"sebebi vardı" - Translation from Turkish to Arabic

    • هناك سبب
        
    • لسببٍ
        
    • هنالك سبب
        
    • هناك سببا لذلك
        
    • كان لديه الدافع
        
    • لسببًا
        
    • ثمّة سببًا
        
    • سببٍ ما
        
    Dinle... Bu gece, başlangıçta kötü oynamamın bir sebebi vardı. Open Subtitles اسمعي هناك سبب وراء لعبي السيء في اول المباراة الليله.
    Çok adam kaybettik ama bir sebebi vardı. Open Subtitles لقد فقدنا الكثير من الرجال و كان هناك سبب
    Ama sebebi vardı. Olması gerekir. Open Subtitles . كان يوجد سبب دائماّّ يجب أن يكون هناك سبب
    Bir defasında bana söylediğin gibi yetkiyi bana vermesinin bir sebebi vardı. Open Subtitles و كأنّكَ أنتَ من أخبرتَني ذاتَ مرّة أنّها حمّلتني المسئوليّة لسببٍ ما
    Geçen yıl annemin beni sokağa atmasının bir sebebi vardı. Open Subtitles هنالك سبب جعل أمي تتركني في منتصف الطريق في السنة الماضيه حياله
    Onun farklı olduğunu biliyoruz. Belki de bir sebebi vardı. Open Subtitles نحن نعرف أنها مختلفه ربما يكون هناك سببا لذلك
    Sanığın, eşini öldürmesi için bir sebebi vardı. Open Subtitles المتهم كان لديه الدافع لقتل زوجته
    Ama seni aramamamın bir sebebi vardı, tamam mı? Open Subtitles لكني لم أتصل بكِ لسببًا ما، إتفقنا؟
    Ama birlikteyseniz şunu bil ki tüm bunların bir sebebi vardı. Open Subtitles لكن إن كنت حبيبته، فاعلمي أن ثمّة سببًا لما جرى.
    Gelmesinin bir sebebi vardı. Open Subtitles لقد أتى لأجل سببٍ ما.
    Bir sebebi vardı,fakat yaşam onunla bir şey yapmadı. Open Subtitles كان هناك سبب .. لكن التعليم في المدرسة لم يكن ذو علاقة بذلك السبب
    Belki de paraya çok ihtiyaçları olduğu halde, milyon dolarlık bir mülkü satmamalarının bir sebebi vardı. Open Subtitles ربما كان هناك سبب في عدم بيع ممتلكات بقيمة مليون دولار حتى لو كنت في حاجة ماسة للمال
    Her ne kadar uzun zaman geçmiş olsa bile, şunu bilmelisin ki o gün gitmeni istememin bir sebebi vardı. Open Subtitles برغم مرور الوقت يجب أن تعرف أنه هناك سبب جعلني أسمح لك بالذهاب في ذلك اليوم
    Yaptığım her şeyin haklı bir sebebi vardı. Open Subtitles ربما كان هناك سبب وجيه لأفعل ذلك. هل تودّ أن تخبرني؟
    Yaptığım her şeyin haklı bir sebebi vardı. Open Subtitles ربما كان هناك سبب وجيه لأفعل ذلك. هل تودّ أن تخبرني؟
    Giyim firmamı Milan'da kurmamın bir sebebi vardı. Open Subtitles هناك سبب انني انشأت شركة الملابس في ميلان
    Ama velayetin tamamını almamın geçerli bir sebebi vardı. Open Subtitles ولكن هناك سبب لحصولي على الحضانة الكاملة في المقام الأوّل.
    Hayır, bunu bizi incitmek için yapmadı, ama bir sebebi vardı. Open Subtitles لا ، هي لم تقم بذالك لتؤذينا لكنها فعلت ذالك لسببٍ ما
    Kız kardeşimle yatmanın bile iyi bir sebebi vardı. Open Subtitles حتى عندما داعبت أختي كان لسببٍ منطقي
    Sana inanmasının iyi bir sebebi vardı. Open Subtitles {\fnArabic Typesetting}.وثقت بك لسببٍ وجيه
    Biliyorum, çok kötü, ama bir sebebi vardı. Open Subtitles أعرف أنني كنتُ مريعاً و لكن كان هنالك سبب
    Tamam, belki de bir sebebi vardı. Open Subtitles حسناً اذن يجب ان يكون هنالك سبب لذلك
    - Ama bir sebebi vardı. Open Subtitles و لكن هناك سببا لذلك.
    Yani ikisinin de sebebi vardı. Open Subtitles لذا كلاهما كان لديه الدافع
    Beni seçmenin bir sebebi vardı. Open Subtitles إخترتني لسببًا ما
    Ama öyleyseniz, bilmelisin tüm bunların bir sebebi vardı. Open Subtitles ،لكن إن كنت حبيبته .فاعلمي أن ثمّة سببًا لما جرى
    Gelmesinin bir sebebi vardı. Open Subtitles لقد أتى لأجل سببٍ ما.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more