"satın alma" - Translation from Turkish to Arabic

    • لشراء
        
    • الشراء
        
    • لا تشتري
        
    • من المشتريات
        
    • قسم التسوق
        
    • عملية شراء
        
    • إنهم سوف يستولون
        
    • أو شراء
        
    • سوف يستولون على
        
    Birkaç Facebook, ve Twitter mesajı yolladım, ve insanlara 2011'de yapacağım TEDTalk'ımın (TED Konuşması) isim haklarını satın alma fırsatını verdim. TED بعثت بعض الرسائل من الفيس بوك ورسائل من تويتر وأعطيت الناس الفرصة لشراء حقوق الإسم لمحادثتي في تيد ٢٠١١
    Bazı köleler sınrlı süreli ve özgürlüğünü satın alma şansı olan sözleşmeli kölelerdi. TED وكان بعض العبيد يعملون كخدم لفترة محدودة و من ثم كانت لديهم فرصة لشراء حريتهم
    Ya da internette büyük bir satın alma için araştırırken şüpheci ve araştırmacı davranırsınız. TED وأنت حاسم وفضولي عند البحث لشراء سلعة كبيرة عبر الإنترنت.
    Çünkü bizim şubenin satın alma ödeneğinde yalnız 908 dolar kalmış onlar ise Sam Amcadan her istediklerini alabilirler. Open Subtitles لأن إدارتنا لاتملك سوى 908 دولار للقيام بعمليات الشراء بينما هم يستطيعون الحصول على المبلغ الذي يريدونه ،، مرحبا
    Ne yaptığınızı biliyorsanız, ve satın alıyorsanız o zaman satın alma zamanıdır. Open Subtitles إذا كنت تعرف ما تقوم به وأنت تشتري، فقد حان وقت الشراء.
    Böyle bir tane satın alma, çünkü her sabah erkenden çalıyor. Open Subtitles لا تشتري واحدة كهذه، لأنها تدق في الصباح الباكر.
    Ben de satın alma temsilcini salı günü ararım. Open Subtitles سأتصل بهذا الشخص من المشتريات يوم الثلاثاء
    Yine de devletten sosyal konutu satın alma şansınız var. Open Subtitles حسناً، لحسن الحظ، أنتم لديكم الفرصة لشراء ممتلكات المجلس هذه الأيام.
    Mevcut bulunan bütün Bluth hisselerini otomatik satın alma emrim var. Open Subtitles كان لدي دفع جاري دوماً لشراء أي أسهم متاحة لشركتكم
    Onu ben ikna etmiştim müvekkilinin aceleci satın alma eğilimine rağmen onu hazırda bekletmek iyi fikir değildi. Open Subtitles لقد أقنعته أن إعطاء موكلك حق النزوع لشراء شيء خطير والتي تسمح له أن يبقى في المسؤولية كانت فكرة سيئة.
    Var olmayan bir şehri kurmak için satın alma gücünüzün olmadığı bir mülkü satın almak adına artık adına çalışmadığınız bir şirketten borç para alıyorsunuz. Open Subtitles إذاً فأنت ستقترض مالاً لا تملكه من شركة لا تعمل لها لشراء عقارات لا تستطيع تحملها
    Var olmayan bir şehri kurmak için satın alma gücünüzün olmadığı bir mülkü satın almak adına artık adına çalışmadığınız bir şirketten borç para alıyorsunuz. Open Subtitles إذاً فأنت ستقترض مالاً لا تملكه من شركة لا تعمل لها لشراء عقارات لا تستطيع تحملها
    Bu arada barı satın alma teklifim hala geçerli. Open Subtitles بالمناسبة .. عرضي لشراء الحانة لا يزال قائما
    satın alma teklifine bakma şansınız oldu mu diye merak ettim. Open Subtitles آتسآئل لحد آلان إذا سنحت لك الفرصه للإطلاع على عرض الشراء
    Ve Gelişme için satın alma bugün 21 ülkede. TED الشراء لأجل التنمية الآن تعمل في 21 دولة،
    Bu tarihlerindeki en büyük satın alma, hiç bir milyardan fazla satın alma yapmadılar ve insanlar bunu nasıl bildiğimi sordular. TED لقد كان ذلك أكبر استحواذ في تاريخهم، فهم لم يسبق لهم الشراء بأكثر من مليار، وقد تساءل الناس: "كيف علمت ذلك؟"
    Resim öğretmenim şöyle demişti... "Sahip olmak zorunda olmadığın bir sanat eserini asla satın alma." Open Subtitles في أحد المرات قال فنان لا تشتري قطعة فنية إذا لم تكن مضطراً للحصول عليها
    Asla bir otomat makinesinden GPS satın alma. Open Subtitles لا تشتري جهاز تتبع أبداً من آلة البيع
    Bir satın alma alışkanlığı keşfettim. Open Subtitles لقد اكتشفت نمطاً معيناً من المشتريات
    Şef ve satın alma müdürü olması, ve sandalyeye oturabilme izni şerefine. Open Subtitles رئيسة الطهاة و رئيسة قسم التسوق و مكتب خاص بها عندما رونالد لا يكون موجود
    Baskın iptal edildikten sonra, Teğmen Shaw'u takip ettik Ajan Fuller'la başka bir satın alma işine yeltendiğini sandık. Open Subtitles بعد أن قام بإلغاء العملية، قمنا باللحاق بالملازم شون. إعتقدنا بأنها عملية شراء أخرى مع العميل فولر.
    Bir saniyeliğine tüm bunları düşünürseniz ülkece gençlerin oy kullanma, sigara satın alma, bazı filmleri izleyememe, veya araba sürme gibi konularda güvenilemeyeceğine karar verdik. Araştırmalarımıza göre birçok genç anlamadıkları veya değerini bilmedikleri sessiz kalma haklarından vazgeçme özgür kararını verebilirler. TED إن فكرتم بكل ذلك لثانية: فكدولة، قررنا أنه لا يمكن الوثوق باليافعين في أمور مثل التصويت، أو شراء السجائر، أو حضور عرض فيلم للبالغين، أو القيادة، ولكن يمكنهم التنازل عن حقوق ميراندا، وهي حقوق نعلم من البحث أن أغلب المراهقين لا يقدرونها أو يفهمونها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more