"sınır dışı" - Translation from Turkish to Arabic

    • ترحيله
        
    • ترحيل
        
    • ترحيلك
        
    • الترحيل
        
    • ترحيلهم
        
    • ترحيلها
        
    • ترحيلي
        
    • بترحيلي
        
    • تُرحّل
        
    • بترحيله
        
    • بترحيلها
        
    • لترحيلك
        
    • أنا أرَحّل
        
    • أن تمنعني من طرد
        
    • بالترحيل
        
    Yani sınır dışı edilmiş olsa bile onların haberi olmayabilir. Open Subtitles أعني من الممكن انه قد تم ترحيله وهم لا يعلمون
    Bir göçmenlik avukatı, onun, yerel halk için sınır dışı edilemeyecek kadar önemli olduğunu ileri sürdü. TED وأثبتَ محامي الهجرة بأنه كان شخصًا مهمًا للمجتمع المحلي لكي يتم ترحيله.
    Kanıtın doğası gereği onu gösterme hakkım olmasa da İbrahim'in sınır dışı edilmesini gerektiren çok sayıda kanıtımız var. Open Subtitles على الرغم أنني لا أمتلك الحرية للافصاح عن تلك الأدلة لكن هناك دليل كافي يدعمنا للتأكيد على ترحيل ابراهيم
    sınır dışı edilmek istemiyorsan, 48 saat içinde bir şeyler öğren. Open Subtitles أمامك 48 ساعة كي تخبرني بشيئ مفيد قبل أن يتم ترحيلك.
    Mahkeme, sınır dışı etmeyi... ek bir ceza olarak görmüyor. Open Subtitles المحكمة لا تنظر لموضوع الترحيل كـ شكلاً من أشكال العقاب
    Ve bundan etkilenenler yalnızca, sınır dışı edilenlerin çocukları değil. TED ليس أطفال مَنْ تم ترحيلهم فحسب هم من يتأثرون.
    I.N.S. tarafından sınır dışı edilmekle karşı karşıya olan bir yabancı. Open Subtitles لو كانت أنثى هى أجنبية سيتم ترحيلها من قبل دائرة الهجرة
    sınır dışı edildi. Ülkede illegal yollarla kalıyormuş. Open Subtitles لقد تم ترحيله لأنه كان متواجداً هنا بشكل غير قانوني
    Belki sizin için bir önemi yok, ama amcam da 23 yıl burada ailesiyle yaşadıktan sonra sınır dışı edildi. Open Subtitles عمي تم ترحيله بعد أن ربى عائلة هنا لـ 23 سنة
    Şahsen ben gerekirse politik olarak kabul edilir bir sebep kullanılarak, onu hemen sınır dışı etmekten yanayım. Open Subtitles رأيي الشخصي هو إذا يُمكننا إيجاد سبب سياسي مقبول، أودُّ ترحيله بالقوّة فورًا.
    Hıçkırarak ağladı ve bana, şimdi annesinin sınır dışı edilip edilmeyeceğini sordu. TED وسألتني وهي تتشنج إذا ما كان سيتم ترحيل والدتها الآن
    Ramon, Latin Amerika'ya sınır dışı ediliyordu. ABD ordusunda çavuş olan oğlu ise, başka bir yere sevk ediliyordu. TED كان يتم ترحيل رامون إلى أمريكا اللاتينية، بينما ابنه الذي كان رقيبًا في الجيش الاميركي، كان يجري إيفاده.
    Hiç kimse kesinlikle sınır dışı edilmesin demiyorum; beni yanlış anlamayın. TED أنا لا أقترح بأنه لا يجب ترحيل أحد أبدا، لا تخلطُ بين الأمرين.
    Bu gerçeği ifadenizde söyleyin, onlardan ne duyduğunuzu anlatın, ...ve sınır dışı edilmeyin. Open Subtitles أنت شاهداًً على هذه الحقيقة وعلى ما سمعتهم يقولونه وبذلك لن يتم ترحيلك.
    Bu yüzden bebek hakkında sana söyledi bu yüzden sizi sınır dışı etmeye çalıştı geldiğinize göre de, bu yüzden bebeği koz olarak tutmak istiyor. Open Subtitles لهذا كذب عليك بشأن الطفل لماذا حاول ترحيلك والآن أنت هنا لماذا يريد ذلك الصغير كنفوذ ابتزاز
    Babam, sınır dışı edilme ve işsizlik riski taşıyan konularda kitap yazmamdan mutlu olmadığını söylemişti. TED أخبرني والدي أنه غير سعيد مني لكتابتي كتابًا يعرضني لخطر الترحيل والبطالة.
    1700 kişi sınır dışı edildi... 122 kişi ise kurtarıldı. Open Subtitles من الـ 1700 الذين تم ترحيلهم... نجا فقط 122 شخص
    Yaptığı temizliği seviyorum ama ya bunu yapar ya da sınır dışı edilir. Open Subtitles أحب الطريقة التي تنظف بها لكن إما أن أفعل ذلك أو يتم ترحيلها
    İki hafta içinde benimle evlenecek bir Amerikalı bulamazsam, sınır dışı edileceğim. Open Subtitles والان سيتم ترحيلي في خلال اسبوعين الا اذا وجدت مواطن امريكي ليتزوجني
    - sınır dışı mı ederler seni? Open Subtitles هل تظن سوف يقومو بترحيلك أكيد سوف يقومو بترحيلي
    Dün gece sınır dışı edilmeyi beklemeden sepet havası almasını söyledim. Open Subtitles مررتُ بمنزلها البارحة وأخبرتها بأن تغادر المدينة قبل أن تُرحّل
    Ona nasıl hissettiğini söylemeliydin sınır dışı ettirmemeliydin. Open Subtitles كان من المفترض أن تخبريه عن شعوركِ لا تتسببي بترحيله
    Marina vatandaş değildi, muhtemelen Hosty onu sınır dışı etmekle tehdit ediyordu. Open Subtitles انها لم تكن مواطنة , لذلك ربما كان يهدد بترحيلها إلى روسيا
    Seni sınır dışı ettirmek için yeterince nüfuza sahibim. Open Subtitles لدي من النفوذ ما يكفي لترحيلك لسبب أقل من هذا
    sınır dışı ediliyorum. Open Subtitles أنا أرَحّل
    Asyalıları sınır dışı etmemem gerektiğini söylemeliydin bana! Open Subtitles كان عليك أن تمنعني من طرد العملاء منذ البداية
    Bu 23 milyon sosyal çevre demek -- sınır dışı uygulamasından hayatı etkilenebilecek yaklaşık 100 milyon birey demek. TED هناك 23 مليون دائرة اجتماعية، حوالي 100 مليون شخص ممن قد تتأثر حياتهم بالترحيل.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more