- Tüm bunları ona neden anlatıyorsun anlamıyorum. Seni anlayamıyor. | Open Subtitles | انا لا اعلم لماذا تحبره بكل هذا انه لن يفهم |
Neyse, ona Tüm bunları anlatmama rağmen hala kendisine bir adam bulmak istiyor. | Open Subtitles | على اىّ حال , انا اخبرها بكل هذا و ما تزال تريد رجلاً |
Tüm bunları, yüzüme bakarak söylemene imkân yok. Sadece suçluluk kısmı. | Open Subtitles | لا يُمكن أن تقرّ بكل ذلك ، بُمجرد النظر إلى وجهيّ حسناً ، هذا الجزء الخاص بالذنب. |
Tüm bunları gördükten sonra, benimkinin de, seninkinin de yok. | Open Subtitles | ولا حياتى أو حياتك أيضاً بالمقارنة بما وراء كل هذا |
Tüm bunları durdurmak için kararlı ve hızlı hareket etmelisin. | Open Subtitles | عليك أن تتصرف بشكلٍ حاسم وسريع لتضع حدًا لكل هذا. |
Tüm bunları terk edecek olmamız çok yazık. | Open Subtitles | إنه أمر سيئُ جداً أن نضطر لترك كُلّ هذا وراءنا |
"Tüm bunları düşünseydim bir dakika daha yaşayamazdım." | Open Subtitles | إذا فكّرت فى كلّ ذلك فلن أكون قادراً على العيش لدقيقة واحدة أخرى |
Ne yani, ona Tüm bunları bir kez daha yaşayacağını mı söyleyeceğiz? | Open Subtitles | نُخبرها أنّ عليها أن تمر بكلّ هذا مرّة أخرى؟ |
Sen Tüm bunları benim için yaptın, bense sana hiçbir şey veremedim. | Open Subtitles | ولكنك قمت بكل هذا من أجلى وأنا لم أقوم لكِ باى شيء |
Tüm bunları yaşarken yanında olamadığım için çok üzgünüm Chris. | Open Subtitles | حسنا ، أنا حزينة لمرورك بكل هذا لوحدك ، كريس |
Çünkü Tüm bunları beş yıl önce de söylemiştim ve hatırlamıyorsun. | Open Subtitles | لأنني قد أخبرتك بكل هذا قبلَ خمسة سنوات وأنتَ لا تتذكر |
Ve Tüm bunları değişik şekillerde yapabiliriz, gece aynı semaya bakıp da farklı şeyler görmemizin nedeni de budur. aynı gökyüzünde bunu ve bunu hatta bunu görebiliriz. | TED | ونحن نقوم بكل هذا ببساطة وهذا ما يجعلنا ننظر جميعاً الى نفس السماء فبعضنا يرى النجوم والاخر القمر والاخر الظلام |
Ve elbette, sinir sisteminin rolü de Tüm bunları kumanda etmektir. | TED | وبالطبع دور الجهاز العصبي التحكم بكل هذا. |
- Tüm bunları kendi başına yapmış olabilir. - Dawes bunu yapabilir mi, Ange? | Open Subtitles | أقصد بأن كل ما نعرفه من الممكن أنه قام بكل هذا بنفسه هل يستطيع داوس أن يفعل هذا يا انجي؟ |
Tüm bunları kalçasına bakarak mı anladın? Mükemmel. | Open Subtitles | أيمكنكَ أن تجزم بكل ذلك ، بالنظر إلى مؤخرتها؟ |
Tüm bunları düşününce sor kendine, gerçekten olabilecek en kötü şey ne olabilir? | Open Subtitles | فكري بكل ذلك واسألي نفسكِ, حقا ما هو أسوأ شيء قد يحدث؟ |
Tüm bunları unut ve kocam dediğin o katırı da unut... | Open Subtitles | ارمي كل هذا وراء ظهرك وانسي ذلك الجحش الذي تسمينه بزوجك |
Mary Tüm bunları Catherine'i alıp evine götürmek için planladı. | Open Subtitles | خططت ماري لكل هذا حتى تقبض على كاثرين وترجعها لفرنسا. |
Tüm bunları perdede ki mentollü krem kokusundan mı buldunuz? | Open Subtitles | كُلّ هذا لأنك كانت رائحتهَ قشطة منثولِ على الستائرِ؟ |
Tek bir kitap okumakla geriye dönüp Tüm bunları değiştirme fırsatım olsa, inan ki o kitabı okurdum. | Open Subtitles | وإن استطعت العودة بالزمن وتغيير كلّ ذلك بقراءة كتاب فحسب، ثق بي، كنت لأقرأ ذلك الكتاب |
İşin iyi yanı ise Tüm bunları buradan yapacaksın. | Open Subtitles | والخبرُ السارّ هو، بأنكَ ستقومُ بكلّ هذا من هنا. |
Yüksek irtifa meteoroloji uçağı değildi bir casus uçaktı Tüm bunları biliyoruz ve Birleşik Devletler'den bir özür bekliyoruz. | Open Subtitles | وإنها ليست طائرة بحثية ،لإستطلاع الطقس ولكنها كانت طائرة تجسس ونحن نعلم كل ذلك وطالب باعتذار من الولايات المتحدة |
Tüm bunları aynı cümlede kullandığın için sağ ol, tatlım. | Open Subtitles | شكراً لأنكَ وضعتَ كل هذه الأمور في جملةٍ واحدة عزيزي |
Tüm bunları nereden biliyorsun? | Open Subtitles | و كيف تعرف أنت ، كل تلك الأشياء .. ؟ أنت لم تكن حتى هنا |
Benim için Tüm bunları yaptığınıza inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التصديق انكم فعلتم كلّ هذا من اجلي. |
Ve sen Tüm bunları sadece o deklanşöre basarak yok edeceksin. | Open Subtitles | وأنت يُمْكِنُ أَنْ حطّمْ كُلّ ذلك بنقرةِ واحدة a آلة تصوير. |
Ve 300 çocuktan fazlası bilgisayar kullanıcısı oldu ve Tüm bunları altı ay içinde tek bir bilgisayarla yaptılar. | TED | و أكثر من 300 طفل سيصبحوا عارفين بالحاسوب وسيقدروا على فعل كل هذه الأشياء في ستة شهور مع حاسوب واحد. |
Tüm bunları almaya hayatta gücüm yetmez. | Open Subtitles | الأمر أنّي لا أستطيع تحمّل تكاليف كلّ هذه الأدوات |
Tüm bunları bir arada toplayan Gamification Summit'e de başkanlık ediyorum. | TED | كما أرأس قمة التلعيب، وهي حدث يجمع كل تلك الأمور معاً. |