Kurabiye Canavarı taba rengi bir atın eğerinde oturmuş size el sallıyor. | TED | وكوكي مونستر يلوح بيده إليك من موقعه فوق حصان أسمر |
Sanki seçimlere katılacakmışçasına gülüyor ve kalabalığa el sallıyor. | Open Subtitles | انه يلوح للجماهير وكأنه يستعد لمنصب سياسي |
Ah, herkes kafasını sallıyor, ama sadece bir kaçınız bunu çok emin bir şekilde yapıyor, | TED | أوه، الجميع يهز رأسه ولكن القليل منكم يهز رأسه بحزم، |
Kafasını sallıyor çünkü onu öldürmediğini bilmemizi istiyor. | Open Subtitles | إنّه يهز رأسه لأنّه يريدنا أنْ نعرف أنّه لم يفعل ذلك |
Ben ısmarlıyorum. Şuna bak. Sanki Umman'ın Şeik'iymiş gibi paralarını sallıyor. | Open Subtitles | انظر إليها, تلوح بنقودها كأنها شيخٌ من عُمان |
Fakat bu bakışın muhatabı oyun pozisyonu almış dişi bir kurt köpeği, kuyruğunu sallıyor. | TED | لكن على الجانب الآخر من تلك النظرة المفترسة هناك أنثى كلب الاسكيمو في هيئة لعب تهز ذيلها. |
Kendini odasına kilitleyip kendi derinliklerini sallıyor. | Open Subtitles | تقفل الغرفة على نفسها لكي تهزّ مقعدها. |
Mavi kabanlı bir adam var, silahını sallıyor ve bağırıyor... bir kadına. | Open Subtitles | رجل بمعطف أزرق يلوح بمسدس ويصرخ على إمرأة |
Ve sonra biri sihirli bir değnek sallıyor ve bütün notalar yerlerini bulmaya başlıyor. | Open Subtitles | وبعدها , يلوح أحدا بعصا سحرية وكل تلك المقطوعات |
Aslında şu anda yolun karşısından bana el sallıyor, gitmem gerek. | Open Subtitles | انه يلوح إلي من الجانب الآخر من الشارع , سوف اذهب .. |
Tamam. Kafasını "hayır" diye sallıyor. Radyoda bu genellikle görüşmenin bitimine işarettir. | Open Subtitles | إنه يهز رأسه بـ"لا" في الإذاعة، هذا عادة ما يشير إلى نهاية المقابلة |
Şu FBI ajanı. Hâlâ ağaçları sallıyor. | Open Subtitles | ذلك العميل الفدرالي مازال يهز أشجاره |
Bay Coulson dünyamı sallıyor. | Open Subtitles | السيد كولسن يهز عالمي |
Şuna bak. Çocuğa el sallıyor. Onu görebiliyor. | Open Subtitles | تفقودوا هذا ،، إنها تلوح لذلكَ الفتى يمكنها رؤيتهُ |
Altı aydır hamle yapıyor yedi aydır da el sallıyor. | Open Subtitles | كانت تندفع للأمام و هي بعمر ستة أشهر و تلوح وداعاً بعمر سبعة أشهر |
- Aşağıdan bize el sallıyor. Yardımımıza ihtiyacı olabilir. | Open Subtitles | انها تلوح لنا باستمرار ربما تحتاج الى المساعدة |
Sert rüzgarlar Mayıs'ın sevgili tomurcuklarını sallıyor. | Open Subtitles | تهز الرياح العاتية البراعم العزيزة في الربيع |
Çünkü bir şeylere dikkatinizi çekip başınızı sallıyor ve daha sonra "Tanrı Aşkına," diyorsunuz! | Open Subtitles | لأنه يوضّح الأشياء التي تجعلك تهزّ رأسك وتقول "بحق بيت" هذه للغد |
Patron, kabul etmelisin, büyük, ama onu iyi sallıyor. | Open Subtitles | عليك الأعتراف،يا رئيس، أنهما ضخام، لَكنَّها تعرف كيف تهزهم جيداً. |
İşte vurdu. Oh, paslı bir kapı gibi sallıyor. | Open Subtitles | هاهي الضربة ، إنّها تتأرجح كالبوابة العتيقة |
Bu onun tiki. Her zaman kafasını sallıyor. | Open Subtitles | إنه يعاني من تشنج عصبي إنه يومئ برأسه دائماً |
Biz seyirciyken bizimle konuşmuyor ama el sallıyor. | Open Subtitles | و نحن في الجمهور, انه لا يتكلم معنا لكنه يلوّح. |
Komik bir şekilde bacaklarını sallıyor mu? | Open Subtitles | هل يحرك رجليه بطريقة غريبة؟ |
Bu adam topu fırlatmadan önce kolunu birden çok kez sallıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يؤرجح يده اكثر من مره قبل ضرب الكره |
Birkaç yetişkin adam asalarını sallıyor ve bir yerlerinden tavşan çıkartıyor. | Open Subtitles | مجموعة من البالغين يلوحون بعصيهم يسحبون الأرانب إلى خارج الفتحات |
Gemiyi sallıyor. | Open Subtitles | هو يَهْزُّ السفينةَ. |