Şu rafın arkasında bir pencere var ama asla oraya ulaşamazsınız. | Open Subtitles | هنالك نافذةٌ بخلف هذا الرف ولكنكم لن تتمكنو من الخروج منها |
FireBall Jawbreaker, 6. koridorun sonundaki rafın en alt kısmında. | Open Subtitles | اجل, الحلوى القاسية في الرف السفلي في نهاية الممر السادس |
Hatta şuan rafın batısına yerleşip hak bile iddia edersin. | Open Subtitles | ودلوقتي عندكم مستوطنات الرف الغربي الي انتم بتقولو انه بتاعكم |
Ya da köşede rafın yanında. | Open Subtitles | ... أو في الزاوية بجوار الرفوف |
Kitapla dolu koca bir rafın var. Neden onu okuyorsun ki? | Open Subtitles | هناك رف كامل مليء بالكتب، لماذا قرأتِ هذا الكتاب؟ |
rafın üstündeki yemeği hatırladım. Ağın yanındaki pastayı... | Open Subtitles | و تذكرت الطعام على الرف الكيكه المغطاه بشباك العنكبوت |
Daha bu akşam beyi, zararlı ot ilacının olduğu rafın orada kendi gözlerimle gördüm. | Open Subtitles | بعد ظهر اليوم رأيته بجانب الرف وبيده زجاجة المبيد |
Metal kutunun içinde! Şuradaki rafın altında! | Open Subtitles | انهم فى ذلك الصندوق المعدنى هناك تحت الرف |
Metal bir kutunun içindeler. Şuradaki rafın altında! | Open Subtitles | انهم فى ذلك الصندوق المعدنى هناك تحت الرف |
Herkes beni duyuyor mu? rafın üstündekiler, beni duyabiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل يسمعنى الجميع هناك على الرف هل تسمعونى؟ |
Herkes beni duyuyor mu? rafın üstündekiler, beni duyabiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل يسمعنى الجميع هناك على الرف هل تسمعونى؟ |
Ev sahibimiz hatırlamıyor, fakat bu rafın ne için olduğunu çözdüm. | Open Subtitles | مضيفنا لا يتذكر, لكن فهمت لماذا هذا الرف |
Biraz marmelat istersen, üst rafın sağ tarafında bulabilirsin. | Open Subtitles | إذا كنتٍ تريدين جيلي هناك البعض على الرف العلوي |
rafın birinde 90 yıldır oturup tozlanmakta. | Open Subtitles | فقط بقيت على الرف تجمع الغبار لما يقارب 90 عاماَ |
Tuzlu krakerler, zencefilli gazoz rafın üzerindeki bütün işe yaramaz dergiler | Open Subtitles | بسكويت مالح، وجعة الزنجبيل، وكل مجلة هابطة على الرف |
- Büyük rafın yanındaki askıda duruyor. | Open Subtitles | إنها تتدلى على خطاف بجوار ذلك الرف الكبير. |
En ilginç yanı ayrılırken rafın yanından geçtim, Tara fotoğraftan yok olmuştu. | Open Subtitles | واغرب جزء هو عندما كنا سنغادر و? حظت الرف مرة اخرى ولم اجد الصورة التي فيها تارا ديساي |
Köşede rafın üstünde. | Open Subtitles | - . على الرفوف , في الزاويّة |
Bir rüyamda kendimi buzdolabının içindeki bir rafın üzerinde görmüştüm. | Open Subtitles | حلمت مرة أني كنت على رف في ثلاجة. |
Neden hiç rafın yok? | Open Subtitles | لماذا لا يوجد لديك رفوف ؟ |
Peki... Hani şu salondaki rafın altında... sana tuğladan küçük bir gömme dolap olduğunu söylediğim boşluk var ya aslında çalışan bir şömine. | Open Subtitles | أتعرفين ذاك الشيء تحت رفّ الموقد الذي قلتُ لكِ أنّه خزانة قرميد صغيرة؟ |
Bence bu rafın hemen altına biraz daha ayakkabı sığdırabiliriz. | Open Subtitles | أظن أنّه في قاع هذا الرفّ يمكننا وضع مزيد من الأحذية والمُخزّنات. |
rafın arkasına saklanmıştı. | Open Subtitles | وجدنا هذا مدفوناً خلف ذلك الرّف |