"takmış" - Translation from Turkish to Arabic

    • يرتدي
        
    • مهووس
        
    • مهووسة
        
    • يرتدى
        
    • مهووساً
        
    • ارتدى
        
    • يلبس
        
    • يرتدون
        
    • إرتدى
        
    • ارتدته
        
    • مستعار
        
    • هاجس
        
    • مهووسه
        
    • مهووسٌ
        
    • ومهووس
        
    Ama katil muşta ya da yüzük gibi bir şey takmış. Open Subtitles لكن القاتل كان يرتدي سوار نحاسي أو نوع ما من الخاتم
    Şimdi de siyah bir kedi ve kapüşon takmış birini hatırlıyor. Open Subtitles الآن، إنه يتذكّر شيء حيال القطة السوداء والشخص الذي يرتدي رداءً.
    Böceklere kafayı takmış durumdayım, özellikle de uçuşlarına. TED أنا مهووس بالحشرات وخاصةً طريقة طيرانها.
    Bu arkadaşım kendisini aramayan erkek arkadaşına kafayı takmış durumda. Open Subtitles صديقتى ببساطة مهووسة بهذا الفتى الذى لم يعاود الأتصال بها
    Çözmemiz gereken tek sır, ne yapacağımızı neden atkı takmış bir çük kafanın söylediği. Open Subtitles الشىء الغامض الوحيد هنا لماذا نأخذ اوامرنا من احمق يرتدى لفافة حول رقبته
    Bu konu biraz ilgimi çekti ama takmış falan değilim. Open Subtitles يذهلني الموضوع جدّاً، لكنني لستُ مهووساً.
    Ya da bir çeşit tasma takmış. Open Subtitles أو ربما كان يرتدي نوعاً من القلادة التي مزقت جلدة.
    Maskotları diz koruması takmış bir miğfer. Open Subtitles جالب الحظ الخاص بالمكان هو ضمادة ركبة يرتدي خوذة
    Evlenmelisin. Çünkü senden harika bir koca olur. Naziksin, düşüncelisin, güvenilirsin ve şapka takmış bir ördekten bile daha şirinsin... Open Subtitles ينبغي عليك هذا، لأنك ستكون زوجاً رائعاً، فأنت عطوف ومراعي، ويعتمد عليك وألطف من بط يرتدي قبعة.
    Başına bir bone takmış, ve bezelye yeşili bir elbise giymiş, kollarında bir şala sardığı bir yastık tutuyordu, sanki tuttuğu bir bebekmiş gibi. Open Subtitles لكنه كان بيتر يرتدي قلنسوة و فستان أخضر و يحمل وسادة في ذراعة ملفوفة في شال كما لو كان طفلاً
    Boynuna saçma sapan bir saat takmış Viking şapkalı bir zenci istemiyoruz. Open Subtitles لا نحتاج زنجياً يرتدي ساعة في رقبته وتاج الفايكينج على رأسه
    - Söylemek zor. Kendini belli etmemek için şapka, gözlük ve atkı takmış. Open Subtitles لقد كان يرتدي نظارة شمسية وقبعة كبيرة ومعطف واسع
    Ve bunu söylüyorum çünkü siyah ölümlerine kafayı takmış bir toplumda yaşıyoruz. TED وأقول هذا لأننا نعيش في مجتمع مهووس بموت السود،
    Cinselliğe kafayı takmış gibi görünen bir kültürde yaşıyoruz. TED إذ يبدو أننا نعيش في زمن ومجتمع مهووس بالجنس.
    Bu adam bana kafayı takmış durumda. Gözünün önünden ayrılmama izin vermiyor. Open Subtitles هذا الرجل مهووس بيّ، لن يجعلني اغادر باصره
    Çocukken iğrenç şeylere kafayı takmış olmam pek de devrim sayılmaz. TED الآن، حقيقة أني كنت مهووسة بالأشياء المقززة عندما كنت طفلة ليس شيئًا جديدًا.
    Beni aklına takmış gibi görünüyor.. Evden ne zaman çıktığınız, nereye gittiğinize dair notlar almış. Open Subtitles ملاحظات مهووسة, متى تغادر المنزل اين تذهب , مع من تتحدث
    Ve ayrıca babam mutfak önlüğü takmış. Bu da aynı kategoriye giriyor. Open Subtitles . بالأضافة , أبى يرتدى مريلة . و هو نفس الشئ
    Ve kaliforniya akbabasına kafayı takmış durumda. Open Subtitles والأسوأ من ذلك أنه مهووساً بنسر كاليفورنيا
    Benim rütbemi takmış ve bana çok benzeyen biri az önce bu müziğin uygun olmadığını söylemedi mi? Open Subtitles حسنا ,هل ارتدى شخصا ما الملابس الرسمى خاصتى ويحاول ان يقوم بحركات كى يقلدنى فقط قلت ان هذا النوع من الموسيقى غير ملائم؟
    Biz çok üzüldük.Bir sapka ile güneş gözlüğü takmış mıydı? Open Subtitles شعرنا بالحزن لأجله هل كان يلبس قبعة او نظارات شمسية؟
    Çoğu erkeğe göre nişan ve rozet takmış can arkadaşlarından biri. Open Subtitles لعديد من الرجال الذين يرتدون الأشرطة والشارات هو كان أحد رفاقهم
    - Eldiven takmış olabilir. Open Subtitles -من على جلد و قميص و بنطال (بورتر ) -ربما إرتدى قفازات
    Belki beni kıskandırmak için takmış olabilir bilmiyorum ya da sadece satın almıştır, fakat nerden aldığını sorduğumda, başkasıyla görüştüğünü söylemişti. Open Subtitles أنا لا أعرف ما إذا ارتدته لاستفزاز لي أو لمجرد الحصول على الأشياء في العراء، ولكن عندما سألتها حيث انها حصلت عليه، اعترفت أنها كانت رؤية شخص.
    Pardon, peruklu takmış bir herif pelerininden tutuyor. Open Subtitles تخطي ذلك , وهناك رجلٌ بشعر مستعار يحملها
    Para senin umurunda değil ama arkadaşın paraya kafayı takmış. Open Subtitles كنت لا تعطي الخراء حول المال ولكن هي هاجس أصدقائك معها.
    Çin komplolarına kafayı takmış bir kadın olarak durdurmak istediğiniz hükümete o kadar çok benziyorsunuz ki. Open Subtitles بل من امراه مهووسه بالمؤمرات الصينيه انتي مثل الحكومه التي تريدي منعها
    Bir gün bebek sahibi olmayı istiyor tabii ama buna kafayı takmış da değil. Open Subtitles يريد أن يُرزق بأطفال في النهاية، لكنّه ليس و كأنّه مهووسٌ بالأطفال.
    Aşırı sahiplenici ve kontrolcü. Gittiğim her yerde beni takip edecek kadar bana kafayı takmış. Open Subtitles إنّه تملّكيّ ومهيمن ومهووس بي إلى حدّ لحاقه بي إلى كلّ مكان

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more