Daha anlamlı bir hayat sürmesi için cesaretlendirmediğini söyledi. | Open Subtitles | تقول أنّك لا تشجّعها على الخروج لقيادة حياة هادفة أكثر |
Belki de kaçırılıp zorla antrepoya sürmesi istenmiştir. | Open Subtitles | -فهذا يعني أنّه لا يبحث عن أجرة -ربّما سرقت سيّارته بقوّة وأجبر لقيادة سيّارته لذلك المستودع |
Senin gibi, Quincy, Massachusetts'te oturan birine bir tırı, Burlington'dan Portland'a sürmesi için bir sürü telefon geliyor olmalı. | Open Subtitles | ... "رجل مثلك يعيش في "كوينسي لابد أن يتلقى الكثير من المكالمات "لقيادة شاحنة من "برلنجتون" إلى "بورتلاند |
Sorun çıkmadığı takdirde ameliyatın 12-13 saat sürmesi bekleniyor. | Open Subtitles | باستثناء أية تعقيدات الجراحة من المتوقع أن تستغرق 12 إلى 13 ساعة |
Fırtınanın bütün gece sürmesi bekleniyor. | Open Subtitles | {\cH1886A2}متوقع أن تستغرق العاصفة طوال الليل |
Zırhlı arabayı sürmesi için Locus Fender işe alınmıştı. | Open Subtitles | تم تكلفة (لوكاس فندر) لقيادة السيارة المسلحة |
Bu soygunun sekiz dakika sürmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | ويجب أن تستغرق 8 دقائق |