"söylememişti" - Translation from Turkish to Arabic

• يقل
• تقل
• يخبرني
• لم تخبرني
• لم يخبرنا
• لم يذكر
• يبلغني
• لم يخبر
• لم يُخبرني
• لم يقول
• شيئاً بخصوص

Kimse de gözlükler ve topallama hakkında bir şey söylememişti.
ولم يقل احدهم شيئا عن النظارات او انه يعرج لذا

Ziyaret edeceğini söylememişti. Karşılaşırız demişti.
أنه لم يقل أنه سيزورني لقد قال فقط أننا سنتقابل

İlk yılın bu kadar hızlı geçeceğini kimse söylememişti.
لم يقل أحد من قبل أن مبتدأ منذ سنة يذهب بهذة السرعة

Fern bana Lewis'in arkadaşlarının da geleceğini söylememişti.
فيرن لم تقل شي عن اصدقاء لويس الذين عرفتهم

Hayır, birisini beklediğini söylememişti.
كان اسمها تيلى و لا ,لم تقل انها كانت تتوقع احدا

Kimse bana kum fırtınası çakallarıyla karşılaşacağımı söylememişti,
ولا احد يخبرني وعلي التعاطي مع ذئاب عاصفة الرمال

Polly'den önce kimse bana kürtaj olduğunu söylememişti.
قبل بولي لم تخبرني امرأة أنها قامت بعملية إجهاض.

Kimse bunun kazançsız bir iş olması gerektiğini söylememişti.
حسنا , لم يقل أحد أنه لن تكون هناك فوائد تجاريه

Çünkü karga nasıl olacağını söylememişti. Sadece:
الغراب لم يقل كيف سيحدث الامر فقط تلك الكلمات

Ve kimse bir ceset daha incelemem gerekeceğini söylememişti.
ولم يقل لي أحد أنه سيكون هناك جثه أخري أعمل عليها

Evet, kimse iğrenç olacağını da söylememişti.
أجل , ولم يقل أحداً أيضاً بأنني سأصبح مجنونه

Ortağının kör bir 'Bama çocuğu olduğunu hiç söylememişti bana.
فإنه لم يقل أبداً لي أن شريكه فتي أعمي من ألاباما

Bapu, iki yanağıma vurulursa ne yapacağımı söylememişti.
اذا صفعك على الخدين فماذا تفعل؟ لم يقل لنا بابو ماذا نفعل

Daha önce bana hiç böyle bir şey söylememişti. Telefonlarıma cevap vermiyor.
هي لم تقل أبداً أي شيء مثل ذلك لي من قبل

Çünkü Penny Beerntsen hiç bu kişilerden birini tırmaladığını veya tırmalamak için sebebi olduğunu söylememişti.
كل هذا منافياً للعقل لأن بيني بيرننس لم تقل ابداً بإنها شُمخت من أحد هؤلاء أو اي سبب يجعلها تشمخهم

Bu sözleri sesli söylememişti.
لم تقل هذه الكلمات بصوتٍ عالِ،

Bana söylememişti ama ablalar her zaman en son duyar.
لم يخبرني بأي شيء حول ذلك ولكن الأخت الكبيرة دائماً تكون آخر من يعلم

Bak, özür dilerim... Çavuş bana seni aradığını söylememişti.
انظري، إني اَسفة فالرقيب لم يخبرني بأنه كان يطاردك

Çekmeceye balk bırakılmayacağını kimse bana söylememişti.
لم يخبرني أحداً ألا أحتفظ بالسمك داخل الدرج

Bana softbol oynadığını da söylememişti yine.
إذاً مجدداً، لم تخبرني أبداً بأنها لعبت كرة القاعدة أيضاً

Fakat değilmiş. Ölüm sonmuş. Kimse bunu söylememişti.
لكنه ليس كذلك الموت هو النهاية لم يخبرنا احد بذلك

Biliyor musun kimse dikenli tel hakkında bir şey söylememişti.
حسناً, لم يذكر أي أحد أي شيء عن سلك شائك

Gideceğini söylememişti bana. Ona gelen postalar da üst üste yığılmış.
لم يبلغني أنه سيغادر، كما أن بريده يتراكم.

Tabii ki gazetecilere "minumum gider" dediği şeyi açıkça söylememişti.
بالطبع لم يخبر الصحافة أن كلمة أقل التكاليف كلمة مطاطة

Konteynırda ne olduğunu söylememişti.
لم يُخبرني بما هو موجود داخل الحاوية

Bak, Kid şu Reno anlaşması için parayı ...ödünç aldığını söylememişti.
كيد لم يقول لك انه استعار المال لصفقة رينو

Kimse bir grup tüyler ürpertici ceset ve dikenli tel hakkında bir şey söylememişti.
ولم يذكر أحد شيئاً بخصوص إكتشاف مجموعة جثث عالقة في أسلاك شائكة