Gerçek şu ki Senin için bir adam bile öldürebileceğim konusunda bana inanmadın. | Open Subtitles | حقيقة عدم تصديقك لي، لن تؤثر في موت الرجل الذي قتلته من أجلك |
Gerçek şu ki Senin için bir adam bile öldürebileceğim konusunda bana inanmadın. | Open Subtitles | حقيقة عدم تصديقك لي، لن تؤثر في موت الرجل الذي قتلته من أجلك |
Elime geçtiği anda, elbette Senin için bir araba gelecek. | Open Subtitles | وبمجرد أن يكون بين يديّ بالطبع، ستصل السيارة من أجلك. |
Kendi hayatının Senin için bir değeri yoksa, belki onunkinin vardır. | Open Subtitles | إذا كانت حياتك لا تعني لك شيئاً ربما تعني حياته لك. |
Benim için bir şey yaparsan ben de Senin için bir şey yapabilirim. | Open Subtitles | و إذا فعلت شيء من أجلي، أعتقد أن بإمكاني فعل شيء من أجلكِ |
İstersen Senin için bir kaç delik daha açabilirim. | Open Subtitles | أتعلم , إذا كنت تريد , يمكنني أن أحفر عدة ثقوب في هذا الشيء من أجلك |
Daha sonra daha uzun bir görüşmemiz olabilir. Pazartesi sabahı Senin için bir saat ayıracağım. | Open Subtitles | ستكون بيننا جلسة طويلة فيما بعد , سأخصص ساعة من صباح يوم الاثنين من أجلك |
Tanrının dünyaya Senin için bir melek gönderdiğini hissetmek gibidir, ki, bu melek seni cehennemin derinliklerinden kurtaracaktır. | Open Subtitles | تشعر أن الله وضع ملاك على الأرض فقط من أجلك من بإمكانه أن ينقذك مِنْ أعماقِ الجحيمِ |
Dayan, dostum. Senin için bir tedavi bulacağız. | Open Subtitles | ابقى صامدا، ياصديقي، سنجد علاجا من أجلك. |
Senin için bir gecede 50 araba çaldım. | Open Subtitles | لقد سرقت 50 سيارة من أجلك في ليلة واحده،حسناً؟ |
Sana açılabilirim. Hergün, Senin için bir mum yakacağım.. | Open Subtitles | أود الإعتراف لديك كل يوم سأشعل شمعة من أجلك |
Sana açılabilirim. Hergün, Senin için bir mum yakacağım.. | Open Subtitles | أود الإعتراف لديك كل يوم سأشعل شمعة من أجلك |
Senin için bir şey yapmamızı istiyorsun ama ne olduğunu söylemeyeceksin. | Open Subtitles | تريدني أن أفعل شيء من أجلك و لكنك لن تخبرني ما هو؟ |
Senin için bir şey yapmamı istiyorsan lütfen de. | Open Subtitles | اذا أردتنى أن أفعل شئ من أجلك يجب أن تقول أرجوكى |
Senin için bir sürü fedakarlık yaptım. Damian'ı senin için feda ettim. | Open Subtitles | لقد ضحيت كثيراً من أجلك ضحيت بـ داميان من أجلك |
Ben bu akşam Senin için bir şey yaptım. | Open Subtitles | لقد فعلت شئ من أجلك الليلة الأن أريدك أن تفعلِ شئ من أجلي |
Kendi hayatinin Senin için bir degeri yoksa, belki onunkinin vardir. | Open Subtitles | إذا كانت حياتك لا تعني لك شيئاً ربما تعني حياته لك. |
Bu ayini tamamladıktan sonra, benim artık senin yanında kalamayacak olmama rağmen, Senin için bir şey yapabildiğim için mutluyum. | Open Subtitles | عندما أفعلُ هذا يعني , أني لنّ أستطيعَ أنّ أكونَ بـ جانبكِ .. و سـ أكونُ سعيدهـ لـ التضحيّة من أجلكِ |
Bağlılığım Senin için bir şey ifade ediyorsa tek bir şey yapacaksın. | Open Subtitles | إذا كان إخلاصي لك يعني أي شئ لك فستفعل هذا الشئ الوحيد |
Ve sonradan Senin için bir anlam ifade etmediğini anlıyorum. | Open Subtitles | ثم بعدها أدرك أن هذا لا يعني شيئا بالنسبة لك |
Sanırım bu genç kadında Senin için bir şey var. | Open Subtitles | أعتقد أن هذه السيدة الشابة قد يكون لديها شيء لك. |
Benameliyat olacaktı , ve Senin için bir şey yapalım istiyorum. | Open Subtitles | انا سأدخل الجراحه و انت ستجعلنى اقوم بشئ واحد من اجلك |
Senin için bir şeyim var. | Open Subtitles | -إنّ لديّ شيء واحد لكِ بالفعل . |
Bizim öImemizin Senin için bir önemi var mı? | Open Subtitles | إذا قتلنا , هل هذا يعني لك شيئاً؟ |
Bu yüzden 1994'teki seyahatimden Senin için bir şey getirdim. | Open Subtitles | لذا من رحلة بريّة في 1994، أحضرت لك شيئًا بسيطًا. |
Aktrist olmak ister misin? Senin için bir şeyler ayarlayabilirim. | Open Subtitles | يمكنني توفير عمل لكِ في وقت قصير |
Burada Senin için bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي شيء بالنسبة لك هنا. |
Senin için bir ömür beklerim. | Open Subtitles | "إلى متى سأظلُّ منتظرًا؟" |
Jack, töreni yönetmemde Senin için bir sakınca olmadığını söyledi. | Open Subtitles | "جاك" اخبرنى انه حسن معك انى اقوم باجراء المراسم. |
Senin için bir şeyler ayarladım ama telefonda söylemek istemiyorum. | Open Subtitles | لقد وجدت شيئا لك لكن لا اريد اخبرك عبر الهاتف |