"satmıştı" - Translation from Turkish to Arabic

    • باع
        
    • ببيعها
        
    • باعت
        
    • باعته
        
    • باعتها
        
    • باعها
        
    • باعتني
        
    Öldüğü zaman neredeyse 50 milyon satmıştı. TED عند وفاته كان قد باع حوالي 50 مليون نسخة
    Çünkü Dan Brown 1,2 milyon kopya satmıştı. TED لأنه كان هناك دان براون، الذي باع 1.2 مليون نسخة في عطلة نهاية الأسبوع
    Rasputin, onları yok edecek gücü elde etmek uğruna ruhunu satmıştı. Open Subtitles باع راسبوتين روحه للقوي الشريرة لتحطيمهم
    Yakın bir zamanda müşterilerimden birine satmıştı. Open Subtitles لقد كانت فى مجموعتة منذ وقت قريب حتى قام ببيعها الى احد عملائى
    Ailesi onun bu seyahati için bir inek ve birazda toprak satmıştı. Open Subtitles باعت عائلته بقرة وبعض من أراضيها لدفع أجرة رحلته
    Aralarında Alf Mason vardı. Öyle çirkindi ki annesi onu bir şişe misket şarabına satmıştı. Open Subtitles كان هناك آلف ميسن القبيح جدا والذي باعته أمه مقابل قنينة شراب
    Rio'dan ilk geldiğinde bana satmıştı. Tamamen legal olarak. Open Subtitles باعتها لي عندما قدمت إلى (لوس أنجلس) من (ريو)، كلّها قانونية وشرعية.
    Ronald Palau, silahın sahibiydi ama oğlu ona söylemeden silahı satmıştı. Open Subtitles رونالد بالو يمتلك مسدس لكن اتضح أن ابنه باعها دون أن يخبره
    Müşterilerinden biriyle birlikte tutuklanan bir arkadaşımı satmıştı. Open Subtitles قد باع صديق لي، والذي أُلقي القبض عليه مع أحد موكليه
    Ne yazık ki mermileri bir Meksika uyuşturucu karteline satmıştı önceden. Open Subtitles للأسف أنه باع الذخيرة مسبقا لعصابة مكسيكية
    Bay Caspere fiilen Bay Semyon'a araziyi kısa vadeli bir holding olarak satmıştı. Open Subtitles سيّد كاسبير باع الأرض بالفعل للسيّد سيميون بتصرّفه بناءًا على شركة قابضة قصيرة الأجل.
    Burası iliğine kadar ipotekli olmasaydı, muhtemelen Aaron burayı çoktan satmıştı. Open Subtitles لنحصل على المال معا و كان على الأرجح باع هذا المكان الاّن إذا لم يكن هذا المكان مرهونا لأقصى حد
    Biliyor musun, bisikletimi başka bir çocuğa satmıştı. Open Subtitles تعرفين، هو مرة باع دراجتي إلى طفل آخر
    Güzel mücevherler satmıştı. Open Subtitles لقد باع بعض الألماسات الجيدة لي
    Deke geçen hafta eski kemanını yeni gelen birine satmıştı. Open Subtitles أتعرف (ديك)، لقد باع لوافد جديد كمانه القديم الأسبوع المنصرم.
    Deke geçen hafta eski kemanını yeni gelen birine satmıştı. Open Subtitles أتعرف (ديك)، لقد باع لوافد جديد كمانه القديم الأسبوع المنصرم.
    Yakın bir zamanda müşterilerimden birine satmıştı. Open Subtitles لقد كانت فى مجموعتة منذ وقت قريب حتى قام ببيعها الى احد عملائى
    Crackenthorpe Şekerlemenin bir rolü yok artık. Yaşlı Marcus satmıştı onu. Open Subtitles حلويات "كراكنثورب" لم تصمد والعجوز "ماركوس" قام ببيعها
    Ona yarış çizgileri yaptırıp şehre yeni gelen bir adama satmıştı. Open Subtitles ... لقد أخبرتني كيف أنها زينتها بطلاءها و كأنها سيارة سباق و قامت ببيعها لرجل كان جديداً في البلدة
    Ve bir keresinden kokain için saçlarını satmıştı. Open Subtitles وهى باعت شعرها مرة من أجل الكوكايين
    Alf Mason vardı, o kadar çirkindi ki annedi onu bir şişe şıraya satmıştı. Open Subtitles كان هناك آلف ميسن القبيح جدا والذي باعته أمه مقابل قنينة شراب
    Rayna bütün ajanlarımızı biliyordu çünkü Karen Walker bütün isimleri satmıştı. Open Subtitles راينا) علمت بكل عملائنا) لأن (كارين واكر) باعتها الأسماء
    Evet, onu John Abruzzi'ye satmıştı. Open Subtitles (نعم، باعها لـ(جون أبروتزي
    Biliyor musunuz, bana bir keresinde kör bir at satmıştı. Open Subtitles اتعرف بأنها في مرة قد باعتني حصانا اعمى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more