| İkinizin de geceyi yalnız geçirmesi riskini bir daha göze alamam. | Open Subtitles | أنا لا أريد المخاطرة بأي منكما ان تقضوا ليلة أخرى لوحدكم |
| Zaten ilaç kullanıyor. Bizim ilaçlarımızı. İlaç etkileşimi riskini göze alamayız. | Open Subtitles | إنه يتناول أدويتنا بالفعل لا يمكننا المخاطرة بحدوث تعارض بين الأدوية |
| Yavaşlarsanız, hem neden olduğunuz gürültü miktarını azaltırsınız, hem de çarpma riskini azaltırsınız. | TED | حيث ان السرعات الاقل تعني ضوضاء اقل كما تعني التقليل من خطر الارتطام |
| Flörtsüz dilber damgasını yeme riskini bile bile buraya tek başına gelmişsin. | Open Subtitles | لقد أتيتي الى هنا مواجهة خطر من أن تكوني مصنفة قادمة لوحدك |
| Olan tüm şeylerden sonra kızınızın insan olmama riskini alamayız. | Open Subtitles | بعد كل ماحدث ليس بوسعنا المجازفة بكون إبنتكِ ليست بشراً |
| Sana güvenmek istiyorum, ama bunları yeniden kullanma riskini göze alamayız. | Open Subtitles | أريد أن أثق بكِ ولكن لايجب أن نخاطر باستخدامكِ للبطاقة مجددا |
| Onaylanmamış bir hava kabarcığını araman için adamın kalbini bıçaklama riskini göze alamam.. | Open Subtitles | لا يمكنني المخاطرة بجعلك تحقنه في القلب بحثاً عن فقاعة هوائية غير مؤكدة |
| Haklı olabileceğin ihtimaline karşın her şeyi kaybetme riskini göze alamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا المخاطرة بخسارة كل شئ لمجرد أنك قد تكون محقا |
| Eğer bir şeyler planlıyorlarsa dışarıda serbestçe dolaşmaları riskini alamayız. | Open Subtitles | إذا كانوا عملاء مفعلين لا يمككنا المخاطرة بوجودهم في الخارج |
| Asilerin silahlarını daha yeni topladık. Geri verme riskini göze alamayız. | Open Subtitles | لقد جمعنا أسلحة الثوار للتو لا يمكننا المخاطرة بتسليمها لهم مجددًا |
| 10 yıl kimliğimi sakladıktan sonra Güney Kore'ye gitme riskini alma | TED | ولهذا، وبعد عشر سنوات من إخفاء هويتي قررت المخاطرة بالذهاب إلى كوريا الجنوبية |
| Ama çocuk aspirini almaya başladım kalp krizi riskini azaltmak için. | Open Subtitles | لكن بدأت بأخذ أسبرين الأطفال لأحمي نفسي من خطر الذبحات الصدريه |
| Şeker hastalığını ve Alzheimer'ı yok edecek, kanser riskini azaltacak, felçleri sıfıra indirecek genetik değişiklikleri yapabilseydiniz? | TED | ماذا لو كنت تستطيع عمل تغييرات جينية للتخلص من السكري و الألزهايمر أو تقليل خطر السرطان أو التخلص من السكتة ؟ |
| Ve eğer savunucu yanlış düşmana misilleme yaparsa, bir düşman daha kazanma ve diplomatik açıdan soyutlanma riskini alır. | TED | وإذا ما كان المدافع يرد ضد العدو الخطأ ، انه خطر جعل العدو أكثر من واحد وينتهي المطاف بعزلة دبلوماسية. |
| Buraya elektronik güvenlik kurma riskini göze alamam, Doktor'u uzak tutmalıyım. | Open Subtitles | لا أستطيع المجازفة بنظام حماية آلياً علينا أن نبقي الدكتور خارجاً |
| İnsanlar arasında daha fazla huzursuzluk çıkma riskini göze alamayız. | Open Subtitles | لا نريد ان نخاطر بتواجد المزيد من القلق بين الناس |
| Ama ben, her gün sadece bu kitabı görmek için o mükemmel odayı dağıtma riskini alırdım. | TED | إلا أنني كنتُ أخاطر كل يوم بإحداث الفوضى في تلك الغرفة المثالية فقط من أجل رؤية ذلك الكتاب |
| Kim nihai bedel riskini alıp muhtemel nihai ödül için gönüllü olacak. | Open Subtitles | والتي على استعداد أن تخاطر بالسعر المطلق من أجل إمكانية المكافأة المطلقة |
| Egzersiz, sağlıklı bir diyet ve kilo vermek önceden geçirmiş olsan da olmasan da, kalp krizi riskini azaltır. | TED | مارس الرياضة، واتخذ حمية صحية، واخسر وزنك كل ذلك يقلل خطورة النوبة القلبية، فيما إذا مررتَ بأحدها أم لا. |
| Evlerine geri dönmek isteyenleri ifşa etme riskini göze alamam. | Open Subtitles | لا أستطيع المخاطره بفضح الاشخاص الذين وجدوا طريقهم الى المنزل |
| Hapis yatma riskini almak istemiyorsan her şeyi en ince ayrıntısına kadar konuşmalıyız. | Open Subtitles | ما لمْ تكوني تُريدين المُخاطرة بقضاء فترة سجن، فإنّ علينا أن نكون شاملين. |
| - İnme riskini çok arttırır. - Masada ölmemiş olur en azından. | Open Subtitles | ـ هذه مخاطرة كبيرة بحدوث جلطة ـ قبل أن تموت على الطاولة |
| Ve böylece, Anuj, yardım kuruluşuyla edinilen kamu yararı adına sıtmayla savaşmak için gereken. girişimcilik riskini almış oldu. | TED | ولذا، أخذت أنوج مخاطر الأعمال هنا في أفريقيا لإنتاج سلع عامة كانت تم شراؤها بواسطة مؤسسة مساعدات للعمل في الملاريا. |
| Bu veriler kalp krizlerinin ve köpek balığı saldırılarının bu gruplardaki mutlak riskini ifade ediyor. | TED | هذه الأرقام تعبر عن المخاطر المؤكّدة للأزمات القلبية وهجمات سمك القرش في هذه المجموعات. |
| Ülkemiz böyle bir girişimin riskini maddi olarak kaldıramazdı. | Open Subtitles | أَغري كثيراً لوهب المغامرة بلادنا لا تستطيع أَن تتحمل خطر مثل هذا المشروع |
| Yine de kesin başarı şansı olmadan oradan ayrılma riskini göze alamayacaklarını hepsi de bilmektedir. | TED | وعلى الرغم من ذلك، جميعهم يعلمون بأنه ما من أحد قد يخاطر بمحاولة الخروج دون التأكد التام من نجاح ذلك |
| Dinle, sana geçmişimde olanları anlatmalıydım ama seni kaybetme riskini alamazdım. | Open Subtitles | انظري , كان علي أن أخبرك بماضي لكنني لم أستطع أن أجازف وأفقدك |