Dinamik bir insan grubuyla tanıştı, kendisine rahat bir ortam verdiler. | TED | ثمّ قابل مجموعة من الأشخاص المفعمين بالحيوية الذين قاموا بمساعدته. |
Sharon'la tanıştı ve bir ilişki fırtınası başladı. | TED | وبعد وقتٍ قصير قابل شارون، وأعقب ذلك زوبعة رومانسية. |
Ve şimdi bütün bu çabalamayı bıraktırabilecek birisiyle tanıştı ve rahatladı. | Open Subtitles | وهي الأن قابلت شخصاً وتستطيع بأن ترمي بهذا المجهود .. وتستريح |
Ben hayatımın erkeğiyle 36 yaşımda tanıştım, o 24 yaşında tanıştı. | Open Subtitles | قابلت رجل حياتي و أنا 36، و قابلت رجلها فى 24. |
Ailem burada tanıştı. Sanırım tutunacak bir şey arıyorum sadece. | Open Subtitles | التقى أبواي هنا، أعتقد أنني أبحث عن شئ أتمسك به |
Palmer eve dönüş yolculuğunda uçakta kendisinden de fena N Sync hayranı olan kendi yaşıtı bir tenisçiyle tanıştı | Open Subtitles | بالمر التقت مع لاعب تنس بنفس عمرها في طريق العوده في الطائره وكان من اكبر معجبين فرقة أن سينك |
Sonra kız üniversiteye gitti. Üst sınıflardan biriyle tanıştı müdürün odasının, dekanın ofisinin tozunu dumanına kattı. | Open Subtitles | نعم, ومن بعد إنتقلت إلى الكليّة إلتقت ببعض من حديثي العهد |
Bana uğramak için geldi ve sonra babamla tanıştı. | Open Subtitles | شاهدته يصاب بالفزع فقط همم، لقد جاء لزيارتي وعندها قابل والدي |
NAT HENTOFF - Gazeteci, Caz Tarihçisi Emmet Hattie'yle New Jersey'de tanıştı. Grubuyla bir otelde çalıyordu. | Open Subtitles | إيميت قابل هاتي في نيو جيرسي الفرقة كانت تعزف في فندق سياحي نوعا ما |
Büyük caz öncüsü Eddie Durham... SALLY JILLIAN - Yazar, "Gitar Kralları" ...Emmet'la 1930'lu yıllarda Chicago'da tanıştı. | Open Subtitles | إيدي دورهام , الذي يعتبر كأعظم رائدي الجاز قابل إيميت في شيكاغو في عام 1930 |
Yani, yeni birisiyle tanıştı ve açıkçası seni bu gece dışarıya davet etmesinin tek sebebi ondan hisseleri senden geri almasını istemem böylece şirketin kontrolünü yeniden kazanabilecektim. | Open Subtitles | أقصد, قابل شخص أخر و بصراحة السبب الوحيد الذي طلب منك الخروج معكِ الليلة بشأنه لأني أردته ان يستعيد الأسهم منك |
- "Harry, Sally ile tanıştı'nın", "Annie Hall"dan iyi olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | انتي صدقتي "عندما قابل هاري سالى" هذا افضل من "انى هال؟" |
İnternetten bir adamla tanıştı. Adam iyi, başarılı ve en önemlisi onunla gerçekten ilgileniyor görünüyordu. | TED | لقد قابلت هذا الرجل على الأنترنت وبدا لطيفًا وناجحًا، والأهم بدا معجبًا بها حقًا. |
mezun oldu ve kendi şirketini kurdu, Gillian Lynne Dans Şirketi, Andrew Lloyd Weber'le tanıştı. | TED | تخرجت من المدرسة الملكية للباليه وأسست شركتها، شركة جيليان لين للرقص، قابلت أندرو لويد ويبر. |
Sonra, onun topluluğunda çalışan Hassan Kassim isimli bir yasal danışman ile tanıştı. | TED | ثم قابلت حسان قاسم أحد مساعدي المحامين والذي كان يعمل في مجتمعها. |
Peki bu çocuk bunca zamandır neredeydi ve suç ortağıyla nerede tanıştı? | Open Subtitles | إذن أين كان ذلك الفتى طوال الوقت و أين التقى بشريكه بالجريمة؟ |
Hans, orada Christoph Probst, Willi Graf ve Alexander Schmorell ile tanıştı. | TED | وهناك التقى هانز بكريستوفر بروبست، وفيلي جراف، وألكسندر شموريل. |
Onun sıcakkanlı ailesi ile tanıştım, o da benim arkadaşlarımla tanıştı. | TED | التقيت بأسرتها الودودة، كما التقت هي بأصدقائي. |
Belki de Tess, Raoul'le hastalığının tedavisi sebebiyle tanıştı. | Open Subtitles | ربما تيس إلتقت بـ راؤول عندما بحثت عن علاج لمرضها |
Zahra ile 15 yaşındayken tanıştı. | Open Subtitles | قابلَ زهراء حينما كانوا في سن الخامسة عشر. |
Sürekli onu harika bir kızla tanıştırmak istemiştim, sonunda tanıştı, ama sonra onu göremez oldum. Bak ne diyeceğim? | Open Subtitles | أردته فقط أن يقابل فتاة رائعة و الآن لم أعد أراه |
Magazin servisi, biriyle tanıştı mı? | Open Subtitles | صفحة الأقاويل، هل تعرّف بإحداهنّ ؟ |
Laura-Louise, Guy'la yeni tanıştı. Seninle de tanışmak istedi. | Open Subtitles | لورا لويز فقط قابلتْ غاي أرادتْ مُقَابَلَتك أيضاً |
Onunla havaalanında tanıştı, aynı sana anlattığı gibi. | Open Subtitles | قابلها فى المطار مثلما أخبركِ تماماً |
Ah, iki ağırsiklet sonunda tanıştı. | Open Subtitles | الوزنان الثقيلان أخيراً التقيا |
Tam da her şey kötü giderken, iyi bir şey oldu Fran sonunda hayatının aşkıyla tanıştı. | Open Subtitles | ,و النتيجة, أنها وهي تضيع الوقت فران أخيرا ألتقت عاشق لمدى الحياة |
Geçen hafta aracı rolü yapan bir Bölüm ajanıyla tanıştı. | Open Subtitles | ألتقى الأسبوع الماضي مع عميل من "الشعبة"، تظاهر بأنه وسيط |
Sence Paddy ve Hope, Saray Bosna'da mı tanıştı? | Open Subtitles | إذاً ، هل تعتقد أن بادي و هوب تقابلا في سراييفو ؟ |
Benimle zaten tanıştı. Bowling oynamaya gidip eğlenebiliriz. | Open Subtitles | فقد قابلني بالفعل، باستطاعتنا فعل شيئ مسل مثل لعب البولنغ أو ماشابه |