"söylüyorlar" - Translation from Turkish to Arabic

    • يقولون
        
    • قالوا
        
    • يقال
        
    • ويقولون
        
    • يَقُولونَ
        
    • يقولونه
        
    • أخبروني
        
    • يُقال
        
    • يقولوا
        
    • يغنون
        
    • يخبرونني
        
    • قالو
        
    • يخبروني
        
    • يقلن
        
    • يخبروننا
        
    Ve o yayınlandığında beraber olduğum o insanlardan telefon alıyorum ve bana kendilerini tebrik eden yüzlerce arama aldıklarını söylüyorlar. TED وعندما تم بثة تلقيت مكالمات من جميع الرجال الذين كنت معهم جميعهم يقولون لي أنهم تلقوا مئات من المكالمات تهنئتهم.
    30 yıldır böyle bir sıcak hava dalgası yaşanmadığını söylüyorlar. Open Subtitles يقولون بأننا لم نتعرض لموجة حرارية مماثلة خلال 30 سنة
    30 yıldır böyle bir sıcak hava dalgası yaşanmadığını söylüyorlar. Open Subtitles يقولون بأننا لم نتعرض لموجة حرارية مماثلة خلال 30 سنة
    Tüm haberlerde bu var. Bir uçağın tam üstümüze geldiğini söylüyorlar. Open Subtitles كل هذا في الاخبار الآن قالوا بأن هنالك طائرة متوجهة نحونا
    Bunun nedeninin, doğal algılayıcılarımı değişik şekillerde kullanmam olduğunu söylüyorlar. Open Subtitles يقولون أن السبب هوأنى أستخدم العديد من الحواس بشكل مختلف
    Onlar ızgara peynirli sandviç bitince bile aşklarının devam ettiğini söylüyorlar. Open Subtitles نعم يقولون أن الحب يدوم بعد أن تختفي شطيرة الجبنة المشوية
    Bayağı büyük işlere bulaştığını söylüyorlar, baba. Fotoğraflar var ellerinde. Open Subtitles يقولون أنك متورط في شيء خطير يا أبي, لديهم صوراً
    Bazen insanlar giydiğim kıyafetlere güzel şeyler söylüyorlar ve sanırım bu hoşuma gidiyor. Open Subtitles بعض الأوقات هناك اشخاص يقولون اشياء جميلة عن طريقة لباسي وانا احب ذلك
    Ona çok yakın olduğunuzu söylüyorlar, yani bunun sizin için... Open Subtitles لكنه سيصبح إمبراطوراً جيداً. حسناً، يقولون إنك قريب منه جداً،
    bu sorunun bizi zayıf bırakacağını... bizim aç kalacağımızı söylüyorlar! Open Subtitles يقولون أن هذا النزاع تسبب بضعفنا و أننا أضبحنا خاويين
    Beyazların büyük muharebesinde düşmana karşı son derece korkusuz savaştığını söylüyorlar. Open Subtitles يقولون انه كان بدون خوف في حرب البيض الكبرى ضد انفسهم
    Yalan söylemiyorlar, gerçeği söylüyorlar. Ama o sen değildin, bendim. Open Subtitles لا يكذبون، بل يقولون الحقيقة ولكنّك لست الفاعلة بل أنا
    Öğretmenler bir saat boyunca ders yaptıklarını söylüyorlar, ama hiçbir zaman yapmadık. Open Subtitles المعلمون يقولون أننا ندرس الحصة خلال ساعة لكننا لا نفعل هذا أبداً
    Ölümden sonra olacaklar hakkında senin farklı şeyler bildiğini söylüyorlar. Open Subtitles يقولون بأنك تعرف شيئاً مختلف عن ما تواجه بعد مماتك
    Ne kişiliğinin ne de güzelliğinin övgüye layık olmadığını söylüyorlar. Open Subtitles يقولون بأنها غير مؤهلة سواء من ناحية الشخصيه أو الجمال
    Altını çizmek gerekirse, bizim kışkırttığımızı söylüyorlar ama sağlam bir kanıtları yok. Open Subtitles خلاصة القول ، يقولون أننا أثرنا إستفزازهم ولكن ليس لدينا شيء مؤكد.
    Yılda bir ya da iki kez birinin geldiğini söylüyorlar. Open Subtitles قالوا بأن شخصاً ما يأتي لزيارتهم مرة أو مرتين بالسنة
    Tıpkı bir kurdun insanları öldürmesi gibi vahşice olduğunu söylüyorlar. Open Subtitles قالوا أنه كان وحشيًا جدًا مثل الذئب الذي يقتلُ الناس
    Kızılderili bölgesinde olduğunu söylüyorlar ve peşinden gidecek birini arıyorum. Open Subtitles يقال إنه عند المناطق الهندية وأريد أن يلاحقه شخص ما.
    Pek çok insanla görüştüm, sizin yanıldığınızı söylüyorlar ve tahminleri şirketlerden yana. TED وقد حاورت الكثير من الشخصيات، ويقولون بأنك مخطيء، وأنهم يراهنون على الشركات.
    Willard Whyte'ın üç yıldır oradan çıkmadığını söylüyorlar. Open Subtitles يَقُولونَ بان ويلارد وايتي لم يضع قدم خارج هناك منذ ثلاث سَنَواتِ.
    Şimdi de bana sadece beklememi ve en iyisini umut etmemi söylüyorlar. Open Subtitles والشيء الوحيد الذي يقولونه لي الآن هو أن علي الانتظار وتمني الأفضل.
    Senin yerine birinin geleceğini söylüyorlar. Open Subtitles لقد أخبروني أن هناك من سيغطّي مكانكِ أو سيأخذه.
    - Evet. Hem yeni araç satışlarının büyüyen bir ekonominin göstergesi olduğunu söylüyorlar bize. Open Subtitles يُقال لنا باستمرار أنه تحقيق إقتصاد مزدهر
    Pekala, Bayan Davies'le, karından daha fazla zaman geçirdiğini söylüyorlar. Open Subtitles حسنا يقولوا بأنك تقضي وقتا مع السيده دافيس أكثر من الوقت الذى تقضيه مع زوجتك
    Yani... bana şarkı mı söylüyorlar, ya da kek filan mı verecekler? Open Subtitles ماذا، هم، آه، يغنون لي أغنية، يعطوني كوب كيك او شيء ما؟
    Tam sigortam vardı. Ama şimdi bu parayı ödeyemeyeceklerini söylüyorlar. Open Subtitles لدى التأمين الكامل من العمل الآن هم يخبرونني إنهم لن يدفعوا
    Bir tedarikçiyi parçalara ayırabileceğinizi söylüyorlar, sadece konuşarak 1 dolar'dan 15 cent'e düşürebiliyormuşsunuz. Open Subtitles قالو أن بإمكـانك إقناع المورديـن لإقل من 15 سنت على الدولار بمجرد الكلام
    Başım çok daha büyük dertte. Sorunun jeneratör olduğunu söylüyorlar... Open Subtitles تعرضت لمزيد من المشاكل إنهم يخبروني بأنها مشكلة المود
    Amin! Hassas erkek istediklerini söylüyorlar ama Alison'un ne kadar çabuk gittiğini... Open Subtitles يقلن أنهن يردن حساسية الشعور ولكن رأيت كيف قفزت سريعا
    Öğrenciler bize gece yataklarına gittiklerinde yeşil tik işaretini hayal ettiklerini söylüyorlar. TED الطلاب يخبروننا انه حين يذهبون الى الفراش ليلاً يحلمون بذاك الرمز الأخضر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more