İçinde geldiği sandık yanlış etiketlenmişti. Onu birkaç gün önce buldum. | Open Subtitles | ذلك الصندوق صُنِف عندنا أتى و لقد وجدته منذ بضع أيام |
Şu sandık parlak birkaç kuruştan çok daha değerli galiba. | Open Subtitles | ذلك الصندوق يجب أن يكون يساوي أكثر من بنس لامع |
Yolun sonunda en büyük sihiri barındıran gümüş bir sandık var. | Open Subtitles | فى نهاية هذا الطريق صندوق من الفضة يحتوى على أعظم سحر |
Kapıyı çaldığında biz de Oliver'ın nihayet konuşmak için hazır olduğunu sandık. | Open Subtitles | عندما طرقتَ على الباب ظننا أنه أوليفر وأنه أصبح مستعداً أخيراً للتحدّث |
Eğlenceli olacağını sandık bu yüzden biz de kampüste başlattık. | Open Subtitles | لذا اعتقدنا انها ممتعة لذا بدأن نلعبها في حرم الجامعة |
Senden dört sandık istiyorum... senden de kürek; bu insanların çukurları kazabilmesi için. | Open Subtitles | سأحتاج أربعة صناديق منك ومجارف منك ليتمكنوا من حفر الفتحات |
İlik naklinden sonra hafiflediğini sandık... ama birkaç hafta önce- | Open Subtitles | إعتقدنا بأنها شفيت بعد زرع نخاع لعظامها لكن قبل أسبوعين |
sandık odasındaki beyaz dolaptalar... Bir de dolabın üstündeki sandıkta. | Open Subtitles | في المخزن , في الخزانة البيضاء في الصندوق المتواجد فوقها |
Bu geçitin ötesinde bulunan bir sandık arıyorum. | Open Subtitles | أسعى للحصول على الصندوق السحرى الذى يوجد خلف هذا المضيق الجبلى |
Açtıkları sandık ikinci kaptanımındı. Huzur içinde yatsın. | Open Subtitles | ذلك الصندوق الـذي فتحـوه كان لضابطي الأول ، فاليرح الله روحة |
Kırmızı sandık ve silahlar meydanda? | Open Subtitles | اعني ذلك الصندوق الكبير وحوله تلك الاسلحة |
Bir sandık ve bir sandık da cephane. Ama altın payından vazgeçeceksin. | Open Subtitles | صندوق واحد وصندوق آخر من الذخيرة لكنك تخليت عن نصيبك من الذهب |
"O binanın tavan arasına girdim, sandık gibi bir şeyin üzerine çıktım." | Open Subtitles | دخلت الى الغرفة العلوية لذلك المبنى ووقفت على صندوق أو شيء ما |
Denizin dibinde demirle bağlı bir sandık var. Orada yıldız şeklinde bir anahtar bulacaksın. | Open Subtitles | فى أسفل البحر هناك صندوق مقيد فى حديد هناك بداخله مفتاح على شكل نجمة |
Gerçek anlamda kıyamet kopuyor sandık. | Open Subtitles | لقد ظننا وقتها أن أبواب الجحيم قد أنفتحت علينا |
İki adamım sizi gölden çıkardı. Sizin de öldüğünüzü sandık. Bir şey hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | اثنان من رجالى سحباك من البحيرة ظننا أنك ميتة أيضاً، أتتذكرين الكثير؟ |
Bu görüşme birçok açıdan zor oldu, ancak sonunda... bizimle anlaşması için onu ikna ettik, ya da biz öyle sandık. | Open Subtitles | ومن نواح عديدة ,كان الأجتماع صعبا, لكننا اخيرا اقنعنا.. , الأنسة اوشوهينسى ان تتفاهم معنا, او هكذا اعتقدنا, |
Trenle hiçbir şey gelmiyor, sadece birkaç sandık ve bir tabut. | Open Subtitles | ليس هناك مايصل علي القطار سوي بضعة صناديق و تابوت |
Diğerlerine yaptıkları gibi bizi de öldürmeye geldiğinizi sandık. | Open Subtitles | إعتقدنا بأنّك تجيء لقتلنا مثل هم قتلوا كلّ الآخرون. |
sandık'ın teknolojisinin içerdiği inanılmaz potansiyelin farkındayız. | Open Subtitles | ونحنُ نعترف بأمكانات لا تُصدق من التكنولوجية من الفُلك |
Başta sizin suikastçi olduğunu sandık, Müfettiş ama daha sonra olayın intihar girişimi olduğunu fark ettik. | Open Subtitles | نظن أنه القناص الذي تبحث عنه لكنه يحاول الانتحار |
- Neler oldu? - Biz onun Ragnorock olduğunu sandık. | Open Subtitles | ماذا حدث - نحن أعتقدنا بأن هذا هو الرانجروك - |
- Waits, sandık'ın rozetiyle silahını almış. - Hay sikeyim. | Open Subtitles | ـ ويتس حصل على شارة كريت وسلاحه ـ اللعنة علىّ |
Onaltı sandık tüfek. Birini takip sırasında kaybettik. | Open Subtitles | ستة عشر صندوقاً من البنادق فقدنا واحداً في الطريق |
Çünkü bugünkü katarda bize on sandık dolusu mücevher ve ipek getirdi. | Open Subtitles | في قافلته اليوم قدم لنا العديد من الصناديق مليئة بالحرير والمجوهرات |
Sizi hurdalıkta kaybettiğimizi sandık. | Open Subtitles | خلنا أننا فقدناكم في مقلب النفايات يا رفاق |
Toksik metamfetamin kullanmış olabileceğini sandık. | Open Subtitles | مخدراتك ظنناك استخدمت الميث السام |
Kanı ilk gördüğümüzde, bir hayvan ölüsünün üstünden geçtiğimizi sandık." | Open Subtitles | عندما نظرنا للدم أول مرة.. افترضنا بأننا قد مشينا على بقايا حيوان ما |