Artık yatağına dönebilirsin. Kötü adam artık seni rahatsız edemeyecek. | Open Subtitles | عد إلى سريرك ، ذلك السيء لن يزعجك مرة أخرى |
seni rahatsız eden şey, benim korkmamam, ama senin korkman. | Open Subtitles | ما الذى يزعجك هو أننى لست خائفة بينما أنت خائف |
Adamım, bu seni rahatsız etmesin. Bu uzun zaman önceydi. | Open Subtitles | يارجل, لا تجعل هذا يضايقك لقد كان منذ وقت طويل |
Jerry üzgünüm. seni rahatsız etmek istemedim. - Sadece tavsiyene ihtiyacım var. | Open Subtitles | جيرى , أنا اسف لا أود إزعاجك ولكنى أريد التحدث معك لدقيقة |
Ve sana söz veriyorum bir daha seni rahatsız etmeyeceğim istediğin buysa. | Open Subtitles | خذي هذه النقود و أركبي هذه الحافلة وأعدك أن لا أزعجك ثانية |
seni rahatsız etsem mi etmesem mi diye düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد كنت واقفا لاقرر هل علي ان ازعجك ام لا |
Sen şu kamerayı çekmediğin için çocuğun ölecek olması seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | هل يزعجك أن هذا الصبيّ سيموت لأنك لا تريدين أن تطفئي هذه الكاميرا |
seni rahatsız eden bir şey olunca şakaların biraz sertleşiyor. | Open Subtitles | نكاتك تبتعد قليلاً عن الحافة عندما يكون هناك شيء يزعجك |
seni rahatsız edenin ne olduğunu söylemezsen nasıl yardım edeceğim? | Open Subtitles | إن أبيت أن تخبرني عمّا يزعجك فكيف يُفترض بي مساعدتك؟ |
seni rahatsız eden ne, anlayamıyorum Beni her zaman sevdiğini düşünürdüm. | Open Subtitles | لا أعرف ما يزعجك ، مارثا لقد أعتقدت دائماً أنك تتوافقين معي |
Ben başımın çaresine bakabilirim. Bu seni rahatsız etmesin. | Open Subtitles | استطيع ان اعتنى بنفسى ولا تجعلى هذا الشئ يزعجك |
İşe geç kalmaktan nefret edersin. Bu seni rahatsız edecek. | Open Subtitles | انتِ تكرهين التأخر عن العمل لابد من ان هذا يضايقك |
- Yine böyle bir şey yaparsa ve bu sefer birine bir şey olursa, engelleyebilecekken engellememişsen seni rahatsız etmez mi? | Open Subtitles | وهو سيفعل شيئاَ كهذا ثانيةَ هذه المرة قد يتأذى أحد الفرق هذه المرة تستطيع إيقافه ولم تفعل وهذا لا يضايقك ؟ |
Bilgi Edinme Teşkilatı'nda yaptıklarınız seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | ألا يضايقك نوع العمل الذي تقوم به في استخلاص المعلومات. ؟ |
Şey, uyuyordun ve seni rahatsız etmek istiyorum. | Open Subtitles | حسناً ، لقد كنت نائمة و لم اشأ فى إزعاجك |
seni rahatsız etmek istemiyorum. Sen ile başa çıkmak için çok fazla. | Open Subtitles | لا أريد أن أزعجك لديك الكثير لتتعاملي معه |
Rachel, Ross'la siz çıkarken başka bir kadınla flört etmesi seni rahatsız etmiş miydi? | Open Subtitles | عندما تواعدت انت وروس هل ازعجك انه يغازل نساء اخريات؟ |
Doğum gününün dışında seni rahatsız eden bir şey varmış hissine kapıldım. | Open Subtitles | لستُ أدري, فقط خالجني شعورٌ أنه ثمّة ما يزعجكِ. شيءٌ آخر غير عيد مولدكِ. |
Sadece oyunu alırsam seni rahatsız etmekten vazgeçmesini söylemiştim. | Open Subtitles | ،أنا أقترحت فقط، أنني عندما أفوز فعليه أن يكف عن إزعاجكِ عندها |
Dinle, seni rahatsız etmek istemiyoruz. Yoğun olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | اسمع، لا نريد ازعاجك حيث نعلم أنك مشغول. |
- Arkadaşken de aynı şeyleri yapıyor olmamız seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | ألا يقلقك أننا نقوم بنفس الأشياء كالتي عندما كنا مجرّد أصدقاء؟ |
Bazen günlerce konuşmadığım olur. Bu seni rahatsız eder mi? | Open Subtitles | أحياناً لا أتكلم لأيام عندما أنتهي أيزعجك هذا ؟ |
- seni rahatsız etmedi nedeni budur. - Sen olmalıdır. | Open Subtitles | لهذا لم أرد أن أضايقك كان عليك أن تقولي لي |
Her sabah uyanıyor ve dünyada seni rahatsız edecek bir şey olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تمشين كل يوم و انت تعرفين انه لا شىء سيزعجك |
Bu insanların seni rahatsız ettiğini söylerdin. | Open Subtitles | لقد كنت تقولين دائماً أن الناس يضايقونك |
Casey'nin başka bir Prens Çekici seçmesi seni rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | لا يُزعجك بأن كايسي أخُتيرت من قِبل الأمير الجذاب |
seni rahatsız eden iki silah taşımamsa, birini sana verebilirim. | Open Subtitles | أذا كانت المسدسات تزعجك سأعطيك واحداً منها |