Kurallara uyma konusunda iyi olduğum için zorunlu seansları vermediler ya. | Open Subtitles | حسنا، لمْ يقوموا بإعطائي جلسات إجباريّة لأنّي بارع في اتباع القواعد. |
Geçmişe bakınca keşke diyorum, sadece neşeli etkinlikler değil, daha fazla dinleme seansları düzenleseydik. | TED | في وقت لاحق، أتمنى لو كنا عقدنا المزيد من جلسات الاستماع، ليس وحسب تلك اللقائات المرحة. |
Bu hastanede geçen neredeyse tüm zamanlarıma bayılırdım, tabii ki fiziksel tedavi seansları haricinde. | TED | أحببت كل شيء تقريبا في الوقت الذي أمضيته في المستشفى باستثناء جلسات العلاج الطبيعي |
Ve aynı konuda bizim yaptığımız seansları başkalarıyla da yapmanın ne kadar can sıkıcı olduğunu tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | ويمكنني تخيل مدى إحباطك من أن تضطر إلى العودة إلى نفس المواضيع التي نتحدث عنها في جلساتنا |
"Beyaz Oda seansları"nı çekecektir, psikoterapi tarihinin en önemli belgelerinden birini. | Open Subtitles | حصص الغرفة البيضاء المشهورة وثائقي رائع في تاريخ الطب النفسي |
İşkence seansları esnasında, büyük siyasi tartışmalar yaptık. | Open Subtitles | بين جلسات التعذيب ، كان لدينا مناقشة سياسية كبيرة. |
Gönüllü olmak hastalara yardım etmek içindir, dosya odasında öpüşme seansları yapmak için değil tamam mı? | Open Subtitles | التطوع هو مساعدة المرضى ليس عن عقد جلسات في غرفة الملفات علم |
Duvara bakacak milyonlarca saatle terapi seansları arasında, sıkışıp kaldım. | Open Subtitles | ..و انظر إلى الحائط ..و اقاوم جلسات العلاج |
Beslenme seansları arasında minimum üç saatin vücudun travmadan... kurtulması için çok önemli zaman aralığı olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | لقد وجدنا أن ثلاث ساعات على الأقل بين جلسات التغذية تضمن بشكل حاسم أن الجسم لديه الوقت الكافي ليشفى من الأذى |
Bitmek bilmez terapi seansları arasında dikkatimi dağıtmanın bir yolu da yapılmış en uzun film serilerini izlemekti. | Open Subtitles | و الطريقة الوحيدة لكسر الوقت الممل بين جلسات العلاج كانت أن أنخرط فى مشاهدة أطول أفلام تم عملها |
Burada seansları nasıl geliştirebileceğini keşfettiğini iddia ediliyor. | Open Subtitles | الآن, يدّعي أنّه إكتشف كيف يُضخّم جلسات تحضير الأرواح. |
Yavaş yavaş seansları daha özel ve belli kişilere açık hale geldi ve fotoğrafları çok değerlendi. | Open Subtitles | تدريجياً جلسات الإستحضار أصبحت خاصة وحصرية وصوره أصبحت سلعة فاخرة |
Haftada bir grup seansları düzenliyoruz böylece diğer hastalar kendileri gibi sorunları olan diğer insanları görüyorlar. | Open Subtitles | حسناً, لدينا جلسات المجموعة مرة في الإسبوع لأجل ان يعرف المرضى أن هنالك أناس آخرين بنفس المشكلة |
Babam altı ay önce bana antrenörlü spor seansları satın aldı. | Open Subtitles | قبل ستة أشهر، أبي حضر لي جلسات تدريب مع مدرب |
Zorunlu seansları iptal etmemen gerektiğini söyleme şeklim. | Open Subtitles | تلك طريقتي في القول أنّه لا يُفترض بك إلغاء جلسات إجباريّة. |
- Tedavi psikiyatrik seansları kapsıyor... haftada iki kez, bazen daha fazla. | Open Subtitles | -العلاح يتكون من جلسات علاج نفسي مرتين أسبوعيا وأحيانا أكثر |
Terapi seansları ne oldu? | Open Subtitles | ماذا عن جلسات معالجته النفسيّة؟ |
Bence devam etmenin en iyi yolu seansları senin kütüphane zamanında yapmak olacak. | Open Subtitles | أظن أنسب طريقة لنستكمل هو أن نحدد جلساتنا أثناء فترتك في المكتبة |
Kişisel deney protokollerimizi, birlikte yaptığımız seansları. | Open Subtitles | تجاربنا الشخصيّة مع البروتوكولات، جلساتنا معاً، |
Bu seansları özleyeceğim. | Open Subtitles | سوف أفتقد جلساتنا |
Beyaz Oda seansları çok ilkel görünür... bununla birlikte, hasta ile doktor arasında... çok güçlü bir kişisel ilişki geliştirmede son derece etkileyici olmuşlardır. | Open Subtitles | ستبدو حصص الغرفة البيضاء بدائية جداً ولكنها ما زالت لها تأثير حقيقي في تطوير علاقة شخصية قوية.. |
Gazilerle çalışman, seansları ekebileceğimi söylemen. | Open Subtitles | تعمل مع المحاربين والسياسيين تعرض علي التغيب عن الجلسات |