"sadece o" - Translation from Turkish to Arabic

    • هو فقط
        
    • فقط هو
        
    • هي فقط
        
    • هو الوحيد
        
    • ذلك فحسب
        
    • فقط هي
        
    • ذلك فقط
        
    • إنه الوحيد
        
    • فقط ذلك
        
    • فقط تلك
        
    • هذا فحسب
        
    • هو وحده
        
    • فقط هذا
        
    • هو فحسب
        
    • إنها الوحيدة
        
    sadece o [yazar] ve okuyucuları vardı ve yazar, okuyucuların geri dönüşleri ve coşkusundan besleniyordu. TED كان هو فقط مرتبط بالجمهور ويبني على ردود الافعال وحماسة الجمهور هذا ما كانوا يعطونه
    Aynı aile aynı eğitim sadece o daha çok iyi. Open Subtitles نفس العائلة, نفس التعليم, فقط هو الأفضل في كل المواد.
    Resimde sadece o var, başkan bile yok. TED إنها هي فقط في الصورة، و لا حتى الرئيس معها.
    Oh, evet. sadece o "ne yaptığını bildiğini" söylüyor. Open Subtitles هو الوحيد الذي دائما يقول أنه يعرف ماذا يفعل
    - sadece o yok. Hava trotinetiyle oynanan bir oyun yaptık. Open Subtitles ليس ذلك فحسب , لقد إخترعنا لعبة نستخدم فيها دراجات الهواء
    Ne hissettiğim önemli değil. Önemli olan sadece o. Open Subtitles ما أشعر به ليس مهماً فقط هي من يهمنا أمرها
    Köprü iş bir sonraki hamleyi tasarlarken sadece o sırada yaptığımız şey. TED ولكن هذا الشيء هو فقط ما نفعله في وقتنا الراهن بينما نبحث عن ما سنفعله لاحقاً.
    Bu kılıç İmparator'un hizmetinde, sadece o benden çıkartmamı isteyebilir. Open Subtitles هذا السيف يخدم الامبراطور هو فقط من يأمرني بأزالته
    sadece o değil, sen de yapacaksın. Open Subtitles ليس هو فقط . أنت أيضاً أرجع كل شيء حسناً
    İnanılmaz biri. Şu ata sadece o binebilir! Open Subtitles هو عظيمُ فقط هو يُمْكِنُ أَنْ يَرْكبَ ذلك الحصانِ
    Her gün onun masasında öğlen yemeği yiyiyoruz, sadece o ve ben. Open Subtitles أنا اتغدى يومياً على مكتبة هذا الأسبوع , فقط هو وأنا
    Hayır, sarılarak değil. Ben değil, sadece o. Open Subtitles لا ،ليس في أحضان بعضنا البعض هي فقط ،و لست أنا
    Halam orada korkunç bir yalnızlık içinde. sadece o ve onun aşığı, Betty. Open Subtitles عمتي وحيدة جداً هناك هي فقط وحبيبها، بيتي
    Aman tanrım! Yazan kişi seni iyi tanıyor, cevapları sadece o verebilir. Open Subtitles من كتب ذلك يعرفك جيداً, و هو الوحيد القادر على أجابتك
    sadece o değil. Open Subtitles ليس ذلك فحسب بل قبل بضع ليالٍ،
    Artık engel kalmamıştı. sadece o ve adam, tıpkı fotodaki gibi. Open Subtitles لا مزيد من العقبات فقط هي وهو كما في الصورة
    sadece o da değil, görünüşe bakılırsa silahları onlara kendisi vermiş. Open Subtitles وليس ذلك فقط ولكنه اكتشف انه قد أعطاهم الأسلحة بنفسه
    - Ona ihtiyacımız var. Altının nerede olduğunu, sadece o biliyor. Open Subtitles نحن نحتاج إليه إنه الوحيد الذي يعرف مكان الذهب
    sadece o değil, odamın dışında asılı sapık bir Betty Crocker'ım var. Open Subtitles ليس فقط ذلك اصبحت بيتى كروكير مجنونة متعلقه خارج غرفتى
    O evde çocuk yok ki, sadece o bayan ve kocası. Open Subtitles ،ليس هناك أطفال هناك فقط تلك السيدة وزوجها
    sadece o da değil, kendisinde seks bağımlılığının işaretleri de mevcut. Open Subtitles ليس هذا فحسب, بل لديه الكثير من سمات, الإدمان الجنسي
    Acımasız Ateş Bükücülerini sadece o durdurabilirdi. Open Subtitles يستطيع هو وحده إيقاف جماعات النار.
    sadece o da değil.. sanırım birini mal getirirken gördüm bugün: Open Subtitles ليس فقط هذا لكني أظنني شهِدتعمليةالتعبئةاليوم:
    Ama bir seferinde eve gelip bana sürpriz yaptı ve beni "The Thin Red Line" filmine götürdü ve sonra bütün günü birlikte geçirdik sadece o ve ben sonra bu pek sık olmadı aslında bir daha hiç olmadı. Open Subtitles لكن المرة جاء للمنزل وفاجأني. وأخذني لرؤية فيلم "الخط الأحمر الرفيع". وحينها قضينا بقيّة اليوم معاً أنا و هو فحسب.
    Hayır. sadece o benim değerli eşyalarımı elde yıkıyor. Open Subtitles كلا, إنها الوحيدة التي بإمكانها غسيل ملابسي الداخلية يدوياً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more