"sorup" - Translation from Turkish to Arabic

    • تسأل
        
    • يسأل
        
    • سؤالي
        
    • أسأل
        
    • تسألني
        
    • بسؤالي
        
    • يسألني
        
    • بسؤال
        
    • يسألون
        
    • بالسؤال
        
    • تسألين
        
    • سؤالى
        
    • سألوا
        
    • بسؤاله
        
    • بطرح
        
    Bütün gün seni sorup durdu. Sen gelene dek hiçbir şey yemedi. Open Subtitles لقد كانت تسأل عنك طوال اليوم لم ترضى بأكل لقمة حتى تصل
    Bütün sabah seni sorup durdu. Open Subtitles حول لقد ظل يسأل عنك طول الصباح أين أنت يا جيمس ؟
    Bana telefonun neden çaldığını sorup sormamaya ne zaman karar verdiniz? Open Subtitles كم استغرقتم بالمجادلة حول سؤالي عن سبب رنين الهاتف من عدمه؟
    Ben de kendime sorup duruyorum.... ...18 ayın piyasa değeri nedir? Open Subtitles لذا كنت أسأل نفسي، ماذا يجعل ذلك من قيمة السنة والنصف؟
    Bir şey görmeye çalışırken, sen bir şeyler sorup duruyorsun diye istediğimi göremiyorum. Open Subtitles , عندما احاول رؤية شيئاً لا يمكنني فعل هذا و أنت تسألني أسئلة
    O yüzden mi Başkan'la ilişkimi sorup duruyordun? Open Subtitles لهذا السبب استمريت بسؤالي عن علاقتي بالرئيس؟
    O günlerde insanlar bana sürekli bunun nasıl hissettirdiğini sorup durdular. TED وهذه الأيام ، يسألني الناس كثيرا، كيف جعلك ذلك تشعر؟
    Artık aramızda olmayan insanlar hakkında neden soru sorup durduğunu bilmek istiyorum. Open Subtitles اريد ان اعلم لماذا تسأل اسئلة عن رجال ليسوا معنا بعد الآن
    Onu kendi başına bırakmak zorunda kaldım ama hep seni sorup durdu. Open Subtitles اضطررت نوعاً ما لتركها لتفعل ما يحلو لها لكنها تسأل عنكِ دائماً.
    Pekâlâ, Gwen annenin burada olduğunu öğrendiğinden bu yana sürekli seni sorup duruyor. Open Subtitles حسنا ، جوين هان تسأل عنك بإستمرار منذ أن علمت ان والدتك هنا
    Hadi, babanın hatırı için. Seni sorup duruyor. Open Subtitles هيا، افعلي هذا من أجل والدك، كان يسأل عنك
    Benim bürom ya da siz, sıradan insanlar bu soruları sorup kanıt istediğimizde... yukarıdan gelen cevap hep aynı: Open Subtitles عندما يسأل مكتبي أو الشعب تلك الأسئلة , ويطالب بالأدلة يأتى الجواب من أعلى دائما :
    Biliyorsun, yetimhane hakkında sorular sorup duruyor. Buradan gitmemiz gerek! Open Subtitles كان يسأل أسئلة عن ملجاً الأيتام, علينا أن نهرب من هنا
    Buradan nasıl çıktığımı sorup duruyorsun. Open Subtitles حسناً، أنت تستمر في سؤالي كيف خرجت من هنا
    Üç yıldır ama kemer takıp takmadığımı sorup sonra da neden... Open Subtitles ثلاث سنوات ولكن لا يمكنك سؤالي شيء ما غريب
    Anlamadığım şey, kendi kendime sorup durduğum, bunu benden niye sakladığınız. Open Subtitles أعتقد أني لم أفهم, دائماً أسأل نفسي, لماذا أخفيتي ذلك عني.
    Orası gerçekten var mı diye kendime sorup durdum. Open Subtitles أسأل نفسي عما إذا كان لهذا المكان من وجود حقا
    Hayır. Ciddiyim. Ve doğruyu söylüyor muyum diye yemek boyunca soru sorup durmuştu. Open Subtitles و كانت تسألني عن بياناتي سطر بسطر و نحن نتناول العشاء
    Belki sen de beni gördün ve bu nedenle "aramız iyi mi" diye sorup duruyorsun. Open Subtitles و ربما قد رأيتني انت أيضاً, و لهذا السبب تستمر بسؤالي ما إذا كنّا بخير.
    İnsanlar sık sık bana bu tip canlılar ile niye ilgilendiğimi sorup durur. Open Subtitles كثيراً ما يسألني الناس، لمَ علينا أن نهتمّ بمثل هذه المخلوقات.
    O kadar çok sorup duruyorsun ki... Open Subtitles من، من ، من، من من ، تلك الأسئلة حيث، حيث،حيث،حيث،حيث أنّك تستمرين بسؤال عنها
    Frankfurt ayrıntıları sorup duruyor. Open Subtitles و الفرانكفورت يظلو يسألون عن المزيد من التفاصيل, الحمقى
    Bir saatten fazladır orada. Sizi sorup durdu. Open Subtitles بقي هناك لمدة ساعة تقريبا مستمر بالسؤال عنك
    Bana ilgi göstermediğini söylemiştin. O halde neden bu soruları sorup duruyorsun ki? Open Subtitles أخبرتني بأنك لستي مهتمة بي ّ فلماذا تسألين هذه الاسئلة ؟
    Niye sorup duruyorsun, çıkmadığımı biliyorsun. Open Subtitles لماذا تواصل سؤالى عن هذا ؟ . أنت تعلم أننى لم أفعل
    Dört kişi benle birlikte odadaydılar ve bana isim sorup durdular. Open Subtitles أربعة رجال كانوا ينتظرون في غرفة القبو و سألوا عنى بالاسم
    Federal olmayacak. Sadece birkaç soru sorup gideceğiz. Open Subtitles لن يصبح الامر فيدرالياً سوف نقوم فقط بسؤاله وننصرف
    Çocuk sabırsızlanmaya başladı. Ameliyatın ne zaman olacağını sorup, duruyor. Open Subtitles الفتى ينفذ صبره، إنه يستمر بطرح سؤاله عن متى ستكون الجراحة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more