Şimdilik arada sırada evi yakan sinirli bir oğlan olduğumu kabul etmeliyim veya arada bir annesine zehirli dart atan biri. | Open Subtitles | و لكن الآن، يجب أن أتقبل حقيقة أنني طفل غاضب سيحاول من وقت لآخر حرق المنزل أو يرمي أمه بسهم مسموم |
- Sinirliyken, altını değiştirmeni istemiyorum. - sinirli falan değilim. | Open Subtitles | لا أريدك أن تغير حفاضه وأنت غاضب أنا لست غاضباً |
Beni sinirli bir ruhtan fazla endişelendiren tek şey sinirli bir psikopat ruhudur. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي يغضبني أكثر من روح غاضبة هي روح غاضبة لقاتل مجنون |
Colleen bak,ne kadar sinirli ve kin dolu olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | كولين ، أنا أعرف كم أنتِ مستاءة وكم أنت غاضبة |
Ne kadar sinirli olursa olsun, bir günlük kaybı göze alacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | وبما أنّه غاضباً كما يبدو، لا اعتقد بأنه ينوي بمنع دفعة كاملة. |
Daha önce onu hiç bu kadar sinirli ve heyecanlı görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرها حتى هذا اليوم في مثل هذه الحال من الغضب |
Almanlar'ın Almanya'ya dönmesine ve kimsenin bize sinirli olmamasına sevindim. | Open Subtitles | يسرني أن الألمان عادوا لديارهم، ولم يعد مخلوق غاضب منا |
Başka bir değer için çok yaşlı, çok uzun, çok sinirli ve tehlikeliydi. | Open Subtitles | قديم جدا، طويل جدا، غاضب جدا وخطير أن تكون له أي قيمة أخرى. |
Mutlu David Byrne ve sinirli David Byrne. | TED | وهذا ديفيد بايرن سعيد، وهذا ديفيد بايرن غاضب |
Şef, South Park İnekleri'nin koçu, sinirli görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أن الطاهي، مدرَب فريق ساوث بارك غاضب |
Annen düşmeden önce biri annenle sinirli sinirli konuştu mu? | Open Subtitles | هل قال شخص ما كلمات غاضبة لأمّكِ قبل أن تَسقط؟ |
sinirli olduğum için ve kafam iyi olduğu için öyle söyledim. | Open Subtitles | لقد قلت ذلك، لأني كنت غاضبة ووجهي كان مصاباً، لقد وقعت |
Kısıtlamaya sinirli fakat kiliseden ayrılmaya niyetli olmayan Juana, buruk bir şekilde yeminini yeniledi. | TED | غاضبة من هذه الرقابة، لكن غير راغبة لترك الكنيسة، جددت عهودها بمرارة. |
İşyerinde belki her zaman sinirli olabilir ama gerektiğinde kendini kontrol etmeyi öğrendi. | Open Subtitles | قد يكون غاضباً دوماً بالعمل لكنه تعلم السيطرة على نفسه عندما يقتضي الأمر |
Ama belki de olmasının nedeni senin de sinirli olmandır. | Open Subtitles | لكن ربما السبب في حدوثه هو لأنّ بداخلك بعض الغضب |
Ne kadar sinirli olduğunuzu ve hayal kırıklığına uğradığınızı anlıyorum. | Open Subtitles | الآن أنا فِهمت كنت غاضبا وأعرف شعورك بخيبة الامل هنا |
Herhangi bir şeye kızmış gibi veya sinirli davranıyor muydu? | Open Subtitles | كان يتصرّف غريبا أو هل بدا عصبي حول أيّ شئ؟ |
Sen kendince sinirli bir memur bekliyordun, ama bunun yerine içen ve şarkı söyleyen serseriler gördün. | Open Subtitles | كنت تتوقع ان يظهر الضابط الغاضب لكنك لم ترى الا مجموعة من المشردين يسكرون و يغنون |
Dov ile görüştüm. Babamın buraya gelmekte olduğunu ve çok sinirli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد كلمت دوف ، وهو يقول أن أبي قادم إلى هنا وهو مستاء |
Birkaç saatliğine acımasız olmam gerekiyor, ve kafein beni sinirli tutuyor. | Open Subtitles | أريد أن أبقى فى مزاج حاد للساعات القادمة فالكافين يبقينى عصبية |
Yaşındaki herkes sana karşı sinirli bu yüzden, dekanla mı arkadaş oluyorsun? | Open Subtitles | كل من في عمرك غاضبون منكِ لذا أصبحتِ تصاحبين العميدة ؟ |
sinirli ayılar tarafından lime lime edilen 42 ölü çocuk. | Open Subtitles | 42 طفل ، قطعوا إلى أشلاء عن طريق دبين غاضبين |
Öyleyse sinirli bir striptizci gelene kadar, kadın felan olmayacak. | Open Subtitles | إلى أن تأتي الراقصة الغاضبة فنحن بلا صحبة من النساء؟ |
- sinirli gibi davranıyorsun. - Şey, evet. Öyleyim. | Open Subtitles | ــ تتصرفين كأنِك متوترة ــ نعم أنا متوترة |
Gerçekten hoşlandığı kızların yanında her zaman çok sinirli oluyor. | Open Subtitles | انه يكون متوتراً حول البنات التى كان يُعجب بهن حقاً |
Bunun sebebi sinirli olduğunuz için kaygılı hissetmeniz olabilir ve gözünüzde büyüyen son günü aşmaktan endişe duyuyorsunuz çünkü kaygılısınız. | TED | قد تجد أنك منزعج ببساطة لأنك قلِق، وسبب قلقك هو اقتراب موعد تسليم مشروعك. |