Bu iş bana lazım. Oldukça iyiyimdir, Seni hayal kırıklığına uğratmam. | Open Subtitles | أحتاج إلى العمل أنا بارعة بما فيه الكفاية ولن أخذلك |
Sanırım şimdi de Seni hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | و الآن أظن أنه من المفترض أن أخذلك أيضاً |
Bak, Indiana meselesinde Seni hayal kırıklığına uğrattığım için gerçekten üzgünüm. | Open Subtitles | انظري ، انا اسف بشده لاني خذلتك بشأن انديانا |
Seni hayal kırıklığına uğrattım. Daha iyisini yapmalıydım. | Open Subtitles | لقد خذلتك وكان من المفترض أن أقوم بأفضل من ذلك |
Çok şey istediğimin farkındayım, ama Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım. | Open Subtitles | اعرف اني اطلب منك الكثير لكن سوف لن اخيب ظنك |
Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım kanımın kanı. | Open Subtitles | وأنا لن أخذلك ، يادمي الذي يسري في عروقي |
Bak, Açılış Gecesinin benim için önemli olmasının tek nedeni Seni hayal kırıklığına uğratmak istemememdi. | Open Subtitles | إنظري ، السبب وراء أهمية الإفتتاح بالنسبة لي هولأننيلم أرغببأن أخذلك. |
Sen bana mükemmel, melek oğlum falan derken Seni hayal kırıklığına uğratmışım gibi geliyor. | Open Subtitles | بالطريقة التي تقولين لي فيها بأنني ملاكك الصغير و هذه الأشياء أشعر بأنني أخذلك فحسب |
Çocuğuma bir şey bırakmak istiyorum babamın bana bıraktığı gibi, ve şu anda bunu, Seni hayal kırıklığına uğratmadan yapamam. | Open Subtitles | أريد أن أترك شيئاً لطفلي كما ترك أبي شيئاً لي وحالياً لا أرى أن بوسعي ذلك دون أن أخذلك |
Seni yüzüstü bıraktım biliyorum. Seni hayal kırıklığına uğrattım. | Open Subtitles | أعرف أنّني أخذلك أعرف أنّني أخيب أملك |
Biliyorum, ülken Seni hayal kırıklığına uğrattı. Hangi ideolojinin peşinde olduğun umurumda değil. | Open Subtitles | أعلم بأنك تعتقد من أن هذه الدولة خذلتك ولا يهمني أي نوع من الفكر تؤمن به الآن |
Annen ölünce Seni hayal kırıklığına uğradım. Bu kez olmayacak. | Open Subtitles | لقد خذلتك عند وفاة والدتك لن يحدث هذه المرة |
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm Jonah ama bu benim filmim. | Open Subtitles | اسمع, أنا آسف لأنني خذلتك ولكن هذا فلمي, ياجوناه |
Hep çalışıyordum. Bir baba olarak Seni hayal kırıklığına uğratmamak için o kadar uğraştım ki yaptığım tam da bu oldu maalesef. | Open Subtitles | أعمل دائماً، كنت خائفاً والآن خذلتك كوالد |
Seni hayal kırıklığına uğratmak istemem, Susan, ama karım ölmedi. | Open Subtitles | أكره أن أخيب ظنك يا سوزان, ولكن زوجتي لست ميتة |
Güzel, seni,hayal kırıklığına uğratacağım için üzgünüm, fakat Christina'yı hayatımdan çıkartmayacağım. | Open Subtitles | حسناً, أنا آسفه لتخييب ظنك لكنني لن أخبر كريستينا أن تخرج |
Hayır, eski kocanın teknede yaşıyor olması çok hoşuma gitti. Seni hayal kırıklığına uğratma ihtimalim yokmuş. | Open Subtitles | كلا ، يروق ليّ أن طليقكِ يعيش في قارب من المستحيل أن أخذلكِ |
Ama sahtekarlık yapmakla aynı şey değil. Seni hayal kırıklığına uğramak istemedim. | Open Subtitles | ولكن ذلك ليس مثل الغش لم أريد أن أخيب أملك في |
İnsanlar Seni hayal kırıklığına uğrattığında üstlerini çizmede bir numarasın. | Open Subtitles | لأنك من يشكوا الناس لحظة ما يخيبون آمالكِ |
Seni hayal kırıklığına uğratmak istemem. | Open Subtitles | لا أريد ان احبطك |
Şimdiye kadar yaptığım tek iyi şeysiniz, ve Seni hayal kırıklığına uğratmışım gibi geliyor. | Open Subtitles | انتم هو الشيء الوحيد الجيد الذي فعلته و اشعر انني اخذلك |
Küçük orospu burnum Seni hayal kırıklığına uğrattığı için üzgün. | Open Subtitles | أنفي القذر اللقيط يتأسف على أنّه خذلك |
Seni hayal kırıklığına uğratacağımdan o kadar eminsin ki, sana yanıldığını kanıtladığımda... | Open Subtitles | أتعلم، أنت متأكد للغاية , أنني سأخذلك . . |