| Başka seçeneğim yoktu. Sen bütün hafta sonumuzu sabote etmeye çalıştıysan da. | Open Subtitles | ليس لدى خيار , بالرغم من أنك حاولت تخريب العطله الاسبوعيه بالكامل |
| İlk yapmamız gereken, TV ekibini atlatıp, çekimi sabote etmekti. | Open Subtitles | كانت الأولوية التخلص من طاقم التصوير و تخريب أشرطة الفيديو |
| Uğruna çalıştığımız her şeyi sabote etmene izin vereceğimi mi sandın? | Open Subtitles | هل تظن انني سأسمح لك بتخريب كل شيء عملنا من أجله؟ |
| Köftelerimi kasten sabote etme ihtimalinin olabileceğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تظن أنها قد تكون خربت كرات اللحم عن قصد؟ |
| Paraşütleri sabote etmek için ancak bu şekilde girmiş olabilir. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة التي يستطيع بها الدخول لتخريب المظلات |
| Bunu Cameron'ın mı yoksa Sadler'ın mı sabote ettiğini biliyor olamazsın, değil mi? | Open Subtitles | أنت لن يحدث لمعرفة ما إذا كان اه كاميرون أو سادلر خرب ذلك؟ |
| Dr. Platt, kim uzay istasyonu Prometheus'u sabote etmek isteyebilir? | Open Subtitles | دكتور بلات, من يريد ان يخرب محطة الفضاء بروميثيوس؟ |
| Bilinçli olarak bir şey hissetmeni sağlayacak insanları uzaklaştırarak ilişkilerini sabote ediyorsun. | Open Subtitles | تخريب أيّ علاقة عمداً عن طريق دفع أيّ شخص يجعلكَ تشعر بشيء |
| Var olmayan bağlantılar kurma. Çözümü asla sabote etmeye çalışmadık. | Open Subtitles | لا تفتعلي روابط غير موجودة ما كنا لنحاول تخريب القرار |
| Var olmayan bağlantılar kurma. Çözümü asla sabote etmeye çalışmadık. | Open Subtitles | لا تفتعلي روابط غير موجودة ما كنا لنحاول تخريب القرار |
| Etik ve robotu Hedge, direniş lideri Adila'ya sanatı kül eden fırın-robotları sabote etmek için yardım etmeyi kabul ediyor. | TED | إيثيك ورجلها الآلي هيدج وافقا على مساعدة قائدة المعارضة، أديلا، على تخريب حرق الفنون بوساطة الأفران الآلية. |
| Eve dönüşte belli dondurucuları sabote etmek zorunda kalacaktı. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة ليفعل هذا هى تخريب بعض المجمدات عند العودة |
| Peki, Uzay Programı'nı sabote etmek için bir şekilde buna zarar verilmiş olabileceği şüphesi taşıyor musunuz ? | Open Subtitles | هل لديك أي سبب يجعلك تؤمن بانه تم تعطيلها من أجل تخريب برنامج الفضاء ؟ |
| Tek başına İspanya ile ittifakı sabote ettiğini kraliçene söyle. | Open Subtitles | اخبر ملكتك انك بيد منفرده قمت بتخريب التحالف مع اسبانيا |
| Bölge'ye geri döndüm ve adaptörü sabote ettim. | Open Subtitles | توجهت عائداً للمنطقة 51 وقمت بتخريب المحول |
| Bana yüksek maaşlı çalışanlarımızdan birinin aynı zamanda Ajinomoto adına çalıştığını ve tesisi sabote ettiğini söyledi. | Open Subtitles | واستمر ليقول لي ان احد أعلى موظفينا راتبا هو في الحقيقة موظف لدى اجينوموتو وهو يقوم بتخريب المعمل |
| Yani benimki gibi denetlenen bir ilişkide olduğun zaman ki bu ilişki resmen kariyerimi sabote etti ilerlemesi çok zor geliyor. | Open Subtitles | عندما يخرج المرء من علاقة تحكمها الطاعة، علاقة خربت مشوارك الفني، ليس من السهل المضيّ قدماً |
| Ayrıca daha önceden bilmediğimiz birşey de Amerikan İstihbarat Kurumlarının iyice aşırıya kaçarak standartizasyon kuruluşlarına sızmak suretiyle şifreleme algoritmalarının kodlarını bilerek sabote ettikleri. | TED | و لم نكن نعلم ان الاستخبارات المريكية تتخذ مواقف متطرف مثل التسلل لهيئات التقييس لتخريب خوارزميات التشفير على اي غرض |
| Bu sadece kabini sabote etmesiyle ilgili değil. | Open Subtitles | هذا ليس فقط عن احتمال أنه خرب الحاجز الهوائي |
| Kimin için çalıştığını ve Kale'yi neden sabote ettiğini öğrenmeliyiz. | Open Subtitles | موافقين؟ نريد أن نعرف من الذى يعمل لحسابه لماذا هو يخرب القلعه ؟ |
| Belki de gerçek kişiliğim alkolle birlikte ortaya çıkıyordur ve değişmek için çabalamamı sabote ediyordur. | Open Subtitles | اتعرف, ربما حقيقة نفسي تحررت عند الشراب أن شخصيتي القديمة تخرب كل مجهود اقوم به للإتغير |
| Ya akordu bozuk olarak çalıp orkestramı kasten sabote ediyorsun ya da akordunun bozuk olduğunun farkında değilsin. | Open Subtitles | الآن أما أنت تعزف خارج عن النغمة ،عمداً وتعمل على إفساد فرقتي أو إنّك لا تعلم بأنك تعزف .خارج عن النغمة |
| Beni sabote etmeye çalıştığını düşünüyor ve sen de düşman olarak seçilmek için biçilmiş kaftansın. | Open Subtitles | كان انطباعه أنكِ تحاولين التخريب علي ويصدف أن صنعتِ شريرة مثالية |
| hayatım o kadar berbatmış ki sabote edilemezmiş. | Open Subtitles | حسناً, لقد قال بأن حياتي مثيرة للشفقة جداً لدرجة انها غير قابلة للتخريب |
| İki gün önce biri bütün teçhizatı sabote etti. Ana karayla olan bağlantımız kesildi. | Open Subtitles | لقد خرّب أحدهم كلّ المعدّات قبل يومين وفقدنا جميع الاتصالات مع اليابسة |
| Bunu yapmasa bile iş arkadaşları çok geçmeden uçağı benim sabote ettiğimi anlar. | Open Subtitles | حتى إذا هو لا زملائه س إفهم قريبا بما فيه الكفاية خرّبت تلك الحرفة. |
| Sonuçta yıllarını harcadıkları bir projeyi niye sabote etsinler ki? | Open Subtitles | رُغم كل ظنوننا، لم عساهم يخربون مشروعًا كرسّوا إليه سنين؟ |
| Sana düğününü sabote etmeye çalışmadığımı kanıtlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أُحاولُ الإثْبات إليك لَيسَ يُحاولُ تَخريب زفافكَ. |
| Eğer kasıtlı olarak seyahati sabote etmeye çalışıyorsan çok iyi bir iş çıkartıyorsun. | Open Subtitles | اذا انت تتعمدين ان تخربي هذه الرحلة فأنت تقومين بعمل جميل |