölmemi istedi. | Open Subtitles | كنت سأصاب بالبرد عند النوافذ وأتجمد حتى الموت |
| O pencerenin yanna gidip Manion'u beklemesini söyledi. | Open Subtitles | وهو أخبرَه للذِهاب إلى هذه النافذةِ ويَنتظرُ مانيون. |
| Bu konuşmaya üst kattaki pencerenin yanında devam edebilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا اكمال الحوار في الطابق العلوي قريب من النافذة |
| Buhar yüzünden fazla bir şey göremezdiniz ama bu kampta iki yıl geçirdikten sonra .o pencerenin ardında ne olduğu düşüncesi bile voltajınızı yükseltirdi. | Open Subtitles | ولكن بعد سنتين فى هذا المعسكر مجرد فكرة ماذا يوجد خلف هذه النافذه بالتأكيد, ينظم شحناتك |
| Mücevherler pencerenin gerisinde parlıyorlar. | Open Subtitles | المجوهرات تتألق أمامك على الجانب الاخر من النافذه. |
| pencerenin arkasındaydı ve isteseydi onu indirebilirdi neredeyse üç kez. | Open Subtitles | بسبب هذا الاحمق. لقد كان على النافذه ولم يطلق. |
| Bu Annunzio'nun ofisinde pencerenin arasında sakladığı uğurlu bir Çin objesi. | Open Subtitles | هذه تعويذة صينية للحظ الجيد احتفظ بها انوزيو في نافذة مكتبه |
| Bu da Sao Paulo'da bir pencerenin kenarındaki Bakire Meryem. | TED | هنا مريم العذراء على جانب من نافذة زجاجية في ساو باولو. |
| Kilit nokta, rezervuarın altındaki bu pencerenin kompozit olması, çok özel bir pencere olması. | TED | و الآن، أهم جزء وهو النافذة الموجودة أسفل الوعاء، انها مركبه، انها نافذة خاصة جدا. |
| Poligona giden en kestirme yol pencerenin altından geçiyordu. | Open Subtitles | كان الطريق الأسرع إلى معرض الصيد يمر من تحت نافذتك |
| pencerenin dışındaki çalıda yaşayan örümceği hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تتذكرى العنكبوت التى عاشت فى شجيرة خارج نافذتك ؟ |
| Her kapının ve pencerenin kapatılmasını istiyorum. Sımsıkı kapatın. | Open Subtitles | أريد كل النوافذ و الأبواب مغلقة و محكمة الإغلاق، حسنا ً |
| Bu sizin atanız, Komiser... tam da önünde durduğumuz pencerenin altında asılı duruyor. | Open Subtitles | إنه أحد أسلافك يا حضرة المفتش معلّق تحت هذه النوافذ بالذات |
| Hayata hep pencerenin yanlış tarafından bakar gibiyim. | Open Subtitles | انا يَبْدو دائماً لِكي يَكُونَ نَظْر إلى الحياةِ... مِنْ الجانبِ الخاطئِ النافذةِ. |
| Her 10 dakikada bir pencerenin kenarına geleceğim. Böylelikle benim güvende olduğumu anlayabilirsin. | Open Subtitles | حسناً، سأقف بالقرب من النافذة لكل 10 دقائق ستكون الطريقة التي تعرفين أنني بخير |
| Şu küçük şakanızı hatırlamıyor musunuz hani dökme camdan bir pencerenin kırılması ile sonuçlanan? | Open Subtitles | الا تتذكري دعابتك العمليه هذا تسبب في تكسير زجاج نافذه |
| Havanın güzel olduğu günlerde... ..çoğu zaman pencerenin kenarına oturur... | Open Subtitles | عندما يكون الجو جيدا كانت أمّي تجلس بالقرب من النّافذة |
| Kasvetli bir akşamda bu pencerenin manzarasından daha kasvetli bir şey olamaz. | Open Subtitles | لا شيء يثير الكآبة أكثر من النظر من هذه النافذة في ليلة كئيبة |
| Kolu, bakan kişiyi pencerenin tabuta benzer sınırlarından tekrardan savaşa, belki de tüm zamanların en tartışmalı sembollerine yönlendiriyor. İki hayaletimsi hayvan yıkımda sıkışmış. | TED | من حدود نافذتها الشبيهة بالكفن، تُوجِّه ذراعها المشاهد إلى المعركة مرة أخرى، إلى أكثر رمزٍ مثير للجدل على الإطلاق ربما؛ حيوانان شبحيان محاصران في الدمار. |
| Ve tüm gece pencerenin önünde oturup pencereden dışarı bakıp bakıp onun geri dönmesini beklemiştim. | Open Subtitles | وإنتظرتٌ طوال الليل، محدقاً عبر نافذتي منتظراً رجوعها |
| Pekâlâ, tahayyül et şimdi, çocuk çekmeceyi açar tezgahın üstüne çıkar ve Alan'ın haşlanmış brokoli kokusunu mide bulandırıcı bulduğu için açık bıraktığı pencerenin önüne gelir. | Open Subtitles | حسنا، تخيل، إذا صح التعبير، الطفل يسحب الدرج, ويصعد حتى على العداد ويحبو أكثر للنافذة. التي قد تركته مفتوحا. |
| Dördümüz briç oynuyorduk ki pencerenin orada birdenbire bir koşuşturma oldu. | Open Subtitles | أربعتنا كننا نلعب البريدج عندما رأينا حركة مفاجئة عند النافذة |
| Pekala bayım, fikrinizi değiştirirseniz pencerenin pervazında olacak. | Open Subtitles | حسنا، اذا غيرت رايك ساتركه على حافة النافذة |
| ...herşey yolundaydı, fakat aptal karı demir bir çubuk bulmuş, ve bununla pencerenin tahtalarını sökmüş. | Open Subtitles | كل شيء كان يبدو تحت السيطرة لكن الغبية وجدت قصبة حديدية و أعتقد إنها كانت تحاول فتح النافدة |