Gelmiş geçmiş en mutlu insan olmayabilirim... ama bu senin suçun değil. | Open Subtitles | ربما لا أكون أسعد انسانة على وجه الحياة ولكنّ هذا ليس خطأك |
Bu içiçe geçmiş karmaşık durum senin suçun değil, bir ağaç zorla, sonsuza dek, çiçek açıp meyve vermez. | Open Subtitles | اٍنه ليس خطأك أن لففت و التويت مثل شجرة أجبرت أن تزهر اٍلى الأبد ولا تثمر |
Ayrıca eve dönüp intihar etmek istemem senin suçun değil. | Open Subtitles | و حقيقة أنني أريد العودة للمنزل و الانتحار ليست غلطتك |
İşin içinde bit yeniği olduğuna inanıyor, bu senin suçun değil. | Open Subtitles | أظن أنّها تعتقد بأن هنالك ما هو أكثر بالأمر، بأنّ ذلك ليس ذنبك |
Evet, bu senin suçun değil. Yani, durumum iyi, ama para içinde yüzmüyorum. | Open Subtitles | نعم , ليس خطأكِ أقصد , لست غني ولكني لست طماع |
Bu senin suçun değil. Sen yanlış bir şey yapmadın. | Open Subtitles | حسناً ، هذا ليس خطؤك . أنت لم تفعلي أي شيء خطأ |
Bu senin suçun değil, baktıklarınızın hiç birinde istediğinizz yoktu. | Open Subtitles | ليس خطأك أن أياً من هؤلاء ليس لديه ما تبحث عنه |
Sürekli karşına çıkıyorum. Bu senin suçun değil. | Open Subtitles | . أنا هنا , لكن سأكون فى طريقى . هذا ليس خطأك |
Ayrılığımızın aksine, bu olanlar senin suçun değil. | Open Subtitles | وأود أن أوضح لك شيئاً على عكس انفصالنا ، هذا ليس خطأك |
Birinin annesi sana, "senin suçun değil, yapabileceğin bir şey yoktu" dediği zaman, ne cevap verebilirsin. | Open Subtitles | مالذي ستقوله لأم أحدهم عندما يخبروك إنه ليس خطأك لأنه ليس بإمكانك أن تفعل أي شيئ |
Farklı iki yerdeyiz. Bu senin suçun değil. | Open Subtitles | هذا ليس خطأك إنه راجع لكوننا نضجنا في مكان مختلف |
- Biliyorum, yaptığını biliyorum ve bu hastalığa yakalanmış olman senin suçun değil ama bazen çok çaresiz hissediyorum. | Open Subtitles | أعلم, أنك كذلك ليس خطأك أنك مريضة أحيانا, يبدو الأمر ميؤوس منه |
Faydasız, sevgilim. senin suçun değil. | Open Subtitles | لا يمكنك منع هذا يا عزيزي إنها ليست غلطتك |
Bak bunlar niye oluyor bilmiyorum ama senin suçun değil, biliyorum. | Open Subtitles | انظر. لا أعلم لماذا يحدث لي هذا لكني أعلم أنها ليست غلطتك. |
Ama bu senin suçun değil. O çocukları sen öldürmedin. | Open Subtitles | ولكنها ليست غلطتك أنت لم تقتل هؤلاء الشباب |
Çok kibirli olman da senin suçun değil. | Open Subtitles | و أنا متأكدة أنه ليس ذنبك أنك مغرورة هكذا |
Onları uyardın, ciddiye almadılar. Böyle olur tabii. senin suçun değil. | Open Subtitles | خذرتهم ولم يأخذوا الأمر على محمل الجدية، هذا ما حدث، ليس ذنبك |
Diyeceğim şu ki bu senin suçun değil. | Open Subtitles | وإنّي أقول لكِ، إنّه ليس خطأكِ. |
Hep yapıyorum. Hayır, anne. senin suçun değil. | Open Subtitles | كلاّ , لمّ تفعلي ذلك , ليس خطأكِ. |
Bir gecede teslim aldığını düşünürsek bu senin suçun değil. | Open Subtitles | إعتبر المزيد إن كان سيكون التسليم في ليلة وضحاها ليس خطؤك |
Böyle konuşma. Tabi ki senin suçun değil. | Open Subtitles | لا تقولي هذا ، انه ليس خطئك لا تكوني سخيفه |
Önemli değil evlat, senin suçun değil. Annenin parmaklarını almışsın. | Open Subtitles | بني ذلك ليس عيبك حصلت على أصابع إبهام أمك |
Prue, senin suçun değil. güçlerimiz burda işlemiyor, bunu biliyorduk. | Open Subtitles | برو، إنها ليست غلطتكِ. فقدراتنا لا تعمل وهذا ما نعرفه الآن |
Sadece şunu bilmeni istyorum ki, ne olursa olsun bu senin suçun değil. | Open Subtitles | أُريدك أن تعلمي انه مهما حدث فإنه ليس خطؤكِ |
Çünkü bu olan tamamen senin suçun değil. | Open Subtitles | لأن هذا ليس خطؤكَ كلياً فقد كنتُ مشغولاً بهذه الوظيفة |
Ülken adına madalya kazanmaman senin suçun değil. | Open Subtitles | لم تكن غلطتك أنّك لم تفز بميدالية لبلادك |
Bilinen şey üzerinde durmak istemem, ama bu senin suçun değil Clark. | Open Subtitles | لا أقصد التهوين "كلارك" لكنه لم يكن خطأك |
senin suçun değil. | Open Subtitles | ليس الذنب ذنبك ليس ذنبك |
Pekâlâ, benin tamamen tanımadığım bir kişi ile evlenmem senin suçun değil. | Open Subtitles | ليس خطاك انني كنت ساتزوج شخص كنت بالكاد اعرفه |
senin suçun değil ki. | Open Subtitles | هو لَيسَ عيبَكَ. |