"reddetmesi" - Translation from Turkish to Arabic

    • رفضه
        
    • يرفض
        
    • رفضها
        
    • برفض
        
    • برفضه
        
    Öz babasının onu reddetmesi ya da, geçmişindeki top yekûn bir reddediliş tetiklemiş, ve geçmişinin yerini bu fantezi almış olabilir. Open Subtitles وقد تنطوي على رفضه لوالده أو ماضيه بأكمله واستبدله بمخيلته
    Eğer bir kadının bir erkeği kabul edip etmemede şüpheleri varsa, onu reddetmesi gerektiği bilinen bir kuraldır. Open Subtitles اعتقد كقاعدة عامة اذا المرأة شكت بقبول رجل او لا فيجب عليها رفضه
    Bunun anlamı siz giderken onun gitmeyi reddetmesi demek mi oluyor? Open Subtitles هل ذلك يعني انه سوف يرفض الذهاب معك حين تذهب ؟
    Evet, Hakimin yetişkin mahkemesinde kafaleti reddetmesi için bir sebep göremiyorum. Open Subtitles نعم, لا أرى سبباً يجعل القاضي في محكمة للبالغين يرفض الكفالة
    "Akıl hastanesine yatırılmamı reddetmesi ve bana bakması hayatımı kesinlikle kurtardı." Open Subtitles رفضها إرسالي إلى مصحة و اعتنائها بي بنفسها أنقذ حياتي بالتأكيد
    Bugün ordu konvoyumuz, konvoy komutanı, askerlerinin sayım için araçlardan inmeleri emrine uymayı reddetmesi üzerine Sovyet sınır muhafızlarınca bekletildi. Open Subtitles ... الحدود السوفيتية عندما قام قائد القافلة برفض الأوامر التي تنص على أن قواته يغادروا مركباتهم من أجل التعداد
    Charles Leydi Russell'ın istediği yeterli entellektüelliğe sahip değilmiş, ...bu nedenle onu reddetmesi için Anne'i ikna etmiş. Open Subtitles فتشارلز لم يكن مثقفاً بما فيه الكفاية لإرضاء الليدي راسل وبالتالي أقنعت آن برفضه
    Bana kulak vermeyi reddetmesi, onu öldürdü. Kendi eliyle olmuş gibi. Open Subtitles رفضه للإصغاء إلىّ أفضى إلى موته كما لو أنه قتل نفسه بسيفه
    - Onunla görüşmeyi reddetmesi kitlesel ölüm ve yıkıma sebep olacak. Open Subtitles رفضه التفاوض معها لن يؤدّي إلاّ إلى موت ودمار هائل
    Halka kendini göstermeyi reddetmesi delilik. Open Subtitles رفضه الغريب لاظهار نفسه في العلن هو مجرد مجنون
    Bu cömert teklifi imzalamayı reddetmesi özgürlüğümüze tehdit olduğunu kanıtlıyor. Open Subtitles رفضه التوقيع على هذا العرض السخي يثبت أنه يشكل تهديدا على حريتنا
    Kral bir şey istediğinde reddetmesi güçtür. Open Subtitles عندما يطلب الملك شيئا فمن الصعب رفضه.
    Withney, reddetmesi zor. New York'a taşınabiliriz! Open Subtitles إنه متحف " ويتني " طلب صعب رفضه أجل
    Asıl risk, vücudun kalbi reddetmesi. Open Subtitles المخاطرة الكبرى هي أن جسدك قد يرفض القلب
    Brinkman'ın teklifimizi reddetmesi çok üzücü. Evet. Open Subtitles لسوء الحظ ان يرفض عرضنا نعم بالتاكيد
    İş birliği yapmayı reddetmesi de sürpriz olmadı. Open Subtitles وبدون مفاجأة، يرفض التعاون.
    "Akıl hastanesine yatırılmamı reddetmesi ve bana bakması hayatımı kesinlikle kurtardı." Open Subtitles رفضها إرسالي إلى مصحة و اعتنائها بي بنفسها أنقذ حياتي بالتأكيد
    İyileşmesine en büyük engel, yaptığı şeyle yüzleşmeyi reddetmesi idi. Open Subtitles أكبر عقبة أمام علاجها كانت رفضها مواجهة ما قد فعلته
    Bu, üniversitenin çalışanlarına onurlu bir yaşama yetecek bir maaşı reddetmesi için yeterli bir sebep mi? Open Subtitles وهذا يبرر لهذه الجامعه ! رفضها لدفع رواتب جيدة لموظفيها
    Ama kabul edilme ihtimaline karşı da Belgrad'taki Avusturya elçisine alınacak cevabı reddetmesi emredildi. Open Subtitles ولكن وتحسباً لحالة قبولهم لها فقد تم أمر السفير النمساوي في (بلغراد) برفض أي جواب على الوثيقة واعتباره لا يمكن قبوله
    Cahill'den sonra Şartlı tahliyesini reddetmesi önerilir Open Subtitles بعدما قامت الطبيبة (كايهل) برفض إطلاق سراحه المشروط
    Robert'i reddetmesi için onu ikna ettin. Emma, bana bak! Open Subtitles انتي اقنعتيها برفضه ايما انظري الي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more