| Sloane'un dostluğunuzu garantilemek için Sydney'i rehin aldığına inanmamı mı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | أنت تطلب منني الإعتقاد الذي سلون أخذ بنتك رهينة لضمان صداقتك؟ |
| Barışçıl insanlar ve rehin tutulmaya bu şekilde tepki veriyorlar. | Open Subtitles | .انهم مسالمين, وهكذا سوف يردون عليك .كي تبقى رهينة محتجزة |
| - Bizimle bir anlaşma yapana kadar onu rehin tutacaktık. | Open Subtitles | بواسطة سرقتها ؟ بل أخذها كرهينة إلى أن يتفق معنا |
| Bir kişinin başardığı en büyük rehin alma olayı olacaktı. | Open Subtitles | كان لتصبج تلك أسوأ قضية رهائن احتجزها مجرم واحد فقط. |
| Beş meslektaşım öldürülmüş, üçü ağır yaralanmış, yedisi rehin alınmıştı. | TED | فقد قُتل خمسة من زملائي، وأصيب ثلاثة باصابات بالغة. وسبعة أخذوا كرهائن. |
| Bizim ile özel üniteye geleceğini umuyoruz ve bu olaya bir son vermeliyiz, yani rehin almaya ve çalışanlarıma saldırmaya. | Open Subtitles | نأمل منك أن تأتي مع الفرقة الخاصة معنا علينا أن نوقف حالات أخذ الرهائن مثل هذه .. الهجوم على الضباط |
| rehin listelerini düzenli olarak okuduğumu ve bunları listede görmediğimi söyledim. | Open Subtitles | قلت له إني أقرأ سجلات الرهن بانتظام ولم أرها مسجلة فيها |
| Lütfen. 30 dakikalık küçük rehin senaryonuzda neler yaptığınızı tahmin etmiştim. | Open Subtitles | بحقك، خلتكما ستتجادلان لنصف ساعة حول احتمالية أن أكون أخذته رهينة. |
| Utancın sessiz her mahkumu, sizi rehin tutan yargılanma korkusu. | TED | و إلى كل صامت يحبسه خجله إنه الخوف من حكم الناس عليك هو ما يبقيك رهينة |
| - Silahlı iki kişi, bizi rehin tutuyorlar. - Bayan, bu imkânsız. | Open Subtitles | رجلين بأسلحة يحتجزوننا كرهائن رهينة سيدتي، هذا مستحيل |
| Bu salak bir soygun yaptı, beni rehin aldı ve sanık durumuna geldim! | Open Subtitles | هذا الأحمق قام بالسرقة، كنت رهينة و الان أنا المتهم |
| Ablukada Sandoval'ı rehin aldı ve ordu içeri girdiğinde... Kaçtı. | Open Subtitles | احتجز ساندوفال كرهينة لديه اثناء الحصار وهرب عندما تدخل الجيش |
| Oraya geleceğim. Üzerimde bir şey olmayacak, beni rehin alıp almayacağını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا سآتى إليك ، لا أحمل شيئا ولا أدرى حتى إذا كنت ستحتجزنى كرهينة |
| Oraya geleceğim. Üzerimde bir şey olmayacak, beni rehin alıp almayacağını bile bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا سآتى إليك ، لا أحمل شيئا ولا أدرى حتى إذا كنت ستحتجزنى كرهينة |
| Bir rehin alma olayı olduğunu duydum. Operasyon bölgesi neresi? | Open Subtitles | لقد سمعت بأنه تم إحتجاز رهائن أين هو موقع العملية؟ |
| Hayır, ödeme gününü beklemene gerek yok. Ben rehin tutmam. | Open Subtitles | كلا، لا داعي لتنتظر فترة استرداد الفائدة لا أحتجز رهائن |
| Ama bu hepinizin rehin alınması anlamına gelir. | Open Subtitles | لكن هذا يعني أنكم ستُؤخذون جميعًا كرهائن |
| Daha önce öyle olaylar yaşadık ki, rehineler kurtulduktan sonra, kendilerini rehin alanlara sarılmışlardı. | Open Subtitles | لدينا مكان وجود الرهائن يعتنقون الأسر بعد إطلاقِ سراحهم |
| rehin listelerini düzenli olarak okuduğumu ve bunları listede görmediğimi söyledim. | Open Subtitles | قلت له إني أقرأ سجلات الرهن بانتظام ولم أرها مسجلة فيها |
| Bazı eşyaları rehin vererek kiraladım. | Open Subtitles | لقد أخذت المنزل إيجار مقابل رهن بعض الأغراض |
| Bazı şeyleri rehin verdi... babasından biraz borç aldı... birazını Katleen den çaldı. | Open Subtitles | لقد قامت برهن بعض الأشياء واقترضت البعض من والدها وسرقت البعض من كاثلين |
| Bir federal ajanı hükümet tesisinde rehin almış. | Open Subtitles | أخذ وكيل الرهينة الإتحادية في الوسيلة الحكومية. |
| Çocukların dediğine göre, hedeflerinden biri olan Tony Price'i rehin almış olabilir. | Open Subtitles | الأطفال يقولون من الممكن أن يمتلك رهينه توني برايس, واحد من الاهداف |
| Caddenin aşağısındaki rehin dükkanını kontrol ediyordum. | Open Subtitles | كنت اسفل المصعد اتحقق من محل الرهونات. كان عندها دقيقتان للقتل. |
| Kadına bir şeyler rehin bırakanları sorguluyormuş. Ben de rehin bırakmıştım. | Open Subtitles | لقد استجوب أناسا رهنوا أشياءا وأنا رهنت أشياءا أيضا |
| Kane rehin alınmış ve beş gün sonra serbest bırakılmış. | Open Subtitles | تم أحتجاز كين كرهينه و أطلق سراحه بعد خمسه أيام |
| Eve dönüş bileti için evlilik yüzüğümü rehin vermek zorundaydım. | Open Subtitles | كان علي ان أرهن حلقة زفافي للحصول علي تذكره المنزل |
| rehin dükkanı vardı. | Open Subtitles | لطالما كان أبي يقول ذلك، كان يمتلك محل رهونات. |