Çünkü yaptığımız ve sevdiğimiz şeyler bizi tamamen riske atıyor. | TED | لأن ما نفعله وكيف نحب وضعنا تماماً في خط المواجهة. |
Fakat mesele yalnızca sevdiğimiz hikâyelere karşı göz ardı ettiğimiz hikâyeler değil. | TED | لكنها ليست حول القصص التي نحب فقط مقابل القصص الني نختارُ تجاهلها. |
Bize sadece milyarlarca dolara değil, sevdiğimiz insanlara da mal oluyor. | TED | لأنه لا يكلفنا فقط مليارات الدولارات، بل يكلفنا الأشخاص الذين نحبهم. |
En azından sevdiğimiz bir şeyi yaparken öleceğiz- ...erimiş kayayı içimize çekerken. | Open Subtitles | حسنًا ، على الأقل سنموت ونحن نقوم بما نحبه استنشاق الصخور المنصهرة |
sevdiğimiz malzemeleri arayışımızı hala sürdürebiliriz, ve favori yiyeceklerimiz hakkında hikayeler uydurup anlatmaya devam edebiliriz. | TED | يمكننا مواصلة البحث عن المكونات التي نحب، ويمكننا مواصلة الدوران حول وجباتنا المفضلة. |
İnsanları aya gönderiyoruz, bizimle konuşabilen ya da radyo kanallarını sadece sevdiğimiz müzikleri çalması için düzenleyebilen telefonlar yapıyoruz. | TED | نُرسل أناسًا إلى القمر أونجعل هواتفنا تتحدث إلينا أو نخصص محطات إذاعية تستطيع أن تعزف الموسيقى التي نحبها فقط |
En sevdiğimiz film Dolphin Tale'de de söyledikleri gibi, "Aile sonsuza kadardır." | Open Subtitles | انها مثل ما يقولون في فيلمنا المفضل حكاية دولفين العائلة الى الابد |
sevdiğimiz insanlara sımsıkı sarılalım, çünkü ne zaman kayıp gideceklerini bilemeyiz. | Open Subtitles | نتمسك بالأشخاص الذين نحب, لأننا لا نعرف أبدا متى سننفصل عنهم. |
Bizim jenerasyonumuzu tanımlayacak şey bu, sevdiğimiz ve uğruna savaşmak istediğimiz şeylerin peşinden koşmamız ve savaşmamız. | TED | هذا ما سيحدد معالم جيلنا، عندما بدأنا ملاحقة والنضال من أجل الأمور التي نحب وهذا ما نريد النضال لأجله. |
Artık dijital teknolojinin, hayallerimizdeki teknolojinin bu hayatı nasıl sevdiğimiz hayata dönüştüreceğini konuşalım. | TED | لنتكلم عن كيف يمكننا استعمال التكنولوجيا الرقمية، تكنولوجيا أحلامنا، لنجعل هذه الحياة الحياة التي يمكن أن نحب. |
Her birimiz en sevdiğimiz insanla ilgili bir anıdan vazgeçmeliyiz. | Open Subtitles | يجب على كل منا التخلي عن ذاكرة اكثر ناس نحبهم |
Bu tedavi kararlarına bir kez aşina olduğumuzda, yine şahsen ya da sevdiğimiz kişiler ve aileden biriyle, bu araçların yararlarını, değiş tokuşunu ve limitlerini de çok çabuk öğreniriz. | TED | و لحظة انغماسنا في القرارات العلاجية ومرة أخرى سواء بصفة شخصية أو عن طريق الأشخاص الذين نحبهم أو أفراد العائلة، كذلك سريعا جدا ما نعلم المحاسن والأفضليات وحدود هذه الأدوات. |
Dünyadaki bütün paralardan daha çok sevdiğimiz bir oğlumuz var. | Open Subtitles | الذي نحبه أكثر من أي كمية من المال في العالم |
Bildiğiniz gibi, müzikte sevdiğimiz bir şeyi alır ve ona eklemeler yaparız. | TED | أتعرفون، في الموسيقى نأخذ شيئًا ما نحبه ونبني فوقه. |
Orası en sevdiğimiz yerdi ama orada oynamamız yasaklanmıştı. | Open Subtitles | كانت بقعتنا المفضلة لكننا حرمنا من اللعب هنا |
Size en sevdiğimiz kitaplardan bir tanesini aldık. | Open Subtitles | إليكما هذا، لقد أحضرنا لكما أحد كتبنا المفضلة |
Kahve ve çikolata gibi sevdiğimiz tüketim mallarını üreten şirketler ne olacak? | TED | الآن، ماذا عن شركات البضائع الاستهلاكية التي تصنع منتوجات نحبها كالقهوة والشوكولاته؟ |
Şöyle düşünün: Bu gece hepimiz eve gidip televizyonda en sevdiğimiz programı izleyelim. | TED | لنفكر بهذه الطريقة: لنذهب جميعا لمنازلنا الليلة ونشاهد برنامجنا المفضل على التلفاز. |
Değer verdiğimiz her şey, ve sevdiğimiz kişiler artık yok. | Open Subtitles | كل شيء إهتممنا لأجله وكل شخص أحببناه .. أختفي |
Hep sevdiğimiz kişinin daha egzotik olmasını tercih ediyoruz Raj. | Open Subtitles | راج، الحقيقة بأنّنا نُريدُ دائماً الواحد نَحبُّ لِكي نَكُونَ غريبَ جداً |
sevdiğimiz bir şeyi yapıyoruz insanların hayatını etkiliyoruz ve bunun için para alıyoruz. | Open Subtitles | إنّنا نقوم بشيء نحبّه ،إنّنا نؤثّر في حياة الناس وعلينا نيل مقابل ذلك |
Bize her yaşamın kutsal olduğu öğretildi. Düşmanlarımızı da kendimizi sevdiğimiz gibi severiz. | Open Subtitles | الذي يعلّمنا ان كلّ حياة مقدّسة نحبّ أعدائنا كما نحبّ أنفسنا |
sevdiğimiz insanlar sonunda bizi terk ettikleri için aşktan vazgeçtik. | Open Subtitles | إنّ هذا كله لأنّ الناس الذين نحبّهم يتركوننا في النهاية و لهذا نبتعد عن الحب |
Sadece sevdiğimiz insanların öldürülmesiyle alâkalı değil. | Open Subtitles | ليس فقط لأن الأشخاص الذين أحببناهم قد قتلوا |
Hiçbir şey seni çok sevdiğimiz gerçeğini değiştirmeyecek. | Open Subtitles | لاشيء قد يغير هذه الحقيقة أننا نحبك للغاية، للغاية |
Ölmeden önceki gün Emily Sonoma'daki en sevdiğimiz pansiyonda bir süit ayırtmış. | Open Subtitles | اليوم سابق عبرت، إيميلي حجزتنا جناح في سريرنا المفضّل وفطور في سونوما. |
şurada da 40 kişilik bir orkestra en sevdiğimiz şarkıları çalacak. | Open Subtitles | وهنا سيوجد 40 عازف أوركسترا يعزفون أغانيكِ المفضّلة |