"sallıyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يلوح
        
    • يهز
        
    • تلوح
        
    • تهز
        
    • تهزّ
        
    • تهزهم
        
    • تتأرجح
        
    • يومئ
        
    • يلوّح
        
    • يحرك
        
    • يؤرجح
        
    • يلوحون
        
    • هو يَهْزُّ
        
    Kurabiye Canavarı taba rengi bir atın eğerinde oturmuş size el sallıyor. TED وكوكي مونستر يلوح بيده إليك من موقعه فوق حصان أسمر
    Sanki seçimlere katılacakmışçasına gülüyor ve kalabalığa el sallıyor. Open Subtitles انه يلوح للجماهير وكأنه يستعد لمنصب سياسي
    Ah, herkes kafasını sallıyor, ama sadece bir kaçınız bunu çok emin bir şekilde yapıyor, TED أوه، الجميع يهز رأسه ولكن القليل منكم يهز رأسه بحزم،
    Kafasını sallıyor çünkü onu öldürmediğini bilmemizi istiyor. Open Subtitles إنّه يهز رأسه لأنّه يريدنا أنْ نعرف أنّه لم يفعل ذلك
    Ben ısmarlıyorum. Şuna bak. Sanki Umman'ın Şeik'iymiş gibi paralarını sallıyor. Open Subtitles انظر إليها, تلوح بنقودها كأنها شيخٌ من عُمان
    Fakat bu bakışın muhatabı oyun pozisyonu almış dişi bir kurt köpeği, kuyruğunu sallıyor. TED لكن على الجانب الآخر من تلك النظرة المفترسة هناك أنثى كلب الاسكيمو في هيئة لعب تهز ذيلها.
    Kendini odasına kilitleyip kendi derinliklerini sallıyor. Open Subtitles تقفل الغرفة على نفسها لكي تهزّ مقعدها.
    Mavi kabanlı bir adam var, silahını sallıyor ve bağırıyor... bir kadına. Open Subtitles رجل بمعطف أزرق يلوح بمسدس ويصرخ على إمرأة
    Ve sonra biri sihirli bir değnek sallıyor ve bütün notalar yerlerini bulmaya başlıyor. Open Subtitles وبعدها , يلوح أحدا بعصا سحرية وكل تلك المقطوعات
    Aslında şu anda yolun karşısından bana el sallıyor, gitmem gerek. Open Subtitles انه يلوح إلي من الجانب الآخر من الشارع , سوف اذهب ..
    Tamam. Kafasını "hayır" diye sallıyor. Radyoda bu genellikle görüşmenin bitimine işarettir. Open Subtitles إنه يهز رأسه بـ"لا" في الإذاعة، هذا عادة ما يشير إلى نهاية المقابلة
    Şu FBI ajanı. Hâlâ ağaçları sallıyor. Open Subtitles ذلك العميل الفدرالي مازال يهز أشجاره
    Bay Coulson dünyamı sallıyor. Open Subtitles السيد كولسن يهز عالمي
    Şuna bak. Çocuğa el sallıyor. Onu görebiliyor. Open Subtitles تفقودوا هذا ،، إنها تلوح لذلكَ الفتى يمكنها رؤيتهُ
    Altı aydır hamle yapıyor yedi aydır da el sallıyor. Open Subtitles كانت تندفع للأمام و هي بعمر ستة أشهر و تلوح وداعاً بعمر سبعة أشهر
    - Aşağıdan bize el sallıyor. Yardımımıza ihtiyacı olabilir. Open Subtitles انها تلوح لنا باستمرار ربما تحتاج الى المساعدة
    Sert rüzgarlar Mayıs'ın sevgili tomurcuklarını sallıyor. Open Subtitles تهز الرياح العاتية البراعم العزيزة في الربيع
    Çünkü bir şeylere dikkatinizi çekip başınızı sallıyor ve daha sonra "Tanrı Aşkına," diyorsunuz! Open Subtitles لأنه يوضّح الأشياء التي تجعلك تهزّ رأسك وتقول "بحق بيت" هذه للغد
    Patron, kabul etmelisin, büyük, ama onu iyi sallıyor. Open Subtitles عليك الأعتراف،يا رئيس، أنهما ضخام، لَكنَّها تعرف كيف تهزهم جيداً.
    İşte vurdu. Oh, paslı bir kapı gibi sallıyor. Open Subtitles هاهي الضربة ، إنّها تتأرجح كالبوابة العتيقة
    Bu onun tiki. Her zaman kafasını sallıyor. Open Subtitles إنه يعاني من تشنج عصبي إنه يومئ برأسه دائماً
    Biz seyirciyken bizimle konuşmuyor ama el sallıyor. Open Subtitles و نحن في الجمهور, انه لا يتكلم معنا لكنه يلوّح.
    Komik bir şekilde bacaklarını sallıyor mu? Open Subtitles هل يحرك رجليه بطريقة غريبة؟
    Bu adam topu fırlatmadan önce kolunu birden çok kez sallıyor. Open Subtitles هذا الرجل يؤرجح يده اكثر من مره قبل ضرب الكره
    Birkaç yetişkin adam asalarını sallıyor ve bir yerlerinden tavşan çıkartıyor. Open Subtitles مجموعة من البالغين يلوحون بعصيهم يسحبون الأرانب إلى خارج الفتحات
    Gemiyi sallıyor. Open Subtitles هو يَهْزُّ السفينةَ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more