Farkettim ki herkese ilan etmişim zaten, ama detayları seninle tartışmaya hazır değilim. | Open Subtitles | أدرك أنني قدمت تصريح علني عن ذلك لكنني لست مستعدة لمناقشة التفاصيل معك |
Aşk her zaman tartışmaya açıktır ve kesinlikle, inşa halindedir. | TED | الحب دائماً موضوع للنقاش و بالتأكيد، قيد الإنشاء. |
Yayınlanırken, Sor Juana'ya kendisini tartışmaya değil duaya adaması konusunda uyardı. | TED | في المنشور، نصح سور جوانا بتكريس نفسها للصلاة بدلاً من النقاش. |
Bak. Buraya tartışmaya gelmedim! Herkesin can yeleğini giymesini istiyorum! | Open Subtitles | لست هنا للدخول في نقاش اريد من الجميع ارتدات ستراتهم |
Tüm bakışları üzerime çekecek biçimde... biraz cüretkârca konuşarak katılmıştım tartışmaya. | Open Subtitles | وكانت مساهمة شنيعة في هذه المناقشة وهذا سيجعلكِ ترمين ببصرك علي |
Referans gösterebileceğim bir gerçeklik olmadığı sürece böyle bir tartışmaya giremem. | Open Subtitles | سيكون من المستحيل مناقشة هذا الموضوع، من دون إطار معلومات مشترك. |
Sakin ol, Miguel, tartışmaya gerek yok. | Open Subtitles | الهدوء، ميغيل، ليس هناك من سبب للمناقشة. |
Bence, böylece hangi neslin en kızgın olduğunu tartışmaya gerek yok. Veya en yetkin ve yemeklere en takıntılı olanın hangisi olduğunu. | TED | وأظن أنه لا حاجة للجدال حول أي جيل أكثر غضبًا، أو أكثرهم أحقية أو أكثرهم هووسًا بالطعام. |
Bu konuda tartışmaya devam edersek tam da bu olacak. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما سيحدث لو تابعنا الجدال في هذا الامر |
Yarın tekrar gelin, ...bunun nefret suçu olup olmadığını tartışmaya hazır olun. | Open Subtitles | فتعالوا غدّا متأهبين لمناقشة ما إذا كانت الجريمة مصدرها الكره أم لا |
Belli şartlar altında teslim olma şartlarını tartışmaya... | Open Subtitles | انا جاهز لمناقشة الاستسلام بظل الشروط التالية |
Daha sonra bu konunun tartışmaya açık olması gerektiğini biliyordum. | TED | علمت حينها أن هذا الموضوع يستحق أن يفتح للنقاش |
Daha anlamlı bir günlük toplantı organize etmenin ilk adımı, özgün, tartışmaya yer açan bir amaç benimsemekten geçiyor. | TED | الخطوة الأولى لبناء تجمّعات يومية مُفعمة بالمعنى هو اعتناق غرضٍ محددٍ ومرنٍ وقابلٍ للنقاش. |
Buradan çıkış yolu bulana kadar bu tartışmaya son vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نوقف هذا النقاش لحين أن نجد طريقةً للخروج |
Bence biraz tarafsız, niceliksel düşünme bu tartışmaya gerçekten çok şey getirebilir. | TED | واعتقد أن بعض الهدوء والمنطق الكمي قد يجعلنا نصل جدياً لاتفاق عظيم في هذا النقاش |
Bu konu hakkında tartışmaya gerek yok hiçbir zeki insanın farklı düşüneceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لذا فلا نقاش في هذه القضية. ولا يمكن لشخص ذكي أن يخالفني الرأي. |
Evet aslında, az önce idam cezası temyizini en iyi şekilde halletme konusunda seninle ateşli bir tartışmaya girdik. | Open Subtitles | أجل , في الحقيقة للتو كنت في وسط نقاش ساخن معك حول الطريقة الأفضل للتعامل مع استئناف حكم بالإعدام |
Bu yüzden bu konuyu tartışmaya | TED | لذلك أريد منكم ان تبدؤا هذه المناقشة الأن |
Hayır, beş saati sizin sanat koleksiyonunuzu pahalı arabalara olan ilginizi hayatınızın en travmatik anları hariç her şeyi tartışmaya harcadık. | Open Subtitles | لا قضينا 5 ساعات في مناقشة مجموعتك الفنية و إعجابك بالسيارات الغالية و كل شئ ما عدا اللحظات المؤلمة في حياتك |
Korkarım, durum tartışmaya açık değil. | Open Subtitles | أخشى بأن هذه المسألة ليست مفتوحة للمناقشة |
Annemle tartışmaya gücüm yoktu, bu nedenle mirasımın kalan kısmından caydım. | Open Subtitles | لم يكن لدي القوة للجدال مع والدتي لذلك أنا لم أكتب أي جزء آخر عن ميراثي |
Müzakerelerin sona erdiğini düşünmüştüm. tartışmaya gelecek hafta devam edebiliriz. | Open Subtitles | اعتقدت أن المحادثات قد تأجلت يمكننا الجدال في الاسبوع المقبل |
tüm saygımla buraya tartışmaya gelmedim artık yapmayacağım bundan sonra başka birşeyler ayarlamanız gerekecek | Open Subtitles | مع كامل إحترامي أنا لم آت لكي نتجادل لن أفعلها لذلك تدبر الأمر كيف تشاء |
Önce kız kardeşim, ve tartışmaya açıksanız, sayıları tartışalım. | Open Subtitles | أختي أولا و إذا أردت أن تجادل فكر بالأرقام |
Kafaları patlıyor." Bir tartışmaya girmenin sebebi rakibinizi nakavt edecek kadar güçlü olmasıdır. | TED | رؤوسهم ستنفجر. الفكرة هو أنك تحصل على جدال هذا قوي بأنه سيقرع خصمنا |
Kabile reisleri hemen tartışmaya ve birbirlerini tehdit etmeye başlıyor. | TED | يبدأ زعماء القبائل على الفور بالجدال وتبادل الإتهامات. |
Yüzdelikler için tartışmaya hiç niyetim yok benim. | Open Subtitles | ليس لدي وقت كاف للتفاوض لأساوم على النسب |
Hızla kavgaya dönen tartışmaya pencereden bakan bir komşuları şahit oldu. | Open Subtitles | هذا الشجار تحول سريعاً إلى جسدي وشهده أحد الجيران من نافذه |