"tanıştığı" - Translation from Turkish to Arabic

    • قابلته
        
    • قابلها
        
    • قابله
        
    • التقى
        
    • قابل
        
    • التقاها
        
    • قابلتهم
        
    • إلتقت
        
    • التقت
        
    • إلتقى
        
    • يلتقي
        
    • ألتقى
        
    • التقته
        
    • تقابله
        
    • يقابله
        
    Ama en mühimi de, o akşam neredeyse o güne kadar tanıştığı herkesten telefon, mesaj veya e-posta almıştı. Open Subtitles لكن الأهم هذه الليلة وصلها مكالمة ، رسالة ، أو بريد إلكتروني من تقريباً كل شخص قابلته على الإطلاق
    Sadece tanıştığı en harika çocuk sen olduğun için mi seninle geliyor sanıyorsun? Open Subtitles هل تعتقد انها اتت معك لانك تعتقد بانك افضل واجمل شاب قابلته هــي
    - Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. Open Subtitles لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول
    Babam neden beni almaya yeni tanıştığı birini göndersin? Open Subtitles لماذا يرسل والدي أحد قابله للتو ليأخذني ؟
    1942'de Bonica, mezun oldu, ve maçların birinde tanıştığı, sevgilisi Emma ile evlendi. TED في عام 1942، تخرج بونيكا من كلية الطب وتزوج من إيما حبيبته التي التقى بها في أحدى مبارياته قبل عدة سنوات
    Ona, John Simms ile ilk tanıştığı eve gelmesini söyle. Open Subtitles أخبريه أن يذهب إلى البيت الذي قابل فيه جون سيمز أول مرة
    Balayımızdan dönerken uçakta tanıştığı bir kızla. Open Subtitles مع فتاة التقاها على الطائرة بينما كنا عائدين من شهر عسلنا
    Okulda tanıştığı bir arkadaşıyla birlikte ev kiraladı Open Subtitles أستأجرت مكان هنا مع شركاء غرفة قابلتهم أثناء المدرسة
    Ya da yağmurdan kaçmak için girdiği müzede bir öğleden sonra tanıştığı... Belki de zaten şehirden tanıdığı biriydi. Open Subtitles أو شخص إلتقت به بعد ظهر في متحف عندما دخلت هرباً من العاصفة المطريّة.
    Tanımadığım, işte tanıştığı biri olması lazım. Open Subtitles من المتوجب ان يكون شخص لا اعرفه شخص قد تكون قابلته فى عملها
    Yeni tanıştığı bir erkekle çıkmak istese nasıl bir kız olurdu sence? Open Subtitles ماهي تلك الفتاة التي تخرج مع شاب قابلته توا ؟
    Hey, sen cadde'de tanıştığı şu Avustralya'lı çocuk musun? Open Subtitles هل أنت هو الأسترالي الذي قابلته في الشارع؟
    Bir keresinde de eve, şu barda tanıştığı adamı getirdi. Open Subtitles عندما أحضرت ذلك الرجل الذي قابلته في الحانة
    - Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. Open Subtitles لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول
    Çünkü adam tüm denizleri dolaşıyor ve her tanıştığı kadına "Altı ay sonra nerede olacaksın?" diye soruyor. Open Subtitles لماذا ؟ لأنه عبر السبعة أبحر وسأل كل امرأة قابلها أين ستكونين خلال الستة أشهر القادمة
    Beni jimnastik salonunda tanıştığı 20 yaşında birisiyle aldattı. Open Subtitles تركنى بسبب فتاه فى العشرين من عمرها كان قد قابلها فى صالة الألعاب
    Adsız alkolikler derneğinde tanıştığı bir yoga öğretmeniyle beraber. Open Subtitles هو يتجنب ذلك عندما قابله معلّم اليوغا في أمريكا الشمالية.
    İngiltere'den gelmişti, ve bir zamanlar bir reklam filminde oynarken tanıştığı bir kadınla evlenmişti. TED هو من بريطانيا، وكان متزوجاً من قبل من امرأة التقى بها بعد وضعه إعلاناً عن برج الجدي.
    Ryan'ın Cate'le ilk tanıştığı zamanı hatırlıyorum. Sanırım ondan 90 60 90'lık çılgın diye bahsetmişti. Open Subtitles اذكر عندما قابل راين كيت لأول مرة أشار إليها إنها 5.2 في مقياس الجنون
    Şey, hayır. Aslına bakasan Neal New York'ta tanıştığı biriyle nişanlanmış. Open Subtitles لا، الحقيقة أنّه مخطوبٌ لفتاةٍ ''التقاها في ''نيويورك.
    tanıştığı en güçlü adamlardan biriyle birlikte ve o da gerçekten yardım etmeye çalışıyor. Open Subtitles انها مع واحد من اقوى الرجال الذين قابلتهم وهو بالحقيقة يحاول مساعدتها
    Büyükbabanla tanıştığı gece bunları takıyormuş, ben de babanla tanıştığım gece takıyordum. Open Subtitles لقد إرتدها في الليلة التي إلتقت بها جدك و أنا إرتديتها بالليلة التي قابلت بها والدك
    Mahkemede büyük bir kavgaya girdiklerinde tanıştığı bir avukatla çıkıyordu. Open Subtitles وكانت قد تعود محام التقت عندما حاربوا في المحكمة.
    Online video oyunlarında tanıştığı birisi olabilir. Open Subtitles قد يكون أحد إلتقى به و هو يلعب بألعاب الفيديو
    Muhtemelen ilk kez tanıştığı biri ondan daha zeki çıktı. Open Subtitles ربما هيا المره الاولى التي يلتقي فيها بشخص اذكى منه
    Russell ve Greg'in kulüpte tanıştığı bebeklerden biri değil. Open Subtitles التي ألتقى بهم راسل و غريغ في النادي الليلي
    Bir saat önce tanıştığı kişiyi, 1986'da ona saldıran ve kaçıran kişiden daha az hatırlayan bir tanık. Open Subtitles جيـد، ما الجيد في شاهدة لا يمكنها أن تتذكر شخصا ما التقته قبل ساعة مضت، فما بالك بشخص هاجمها واختطفها في 1986؟
    Doğru adamı beklediğini söylerdi. Onunla tanıştığı an bunu bileceğini söylerdi. Open Subtitles قالت بأنها كانت تنتظر الرجل المناسب قالت بأنها ستعرفه عندما تقابله
    Yani tanıştığı, görüştüğü herkes potansiyel birer fahişe. Open Subtitles إذًا، فهو يرى أيّ شخصٍ يقابله كعاهرة مُحتملة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more