Piper, bilmeni isterim ki, ülkeyi terk etmek zorunda kalabilirim, ama Sadece kısa bir süre için, ve seni arayacağım, tamam mı? | Open Subtitles | بايبر ، فقط لتعرفي قد أغادر المدينة لكن لفترة قصيرة فقط و سأتصل بك ، حسناً ؟ |
Hayır, tamamdır. Sadece kısa bir süre için. | Open Subtitles | لا،هذا جيد فهذا لمدة قصيرة فقط |
Sadece kısa mesafeler gidebiliyorum. | Open Subtitles | أستطيع الإنتقال لمسافات قصيرة فقط |
Keşke hedeflerinin orada olduğunu bilseydi. Sadece kısa bir yürüyüş. | Open Subtitles | لو عرفت فحسب أنها كادت تنجح على بعد مسافة قصيرة فحسب |
Sadece kısa bir süreliğine. | Open Subtitles | إنّه لفترة قصيرة فحسب. |
ve Sadece kısa bir süre için değil, muhtemelen yüz milyonlarca yıldan bahsediyoruz. | TED | وليس لفترة قصيرة من الزمن، ربما لمئات الملايين من السنين. |
Yumurta dolu ama Sadece kısa bir süre çekici. | Open Subtitles | مليئة بالبيض و جذابة لفترة قصيرة فقط |
Oysa onu Sadece kısa bir zamandır tanıyordum. | Open Subtitles | ومع هذا عرفتها مدة قصيرة فقط. |
Sadece kısa bir süre. | Open Subtitles | لمدّة قصيرة فقط |
Gücüm onu Sadece kısa bir süre tutmaya yeter. | Open Subtitles | لفترة قصيرة فقط |
Sadece kısa bir süre dinleneceğiz. | Open Subtitles | سنرتاح لفترة قصيرة فقط |
Sadece kısa bir süreliğine. | Open Subtitles | إنّه لفترة قصيرة فحسب. |
Sadece kısa bir süreliğine, sağlığı için, canım. | Open Subtitles | لمدة قصيرة من الزمن، من أجل صحته، عزيزتي. |
Bu üretkenliği canlandırmadığı gibi, Sadece kısa bir süreliğine para tasarrufu sağladı. Çünkü ucuz iş gücü uzun süre ucuz olarak kalmadı. | TED | لم يكتفِ هذا الأمر بعدم إحياء الإنتاجية ولكنه فقط وفر المال لفترة قصيرة من الزمن لأن العمالة الرخيصة لم تبق رخيصة لفترة طويلة |