| Protezcilik ve perukta oldukça ustaydım ama onların da bir sınırının olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | نا كُنْتُ بارعَ جداً بعلم الأعضاء الإصطناعيةِ والباروكاتِ، لكني علمت ان لهم حدود |
| Daha önce ulaşılmış enerji sınırının yedi kat üstüne çıkartacak, böylece yeni parçacıkları çok yakında görme şansımız olacak. | TED | ستدفع حدود الطاقة الحالية الى سبعة أضعاف.. ما تم تحقيقه حتى الآن.. لذا سنرى نوع جديد من الجسيمات قريبا جدا. |
| Vaha, Byblos yolundaki Tiba sınırının yakınında. | Open Subtitles | الواحة بالقرب من حدود طيبة. على طريق بيبلوس. |
| Ta ki sınırının kalmadığını anlayana kadar. | Open Subtitles | للوصول إلى حدود طاقاتك حتى ادركت أنه لا حدود لطاقاتك |
| Hız sınırının 35 mil üzerinde sürdükleri için. | Open Subtitles | لقيادتهم بأكثر من السرعة المحددة بـ35 ميلاً |
| Benim dünyamda, çok fazla insan açlık sınırının altında yaşıyor. | TED | في المنطقة التي أعيش فيها من العالم عدد كبير جداً من الناس يعيشون تحت خط الفقر. |
| Hayır. Dün hiçbir helikopterimiz Ontario sınırının yakınında uçmamış. | Open Subtitles | لا, لا احد منا حلق بالمروحيه قرب حدود اونتاريو امس |
| Dediğine göre, Celibici'nin dağlarında bir yerlerde saklanıyormuş tam Karadağ sınırının yakınında. | Open Subtitles | "إنه يقول بأنه يختبئ بأعلى جبال "شيليبيتشى "تماماً قرب حدود "الجبل الأسود |
| Şu an için, tek yaptığı bazı kabuslar yaratmak, ama yeteneğinin sınırının bu olduğunu bilmiyoruz. | Open Subtitles | حتى الآن كل ما يفعله يسبب بعض الكوابيس لكنا لا نعلم حدود قدراته |
| Onu bu kadar sevmemizin nedeni hiç bir sınırının olmaması. | Open Subtitles | سببُ حبّنا الشديد لها أنّه ليس لديها أي حدود. |
| Hız sınırının altında sürmeyi nerede öğrendin böyle? | Open Subtitles | أين تعلمت أن تقود أقل من حدود السرعة المسموحة هكذا؟ هذا مبهر. |
| Hız sınırının altında sürmeyi nerede öğrendin böyle? | Open Subtitles | أين تعلمت أن تقود أقل من حدود السرعة المسموحة هكذا؟ هذا مبهر. |
| Yani aracını Meksika sınırının yakınında buldular ama o gitmişti. | Open Subtitles | فقد وجدوا شاحنته بالقرب من حدود المكسيك ولم يكن له أي أثر |
| Aslında bu konu hakkında konuştuk ve mülk sınırının tam yeri hakkında ufak bir anlaşmazlık çıktı ortaya. | Open Subtitles | هناك خلاف بسيط على حدود الملكية هذا يحدث عندما تعامل الجيران كبشر |
| Mesele şu ki, bu bar eyalet sınırının karşısında. | Open Subtitles | المسألة هي، أن هذا النادي موقعه بعدَ حدود المُقاطعة |
| Burasıyla Oregon sınırının ortasında küçük bir kasaba. | Open Subtitles | إنها مدينة صغيرة تقع في المنتصف بيننا وبين حدود أوريغون |
| Çünkü Virginia sınırının hemen yanında. Washington polisi yok. | Open Subtitles | انه ضمن حدود فرجينيا لا توجد شرطة العاصمة |
| Adamın dediğine göre, o hayvan mülk sınırının arka tarafıyla yangın yolunun arasına asılıymış. | Open Subtitles | قال الرجل أن الحيوان كان موجود بين آخر حدود ممتلكاته والطريق السريع |
| Adamın dediğine göre, o hayvan mülk sınırının arka tarafıyla yangın yolunun arasına asılıymış. | Open Subtitles | قال الرجل أن الحيوان كان موجود بين آخر حدود ممتلكاته والطريق السريع |
| Hız sınırının hemen üstüne çıktım. -Nerede bu? | Open Subtitles | لا تحتجى أنا كنت أمشى فى حدود السرعة |
| Ciddiyim.Hız sınırının beş km altında giderken para cezası almak istemiyorum. | Open Subtitles | -أنا لستُ أمزح تعبتُ من القيادة 5 أميال تحتَ السرعة المحددة أريد أن يتم تغريمنا على أي حال كن لطيفاً |
| Şunu düşünün, bugün Amerika'da yoksulluk sınırının altındaki çoğu insanın yine de elektiriği, suyu, tuvaletleri, buzdolapları, televizyonu, cep telefonları, klimaları ve arabaları var. | TED | فكر في هذا، في أمريكا اليوم أغلبية الشعب الذي يعيش تحت خط الفقر مازال لديه كهرباء وماء ومراحيض وثلاجات وتلفاز وهواتف نقالة ومكيفات وسيارات. |