Küçük bir örneklem ile başlayarak sonuçların daha kapsamlı ve maliyetli bir çalışmak yapmaya değer olup olmadığını değerlendirebilirler. | TED | عن طريق البدء بعينة صغيرة، يمكنهم تقييم ما إن كانت النتائج واعدة بما يكفي لإجراء دارسة أشمل وأكثر تكلفةً. |
Cesette bulunan örneğin test sonuçlarıyla senin sonuçların laboratuvarda karşılaştırıldı. | Open Subtitles | مختبر خارجي قام بمقارنة النتائج من العينة الموجودة على الضحية |
Ve gerçekten, insanlar, bu sonuçların bazılarındaki nedensel bağlantıları gayet iyi biliyorlar. | TED | وبالفعل ، الناس تعرف جيداً أن هناك روابط واضحة جداً بين عدم المساواة فى بعض من هذه النتائج. |
Bu sonuçların ne kadar faklılaşmakta olduklarını gösteriyor. | TED | هذا مدى الاختلاف الذي وصلت إليه نتائج البحث. |
Birinci kısımda, şu Nobel ödülüne layık görülen sonuçları anlatacağım ve bu sonuçların ortaya çıkarmış olduğu derin gizeme dikkat çekeceğim. | TED | في الجزء الاول سأقوم بوصف نتائج الفوز بجائزة نوبل تلك و القاء الضوء على الغموض العميق الذي ابرزته تلك النتائج |
O halde, benim için, tesadüfi sonuçların mesajı şu: Kaos hayatın bir parçası; hadi ondan daha iyi faydalanalım. | TED | وفي ختام حديثي عن العواقب الغير مقصودة يجب ان اقول ان الفوضى تحدث دعونا نستفد منها |
Test sonuçların pozitif, kesinlikle hamilesin. | Open Subtitles | لقد اتت نتائجك ايجابية وانتي بالفعل حبلى |
Böylece tıbbi araştırmaların erkekler üzerinde yapılmasına ve sonuçların sonra kadınlara uygulanmasına karar verildi. | TED | لذلك فتقرر: إجراء البحوث الطبية على الرجال، وتطبيق النتائج فيما بعد على النساء. |
Sonuçlar kendini yeniliyor ve bu işin güzel tarafı, çünkü Google her saat, her gün sonuçların uygunluğunu ölçmektedir. | TED | الآن، النتائج تتصفى بنفسها، و هنا تكمن جماليتها، لأن معايير غوغل تتلائم كل ساعة، كل يوم. |
Mümkün değil, sonuçların yanlış çıkmasına müsaade edemeyiz. Devam etmeliyiz. | Open Subtitles | مستحيل، لايمكن تزييف النتائج يجب أن نستمر |
Testi yapan sonuçların oldukça yoruma açık olduğunu itiraf etti. | Open Subtitles | الممتحن اعترف بأن النتائج هي واضحة جداً. |
En ufak bir hesap hatasında sonuçların ne olacağını biliyorum. | Open Subtitles | أنا بالتأكيد أعرف النتائج المترتبة على أيّ خطأ بسيط في الحسابات |
Yapılan çalışmalarda karışık sonuçların nerede olduğu veya zayıf yönlerin neler olduğu hakkında konuşmak. | TED | تحدث حول أين توجد نتائج غير حاسمة أو أين يوجد ضعف في الدراسات التي أُجريت. |
Test sonuçların geldi ve östrojen düzeyin gayet iyi. | Open Subtitles | عادت نتائج الفحص و كانت معدلات الإستروجين جيدة |
Tomografi sonuçların kanserin sadece geri geldiğini değil, göğüs boşluğuna, akciğerlerine ve nefes boruna da yayıldığını. | Open Subtitles | نتائج الأشعة المقطعية لم تظهر , فقط ان السرطان قد عاد لكنه انتشر إلى صدركِ و رئيتكِ و حلقكِ |
Dünkü denemeden kalan sistemlerimi kapatıyordum ve sonuçların silinmiş olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | جئت أوقف اجهزتي من عمل التجارب من أمس ولاحظت كل نتائج التشخيص قد مسحت جميعها |
Yakında çıkabileceğimi düşünüyordum. Pekala, labaratuar sonuçların gösteriyor ki su miktarın önemli ölçüde azalmış ve kasların bir miktar yıkıma uğramış. | Open Subtitles | حسناً , نتائج الاختبارات المعملية أظهرت جفاف شديد |
Elbette, gerçekte bu sonuçların hiçbiri başarıya ulaşmazdı biz de daha sonrasında tüm katılımcıları bilgilendirdik. | TED | وبالطبع، في الواقع، لم تكن أي من هذه العواقب لتقع، وقد استجوبنا جميع المشاركين بعد ذلك. |
Korkulan şey bu teşviklerin kararın yalnızca bilimsel sebeplerle yapılmadığını göstermesi ve hatta öyle olsa bile, istenmeyen sonuçların olabileceğidir. | TED | الخوف هو أن وجود تلك الحوافز يعني أن القرار لم يتخذ على أساس علمي وحتى إن كان كذلك، سيكون هناك عواقب غير مقصودة |
Karşılaşacağınız olası sonuçların neler olduğundan emin değilim. | Open Subtitles | لا أعلم. إن كنتم مدركين بالعواقب المحتملة من. |
Test sonuçların bir saat kadar önce geldi. Bir şeyin yok. | Open Subtitles | لقد ظهرت نتائج فحوصاتك منذ ساعةٍ تقريباً أنت بخير |