tek gördüğüm plastik meyveler ve küçük şapkalı şişko adamlar. | Open Subtitles | كل ما أراه فاكهة من البلاستك ورجال سمان بقبعات صغيرة |
Ona baktığımda tek gördüğüm bıktırıcı bir kocası olan yorgun bir kadın. | Open Subtitles | كل ما أراه عندما أنظر إليها هو إمرأة مرهقة مع زوج متعِب |
Ama o ihtişamlı yüzün yansımasında tek gördüğüm şey kendi yetersizliğim. | Open Subtitles | ولكن كل ما رأيته هو إنعكاس على وجهها الجميل لعدم كفائتى. |
O an için, tek gördüğüm beyazdı, parlak beyaz, buradaki ışıklar gibi. | TED | للوهلة، كل ما رأيته هو اللون أبيض، أبيض ساطع، كهذه الأنوار. |
Birisi bana gülümsediğinde tek gördüğüm bir şempanzenin hayatı için yalvarışıdır. | Open Subtitles | عندما يبتسم لي أحد لا أرى سوى قرد يتوسل طلباً لحياته |
tek gördüğüm koruma detaylarıyla ilgili şeyler, annemle ilgili bir şey yok. | Open Subtitles | كُل ما أراه هو تفاصيل عن منوابة الحراس لا شيء يخص أمي |
Benim tek gördüğüm aile ağacımızda bir sürü ölünün olduğu. | Open Subtitles | كل ما أراه في شجرة عائلتنا هو الكثير من الموتى |
tek gördüğüm, elinde çalıntı yemek olan yetişkin bir zenci. | Open Subtitles | كل ما أراه هو زنجي يداه ممتلئان بالمسروقات |
25 yıldan beri polisim ben. tek gördüğüm kusurlar, yalanlar onların görmediğimi sandığı karanlık düşünceler. | Open Subtitles | إنني شرطي منذ 25 عامًا كل ما أراه هو هفوات وأكايب |
Benim tek gördüğüm, 80 dolar değerindeki viskimi içen davetsiz bir konuk. | Open Subtitles | كل ما أراه هو دخيل.. ماشربته يساوى 80 دولار من الويسكى الخاص بى |
tek gördüğüm, iki tane NCIS Özel Ajanı. | Open Subtitles | كل ما أراه هو إثنان من عملاء مركز التحقيقات البحري للجرائم |
tek gördüğüm botlar ve bir çeşit üniforma. | Open Subtitles | كل ما رأيته هو حذاء . و نوع من الزى الرسمى |
tek gördüğüm geceliğiydi, o dantel, naylon gecelik... | Open Subtitles | كل ما رأيته هو ثوبها، ثوب النايلون ذو الشرائط |
tek gördüğüm demiryolu işçileri ve Dallas'ın en iyi polisleriydi. | Open Subtitles | كل ما رأيته كان عمال السكك الحديديةدالاس |
tek gördüğüm şey sendin, yiyor içiyor ve kendi kendine konuşuyordun. | Open Subtitles | كل ما رأيته هو أنت، تأكل وتشرب وتتكلم مع نفسك |
tek gördüğüm yer burası. Trenden ineli sadece iki saat oldu. - Öyle mi? | Open Subtitles | هذا كل ما رأيته للاَن لقد نزلت من القطار قبل 3 ساعات |
tek gördüğüm, küçüklerin büyüdüğü büyüklerin yaşlandığı. | Open Subtitles | لا أرى سوى أطفال يكبرون وأرى أناس كبار يزدادون كبراً |
Biraz daha açar mısın? tek gördüğüm keşleri takip eden adamlar zaten. | Open Subtitles | هلا تشرح أكثر، لا أرى سوى رجالاً يتبعون مدمنين |
tek gördüğüm; adamı Jelly ve kimsenin tanımadığı itin teki. | Open Subtitles | كل ما اراه هو رجله جيللي ونكرة اخر غير معروف |
Ama tek gördüğüm, onun en iyi şarkılarını yazan bir kadın. | Open Subtitles | لكّن كُل ما أرى تلك المرأة التي كتب الأغاني لها |
tek gördüğüm domuz eti fabrikası. | Open Subtitles | أنا لا أراه أنا أرى مصنع لحوم |
tek gördüğüm kızını kurtarmak için yalan söyleyen umutsuz, acınası bir adam. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أراه.. هو رجل يائس ومثير للشفقة، يكذب لينقذ ابنته |
Hevesinizi kırmak istemem, ama burada tek gördüğüm teknoloji bir avuç tozlu, eski kitap. | Open Subtitles | لا أريد أن أحبطكم ..لكنّ التقنية الوحيدة التي أراها |