Pekâlâ, tek yön bilet, yalnız seyahat ediyor bagaj yok. | Open Subtitles | حسنا, رحلة ذهاب فقط, يسافر بمفرده, لا يوجد فحص للأمتعة. |
San Francisco'ya tek yön gidiş, Bay Cody. NasıI ödemek isterdiniz? | Open Subtitles | تذكرة ذهاب فقط إلى سان فرانسيسكو سيد كودي كيف تريد أن تدفع؟ |
Ben başkomutanım. Ben seslendim mi tek yön vardır. | Open Subtitles | انا القائد الأعلى عندما اتصل بأحد لن يكون هناك سوى اتجاه واحد |
Garajın çıkışı tek yön bir sokağa açılıyor ve ilk köşede bir bankamatik var. | Open Subtitles | موقف السيارات يطل على مخرج من طريق واحد وهنالك صراف آلي عند أول زاوية |
Ölüm cezasına çarptırılmış suçluların tek yön bileti. | Open Subtitles | سجن النزلاء المحكوم عليهم ، بالإعدام ، تذكرة ذهاب بلا عودة |
Ama ikimiz de biliyoruz ki, nereye gidiyorsan, yolculuğun tek yön olacak. | Open Subtitles | لكن كلانا نعرف أنه أين كان إتجاهك، يحتمل أن يكون رحلة بإتجاه واحد. |
Zirveye ulaştığınızda, gidebileceğiniz tek yön vardır. | Open Subtitles | عندما تصل إلى القمة فهناك إتجاه واحد يُمكنك أن تمشي فيه |
Bir saatten az bir süre sonra bu adayı, o denizaltı ile terk edecek ve bu tek yön bir yolculuk. | Open Subtitles | بعد أقل من ساعة سيغادر هذه الجزيرة على تلك الغواصة، و هي رحلة ذهاب فقط |
İkincilik ödülü ise kapının önüne tek yön bilet. | Open Subtitles | الجائزة الثانية , رحلة ذهاب فقط الى الرصيف |
- 3 bilet,1 kamara,tek yön. | Open Subtitles | ثلاث تذاكر كابينة واحدة، ذهاب فقط |
tek yön bilet lazım ve bagajım da yok. Neresi olduğu önemli değil, çünkü nasıl olsa oraya varmayacağım. | Open Subtitles | لا أهتم فقط أريد تذكرة ذهاب فقط |
En kısa sürede Phoenix'ten Baltimore'a tek yön bilet ayırtmak istiyorum. Anladın mı? | Open Subtitles | أريد أسرع رحله من (فونيكس) إلى (بلتامور) ذهاب فقط |
Arabamı sattım, kırık dökük kırmızı bir Volkswagen, biraz para buldum ve aileme, arkadaşlarıma, sokaklarıma, kaldığım evlere ve tabii takolarıma hoşçakal dedim. (Kahkahalar) Los Angeles, Kaliforniya'ya tek yön gidiş bileti aldım. | TED | بعت سيارتي، فولكس واجن صغيرة قديمة، جمعت قدراً من المال قلت وداعاً لـعائلتي، ولأصدقائي، ولشوارعي، ولأماكني المفضلة وشطائر التاكو (ضحك) واشتريت تذكرة ذهاب فقط إلى لوس أنجلوس، كاليفورنيا. |
Rezervasyonunuz tek yön olarak gözüküyor. | Open Subtitles | أرى أنّ حجزك السابق كان لتذكرة في اتجاه واحد. |
Durgunluk da pek yardımcı olmuyor gerçi de, gidilecek tek yön var, o da burası. | Open Subtitles | ولا الركود يساعد كثيراً، ولكن هذا فقط يعني هُناك اتجاه واحد يتجهون إليه, وهو إلى أعلى. |
Sonra da bugün, Tokyo'dan tek yön bir biletle dönüyorsunuz. | Open Subtitles | ثم اليوم، يمكنك العودة على تذكرة في اتجاه واحد من طوكيو. |
Tren eskiden iki yönde de işlerdi ama artık tek yön. | Open Subtitles | ولكنه هذه الأيام انه يمشي في طريق واحد |
Ah, evet, işte burada, "tek yön" | Open Subtitles | نعم هاهي .. طريق واحد |
Birkaç yıl sonra, Bütün sınavlarımdan kalmayı başardım okulu da gösterecek pek bir şeyim olmadan bıraktım anne babam da, belki de ödül olarak, Avustralya'ya tek yön bilet aldılar. Eve de yaklaşık 4 yıl sonra döndüm. | TED | وبعد بضع سنوات فشلت في كل امتحاناتي وعندما غادرت الجامعة ,لم يكن لديَ ما أتميز به وربما كجزاء لذلك اشترى لي والداي تذكرة ذهاب بلا عودة نحو استراليا وعدت إلى البيت بعد حوالي أربع سنوات |
Burası tek yön. Yanlış yönde gidiyorsun. | Open Subtitles | هذا الطريق بإتجاه واحد إنت تسلكين طريقاً خاطئاً |
Cehenneme tek yön yolculuk. | Open Subtitles | رحلة في إتجاه واحد إلى الجحيم. |
Burası tek yön. Dur. | Open Subtitles | هذا شارع أحادي الإتجاه.توقّف. |
Son paramı buraya gelmek için tek yön bilete harcadım, ve sen bana inanç üzerinden iyileşmekten mi söz ediyorsun? | Open Subtitles | لقد أنفقت الدولار الأخير المتبقي لدي للوصول إلى هنا في تذكرة ذهاب فقط، و أنت تخبرينني بالشفاء عن طريق الإيمان |
Puerto Vallarta'ya tek yön gidiş karşılığında kulüp sırlarını vermeyi önerdi. | Open Subtitles | يريد تقديم أسرار النادي، مقابل تذكرة ذهاب إلى بوريرتو فالارتا |