| Ses için kullanılacak çeşitli tonlamaları uzun saatlerce kaydettiğini söyledi. | TED | وقال انه سجل العديد من الساعات بمختلف الهيئات لكي يتم استخدامها في الصوت |
| Ve saatlerce bizim kapı tokmağına dönüşmemizi kaydetti. | TED | وقد أمضى ما يقارب الساعات وهو يصورنا نضغط على الأزرار. |
| Başında durup saatlerce farklı kombinasyonlara bastım ama hiçbir şey olmadı. | Open Subtitles | جلست لعدة ساعات أضغط عل مختلف المجموعات, لكن لم يحدث شيء |
| Artık tedavinizi ve testlerinizi yaptırmak için saatlerce araba sürmeye gerek yok. | TED | وليست هناك حاجة للقيادة لساعات وساعات من أجل الحصول على علاجك وتحاليلك. |
| Babam, Drakula'nın inini bulmak için saatlerce o tabloya bakardı. | Open Subtitles | أبي كان يحدق بهذه الخريطة لساعات طويلة محاولاً إكتشاف مخبأه |
| Küçük çocuklar bu videoları tekrar tekrar izliyorlar ve bunu saatlerce yapıyorlar. | TED | والصغار يشاهدون هذه الفيديوهات مرارًا وتكرارًا، ويستغرقون ساعات طويلة في مشاهدتها. |
| Küçükken saatlerce, Xander'la evliliğimin nasıI olacağını hayal ederdim. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة . لقد قضيت ساعات في التخيل كيف سيكون شكل حفل زفاف أكساندر |
| Ama her anlattığını o kadar ilginç kılıyor ki saatlerce dinleyebilirim. | Open Subtitles | ورغم ذلك تَجْعلُ كُلّ قصّة مثيرة جداً، أنا يُمْكِنُ أَنْ أَستمعَ إليها لساعاتِ. |
| Bu ünlü doktorlar insanları saatlerce bekletiyor sonra teşrif etme nezaketi göstermiyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الاطباء المهمين يبقونك منتظرا لساعة ومن ثم لا يظهرون |
| Her gün saatlerce alfabeyi sıralayarak, onun ağzı olduk o göz kırpmalarıyla bize vaazlar ve şiirler fısıldarken. | TED | أصبحنا ننطق بلسانه، نقضي الساعات كل يوم لنلقنه الحروف حين كان يهمس بالمواعظ والأشعار برمش عينيه. |
| saatlerce boşta kalan arabaya para ödemiyorum. | TED | كل هذه الساعات للسيارة غير المستخدمة، لا أدفع لها. |
| Hem dinî hem de eğlence sebeplerle geçen saatlerce kitap okuma saatlerce televizyon izlemekten çok daha üstün geliyordu. | TED | الساعات التي قضيتها في القراءة، الدينية منها والترفيهية، فاقت ساعات مشاهدة التلفاز بكثير. |
| İnsanların bir odada saatlerce oturup dinlemesi fikrine bayılıyorum. | TED | احب فكرة جلوس الناس معا لعدة ساعات ليسمعوا |
| C.A. : Bu sohbete saatlerce devam edebilmeyi çok isterdim. | TED | كريس أندرسون : لكم اود ان اكمل هذا الحوار معك لعدة ساعات مقبلة |
| Arkana yaslanıp oturup, kemerini gevşetip, saatlerce sindirmek. | Open Subtitles | أحب أن أستريح وأحلّ الحزام وأهضم لعدة ساعات. |
| Ve tabir-i caizse beni her gün saatlerce pratik yapmam için zorladı. | TED | وأجبرني، في الأساس، على التدرب لساعات وساعات كل يوم. |
| saatlerce pencereden dışarsını seyretmiş olmalısınız. | Open Subtitles | لابد أنك كنت تراقب هذة النافذة لساعات طويلة |
| Bir de otomatik oynatma var, bu videoları bir döngü içinde sonsuz bir şekilde saatlerce tekrar tekrar oynatan. | TED | وهناك تشغيل تلقائي، حيث تستمر في عرض هذه الفيديوهات مرارًا وتكرارًا في حلقة لا نهائية لمدة ساعات طويلة في كل مرة. |
| Şimdi saatlerce katillerle konuşuyorum. | Open Subtitles | خصتهم هذه الجريمة في كينساس و قضيت ساعات أتحدث الي القتلة و قضيت وقت اكثر |
| Kalktığımda da saatlerce sinirli oluyorum. Gerçekten mi? | Open Subtitles | وعندما أنا أخيراً أعْمَلُ، أَنا عصبيُ لساعاتِ. |
| Arabasında saatlerce oturup, Pete'in çıkmasını beklemiş. | Open Subtitles | تعلم، جلست في سيارتها لساعة تنتظره ليخرج |
| Ayrıca, gerçekten maskot güvenliği hakkında endişeliler çünkü kafamızda dev bir başlıkla saatlerce duruyoruz ve bu omurgaya zarar verebilir. | Open Subtitles | أيضاً ,إنهم قلقون بشأن سلامة التميمة, لأنه عند قضاء ساعات طِوَال مرتدين الرأس يمكن أن يؤذي العمود الفقري. |
| Hadi oradan! Evimin önüne park edip saatlerce durduğunu gördüm. | Open Subtitles | رجاءً , رآيتك ركنت سيارتك في منزلي منذ ساعات |
| Harika. O koca şeyin karşısında saatlerce oturabiliyorlar. | Open Subtitles | انه رائع يمكنهم الجلوس أمام هذا الشىء بالساعات |
| Vaktimizi ablası Alexia ile saatlerce yakalamaca oynayarak geçiriyorduk ve "Seni yakaladım!" dediğimizde, | TED | كنا نمضي ساعات في لعب الغميضة مع اخته اليكسيا، وعندما كنت أقول"أمسكت بك!" |
| Yine de saat 11.55'te, saatlerce sorgulamadan sonra Dr. Rainsford sanığa demiş ki... | Open Subtitles | مع ذلك، في 11: 55 صباحا بعد ساعات من الاستجواب د.راينسفورد قال للمتهم |
| Ama kısa bir süre sonra en sevdiği internet sayfasında saatlerce bağlı kalmaya başladı. | Open Subtitles | ولكن قريبا جدا كان تسجيل الدخول ساعات وساعات على موقعه على الانترنت المفضلة لديك. |