| Çünkü ona hayatın ne kadar müthiş olabileceğini gösteren çok tatlı bir ressamla tanışmıştı. | Open Subtitles | فقد قابل فنانة جميلة أرته أشياءاَ رائعة أرته كيف تكون الحياة .. |
| Çünkü ona hayatın ne kadar müthiş olabileceğini gösteren çok tatlı bir ressamla tanışmıştı. | Open Subtitles | فقد قابل فنانة جميلة أرته أشياءاَ رائعة أرته كيف تكون الحياة .. |
| Orada bir hostesle tanışmıştı ve birbirlerine âşık olmuşlardı. | Open Subtitles | لقد قابل مضيفة متحمسة ووقعا في الحب |
| Dylan onunla Sokak çocuklarının takıldığı Harper Plaza'da tanışmıştı. | Open Subtitles | ديلان التقى بها في ساحة هاربر حيث يتسكع أطفال الشارع ديلان كان يتحضر للذهاب الى معهد أم أي تي |
| Lisedeki en iyi arkadaşım, Avustralya'ya gitmişti galiba Canberra'ydı ve Amerika'daki evinin iki sokak ötesinde oturan bir çocukla tanışmıştı. | Open Subtitles | مثل صديقتي في الثانوية عندما ذهبت إلى استراليا التقت برجل كان يعيش على بعد شارعين من منزلها في أمريكا |
| Ama seninle tanışmıştı. | Open Subtitles | لكنّها كانت قد إلتقت بك. |
| Buda'nın öğrencilerinden biri, keşiş olmadan önce güzel bir kızla tanışmıştı ve ona aşık oldu. | Open Subtitles | قبل أن يصبح أحد تلاميذ "بوذا" راهباً قابل فتاة جميلة و وقع أسير غرامها |
| Barney, Quinn adında bir kızla tanışmıştı. Kevin, Robin'e ettiği evlenme teklifini geri almıştı. | Open Subtitles | "بارني" قابل فتاة تدعى "كوين" "كيفين" تراجع عن طلب زواجه من "روبن" |
| Martland, okulda Johanna ile de tanışmıştı. | Open Subtitles | مارتلاند هو أيضا قابل جوهانا في المدرسة |
| Von Lettow, Afrika'ya giden gemide sonradan "Out of Africa"yı yazacak olan Karen Blixen ile tanışmıştı. | Open Subtitles | في رحلته على السفينة متجهاً لأفريقيا, قابل (فون ليتو) (كارن بليكسن) التي كتب لاحقاً من أفريقيا.. |
| Manech'le 17 Ocak'ta, Somme cephesinde tanışmıştı. | Open Subtitles | لقد قابل (مانيك) في 17 يناير عند الجبهة في السوم |
| Orada, Gore, Vidal ve Jackie Chan'la tanışmıştı. | Open Subtitles | "حيث قابل "جور فيدال" و "جاكي شان |
| - Başkan'la bile tanışmıştı. | Open Subtitles | حتى انه قابل الرئيس ايضا |
| Çünkü özel birisiyle tanışmıştı. | Open Subtitles | لأنه قابل شخص مميز |
| Karısıyla bu süreci yaşarken tanışmıştı ve ilişkileri de oldukça uzun süreli oldu. | Open Subtitles | التقى زوجته بعد محاولة لنسيان الطلاق ولقد عاشوا علاقة طويلة جداً. |
| Picasso Olga ile 1917'de tanışmıştı. | Open Subtitles | التقى بيكاسو بأولقا في عام 1917 |
| Kulak, burun, boğazcı olan bu adamla Samantna şeyde tanışmıştı. | Open Subtitles | أذن والأنف والحنجرة رجل أن سامانثا التقى... |
| Jake'le de böyle tanışmıştı. | Open Subtitles | وهذا هو المكان الذي التقت فيه جيك. |
| Evet, Bree Van Ve Kamp iki tane süne zararlısıyla tanışmıştı. | Open Subtitles | نعم, بري فان دي كامب قد التقت بطفيلتين |
| Kelly psikanalistiyle, Holloway Hapishanesi'nde kaldığı kısa süre içerisinde tanışmıştı. | Open Subtitles | التقت (كيلي) بالمحلل النفسي خلال إقامتها القصيرة في السجن |
| Kamu hizmetini yaparken, bir çocukla bile tanışmıştı. Adı Zach. | Open Subtitles | حتى أنّها إلتقت بشابٍ جديد خلال فترة خدمتها للمُجتمع، يُدعى (زاك). |
| O zaman da Thomas ile tanışmıştı. | Open Subtitles | (وقتها كانت قد إلتقت (توماس |