| Demek burada sıkıştım kaldım, aynı tek gözlü manyaklar gibi. | Open Subtitles | اذن انا عالقة هنا مثل بقية المجانين اصحاب العين الواحدة |
| - Ben şampuan cehenneminde sıkıştım kaldım | Open Subtitles | على الأقل لديك كرسي أنا عالقة في غسل الشعر بالشامبو |
| Lütfen, fırtınada sıkıştım. Fırtınada sıkıştım ... | Open Subtitles | كنتُ عالقة في العاصفة .. كنتُ عالقة في العاصفة |
| sıkıştım! Sıkştım! Sessiz! | Open Subtitles | ــ آآآه لقد علقت علقت علقت ــ شششش إبقى هاديء |
| Trafikte sıkıştım kaldım. | Open Subtitles | مرحبا الس، لقد علقت في ازدحام مروري لساعة و نصف |
| İyi değilim. Her taraf polis kaynıyor. sıkıştım kaldım. | Open Subtitles | أنا لست بخير , رجال الشرطة فى كل مكان أنا عالق |
| Evet ve sonra annem öldü. Sonra rahibeler beni büyüttü. Onlar da beni terk etti derken bu yolda sıkıştım kaldım çok korkuyorum. | Open Subtitles | ومن ثمّ والدتي ماتت وربتني الراهبات الواتي حببنني والآن أنا عالقة |
| Ama bir sebepten mümkün olmayan kozmik bir şakadan ötürü burada sıkıştım. | Open Subtitles | لكن لسبب ما، بسبب مقلب كوني لا يعقل، أنا عالقة هنا |
| Hareket edemiyorum. Bu direğe sıkıştım. | Open Subtitles | انا لا اقدر ان اتحرك انا عالقة بهذا العامود |
| İyi ve kötü arasında sıkıştım ve sen bana yardım edemezsin. | Open Subtitles | أنا عالقة بين الخير والشر, وأنت لا يمكن أن تساعدني. |
| Gerçek şu ki şu anda burada sıkıştım kaldım ve endişelenmeniz gereken tek diyalog onunla benim aramda ki bu yüzden telefonunu bana vermek isteyebilirsin. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنّي عالقة هنا حالياً، والحوار الوحيد الذي يجب أن تقلق بشأنه هُو بيني وبينها، |
| Selam, trafikte sıkıştım seni arayayım dedim. Nasıl gidiyor? | Open Subtitles | إنني عالقة في الزحام كيف تسير الأمور لديك؟ |
| Bu zamanda sizlerle sıkıştım. Gelecekte olacakları da biliyorum. | Open Subtitles | أنا هنا , عالقة معكم يا رفاق مع معرفتي بكل الأشياء التي حدثت لنا |
| Yapamam. Ön panelle şeyinin arasına sıkıştım. ah! | Open Subtitles | لا أساطيع لقد علقت مابين المقود وذكرك إدفع الكرسي خلفا |
| Bak, arabanın içine girdim ve sıkıştım. | Open Subtitles | اسمع, فقد سبحت ودخلت السيارة وعندها علقت بداخلها |
| Tüm hayatım boyunca Güney Carolina eyaletinin en az bilinen yeri Gatlin'de sıkıştım kaldım. | Open Subtitles | لقد علقت طال حياتي في جاتلن مدينة جنوب كارولينا الأقل شهرةً الموجودة في اللامكان |
| Fakat bu aptal kostümün içinde sıkıştım, herkes benden | Open Subtitles | لكن عندما علقت بالبدلة اللعينة , الجميع كان |
| Hey bakın, burada sıkıştım, ama umudumu yitirmedim! Biri haber kanalını arasın! | Open Subtitles | مهلاً انظروا, أنا عالق لكني لم أفقد الأمل استدعوا الصحفيين |
| sıkıştım Esneklik. Bana yardım edebilir misin? | Open Subtitles | يا "مرن" أنا ملتصق بمكاني، هل يمكن أن تساعدني؟ |
| Beni duyabiliyorsanız burada sıkıştım! | Open Subtitles | إذا كان بوسع أي شخص أن يسمعني أنا محتجز! |
| Kötü bir Mel Gibson filminde sıkıştım sanki. | Open Subtitles | كأني محتجزة بفيلم سيى لميل جيبسون |
| Bu etten adada köşeye sıkıştım anılarda kendimi arıyorum ve hiçkimseyle karşılaşmıyorum. | Open Subtitles | محاصر في جزيرة الجسد أبحث عن نفسي في الذكريات ولا أقابل أحدًا |
| sıkıştım, tren bileti almalıyım. | Open Subtitles | أنا عالقٌ هنا و بحاجة الى شراء تذكرة القطار |
| İlk katta sıkıştım! | Open Subtitles | لقد علقتُ في مؤخرةِ الطابقِ الأرضي |
| Evet, bir çöp tenekesi içine sıkıştım. | Open Subtitles | نعم، لكننى حوصرت فى سلة القمامة |
| Ama kaçış yolu olmayan bu aptal yerde sıkıştım kaldım. | Open Subtitles | لكن أَلتصقُ هنا في هذا المكان الغبي بدون مخرجِ. |
| Bir köşeye sıkıştım. | Open Subtitles | و أعترف بالذنب مقابل تخفيف عقوبة السجن |
| sıkıştım! | Open Subtitles | لقد علِقت |
| Kuka dizicinin kolu dondu. Fena sıkıştım. | Open Subtitles | إنَّ ذراعَ الآلةِ عالقةٌ وأنا محشورٌ بشدة |
| Tekneyle Kanada'ya gitmek istedim ama burada sıkıştım. | Open Subtitles | أردتُ أن أستقلّ قاربًا إلى (كندا). ثم أصبحتُ عالقًا بالمكان هنا. |