Eğer yüz tanımlama programımızda korkutucu... - ...biyometrik ölçüt olsaydı, onu bulurduk. | Open Subtitles | إذا كان زاحف فقط معلمة البيومترية في برنامج التعرف على الوجه لدينا. |
Konuşmayı tanımlama ve biyometrik doğrulama girdi perspektifinden makinelerin insanlarla etkileşimine harika örneklerdir. | TED | التعرف الصوتي والتوثيق الحيوي هما مثالان مهمان لكيفية تعامل الآلة مع الإنسان من زاوية نظر المعلومات المزودة. |
Eğer bilgisayardaki konuşma tanımlama sistemi dediklerinizi tanımlayabilirse onu ekrana yansıtıyor. | TED | إذا كان جهاز الكمبيوتر نظام التعرف على الكلام قادر على التعرف على ما تريد أن تقوله ، ثم يتهجاه خارجا. |
Adamın bütün uçuş paketine ihtiyacım olacak giriş izni ve tanımlama şifreleri dahil. | Open Subtitles | سأحتاج لكل شيء يلزم هذه الرحلة بما فيها التصريح، وشفرات التعريف |
Surat tanımlama yazılımı. Avrupa'daki bütün polis bilgisayarlarına erişim yetkisi var. | Open Subtitles | برنامج للتعرف على الوجه يمكنه اختراق حاسب أي لأي شرطيٍ أوروبي |
Kognitif patern tanımlama programı kafasında neler olduğunu bize söyleyebilir. | Open Subtitles | ربّما يخبرنا برنامج تمييز الأنماط الإدراكيّة بما يدور في عقلها |
Dün gece, Knox kaçırıldı ve onun ses tanımlama programı da çalındı. | Open Subtitles | ليلة البارحة تم اختطاف نوكس وسرق نظام التعرف الصوتى الخاص بة |
Makro ekonomik trendleri tanımlama yeteneğin konusunda sana güvenmiyoruz. | Open Subtitles | ليس لديك الثقة أو القدرة على التعرف على الإقتصاد الضخم |
Yüz tanımlama yazılımına görüntü gönderiyorum. | Open Subtitles | ارسلوا صورة ثابتة لبرنامج التعرف على الوجوه |
Yüz tanımlama programını kullanarak onu buldum. | Open Subtitles | و إستخدمت برامج التعرف للبحث عن وجهه عبرالإنترنت |
Yüz tanımlama veritabanlarına baktık. Hiçbir şey çıkmadı. | Open Subtitles | حاولنا تمريرها ببرامج التعرف على الأوجه. |
Çocuk tanımlama konusundaki en iyi kişiler tarafından. | Open Subtitles | عن طريق أفضل عقول مجال التعرف على هويات الأطفال |
Yüz tanımlama yazılımım, 12. otobandaki benzin istasyonundan 15 dakika önce bu görüntüleri belirledi. | Open Subtitles | فبرنامج التعرف على الصور لدى حدد هذه الصور للتو قبل 15 دقيقة ، في محطة للبنزين على الطريق رقم 12 |
Adamın bütün uçuş paketine ihtiyacım olacak giriş izni ve tanımlama şifreleri dahil. | Open Subtitles | سأحتاج إلى كل حقيبته، بما فيها التصريح، وشفرات التعريف |
Genetik olarak kodlanmış bir işaretleyici, ekseriyetle izleme veya tanımlama için kullanılır. | Open Subtitles | علامات جينية مشفرة تستخدم عادةً للتتبع أو التعريف |
Yıllar geçtikçe, 19. yüzyıldan 20.yüzyıla geçiş sırasında, diğer aldatmaca haline bürünmeye başladı. Bu tanımlama aldatıcı bir biçimde büyütülmüş veya abartılmış gözüken bir obje ile yüzeysel bir ilgi veya bağlantı anlamına gelir. | TED | وبمرور السنين عند دخول القرن العشرين بدأت تأخذ هذه الكلمة منحى مختلف من التضليل هذا التعريف لأي اهتمام مصطنع أو مرتبط بشيء أو بجسم عبر كونه ظاهراً بشكل وهمي أنه مضخم أو ممجد |
Telefon yok. Ses tanımlama taraması kullanıyor olabilir. | Open Subtitles | لا تستخدم الهاتف، فرّبما تستعمل فحصاً للتعرف على الأصوات. |
Yüz tanımlama video sistemi. | Open Subtitles | تمييز الوجه,مراقبة بالفيديو, الطريق الوحيد للدخول |
O seçenek yok. Bire bir tanımlama yapıp, gerçek yeteneklerini yazdım. | Open Subtitles | هذا ليس خيار مُتاح ، لقد استخدمت أوصاف حقيقية ومجموعة مُهارات حقيقية |
Fotoğrafları yüz tanımlama yazılımından geçiriyoruz. | Open Subtitles | نمرّر صوّر المراقبة ببرنامج التعرّف على الأوجه. |
İnsanlarla tamamen özgürce iletişime geçme ve kendimizi yeniden tanımlama olanağına sahibiz. | TED | نحن قادرون الأن على التواصل مع الناس بحرية تامة وإعادة تعريف أنفسنا على الانترنت. |
Özellikle, atomum içinde oraya buraya pırpır eden minicik partikül elektronu tanımlama çabalarında büyük sorunlar vardı. | Open Subtitles | على وجه التحديد، كانت هناك مشاكل كبيرة في محاولة لوصف الإلكترون، وأزيز الجسيمات الصغيرة حول الذرة من الداخل. |
tanımlama için CLR'yi hazırlamaya başla. | Open Subtitles | ابدأ تجهيز معالج التحكم لأجل التشخيص |
En büyük tüccar Bay Area'da. Ama ne bir iz, ne tanımlama. | Open Subtitles | أكبر تاجر في منطقة خليج سان فرانسيسكو اننا لا نملك بصمات , ولا وصفاً |