Yastığımın altında tuttuğum silahım nerede? | Open Subtitles | وأين مسدسي أنا أحتفظ به أسفل وسادتي أنا إبن حفيدك |
Millet, elimde tuttuğum bu alet oldukça etkilidir. | Open Subtitles | يا أناس إن ما أمسكه بيدي هذا أداه لها قوه رهيبه |
tuttuğum özel dedektif annemin e-posta adresini buldu. - Ne? | Open Subtitles | المحقق الخاص الذي وظفته وجد بريداً إلكترونياً خاصاً بأمي |
Rabbimiz İsa Mesih'in çarmıhı, tuttuğum bu kutsal demir üzerine sana biat ederek Mackenzie klanı adına sana sadık olacağıma şerefim üzerine yemin ederim. | Open Subtitles | أنا أقسم لك، بصليب المسيح وبالسلاح المُقدس الذي أحمله لأعطيك وَلائِي |
Biçim, renk ve koyuluğa dair tuttuğum kayıtlar da arkadaki tablolarda var. | Open Subtitles | هناك بعض المخططات في الخلفية، حيث أبقيت على تتبع للشكل، اللون والقوام |
Şu anda elimde paha biçilemez bir parçayı tuttuğum kimin aklına gelirdi ki? | Open Subtitles | من كان يظن إنني سأمسك بيدي شيء أحبه كما أحب الدينار؟ |
Her nasılsa, saatini çalması için tuttuğum suçlu güvenilir biri değilmiş ve sonuç olarak ayağımda tüberküloz çıkmış ve ölüm saatini kaybetmiş olarak kalakaldım. | Open Subtitles | على أي حال, تبين أن المجرم الذي عينته لسرقة ساعتك ليس جديراً بالثقة وانتهى بي الأمر بالإصابة بالسل في قدمي |
İyi akşamlar, General. tuttuğum oylamanın sonuçlarını bildirmek istiyorum. | Open Subtitles | مساء الخير أيها الجنرال , أريد عمل تقرير عن أستفتاء خاص أقوم به |
Annene diyordum ki... yemek için tuttuğum ahçı. | Open Subtitles | كنت أتكلم مع أمك بخصوص الطاهى الذى استأجرته لطهى عشاء ما قبل الزفاف |
Bu dosya son 16 ay içinde Nucky Thompson için tuttuğum dosya. | Open Subtitles | هذا ملف أحتفظ به فيما يخص "ناكي طومسن" للستة عشر أشهر الماضية. |
Simms onun dükkanında tuttuğum posta kutusu için 500 dolar borçlu bana. | Open Subtitles | الرجل كان يدين لي بـ 500 ألف دولار مقابل صندوق بريد كنت أحتفظ به في منزله. |
Özel parti olduğunu söyleyen sendin ve bu, özel yerlerimin yakınında tuttuğum bir parti. | Open Subtitles | أنتِ قلت أنها حفلة خاصة، وهذه حفلة أحتفظ بها في أعضائي الخاصة. |
Size şu an elimde tuttuğum celp kağıdını fakslayayım. | Open Subtitles | سأرسل لك إستدعاء من المحكمة و الذي أمسكه في يدي الآن |
İki saniyelik bir zaman içinde Albert bıçağı kuyruğun kıkırdağından kuzunun kalçasının hemen yanına getiriyor, ve kuyruk çok hızlı bir şekilde çıkıp benim tuttuğum kovanın içine giriveriyor. | TED | في الفضاء في حوالي ثانيتين، كان ألبرت يمسك السكين بين غضروف الذيل، بجوار خلفية الذيل، وبسرعة كبيرة ذهب الذيل وكان في الدلو الذي أمسكه. |
İlki, elimde tuttuğum bu alet. | Open Subtitles | الأول يتضمّن الشئ الذي أمسكه بيديّ |
Bu arada, beni ameliyattan eve götürmesi için tuttuğum erkek eskort klamidya* olmuş bu yüzden... | Open Subtitles | بينما أنا، المرافق الذي وظفته ليقلّني بعد الجراحة أصيب بعدوى في المسالك البولية، لذا... |
Sizi, Arcadian'a yardım etmek için tuttuğum yeni avukatımızla tanıştırayım. | Open Subtitles | فلتقابلوا المحامي الذي وظفته للمساعدة " في الحفاظ على الـ " أركيديان |
Rabbimiz İsa Mesih'in çarmıhı, tuttuğum bu kutsal demir üzerine sana biat edeceğime şerefim üzerine yemin ederim. | Open Subtitles | أنا أقسم بصليب المسيح وبالسلاح المُقدس الذي أحمله لأعطيك ولائي |
Çarmıhın üzerindeki Efendim İsa'ya ve tuttuğum kutsal demire yemin ederim ki sana sadakatimi verip bağlı kalacağım. | Open Subtitles | أقسم بصليب نبيي المسيح وبالحديد المقدس الذي أحمله بأني أتعهد لك وأقدم لكِ ولائي |
Çok değerli ve sevgili kızınızı soğukta tuttuğum için özür dilerim, Bayan R-B. | Open Subtitles | نعم ، آسف لأننى قد أبقيت على كبريائك و فرحك فى العراء |
Geri zekalının kafayı bulmasına izin vereceğim sonra kolundan tuttuğum gibi benim mekanıma getireceğim. | Open Subtitles | سوف أجعل ذلك المحامي يستريح ويتناول زجاجة خمر جيدة ثم سأمسك الرجل وآخذه إلى مخيمي |
Tabii ki, bana bu lakabı verenler, aynı zamanda çirkin savaşlarını kazandığım ve kendilerini savaştan uzak tuttuğum için halk içinde ve özel olarak teşekkür ettiler. | Open Subtitles | بالطبع، أولئك الذين أعطوني هذا اللقب يشكرونني أيضا، سراً وعلانية لكسبي حربهم القذرة. وإبقائهم خارج الصورة. |
Kafasını tuttuğum gibi yere vurmaya başladım. Suratına çakıyordum. | Open Subtitles | فمسكت به وأخذت أضربه على رأسه وأضربه على وجهه |
Odayı düzenlemesi için tuttuğum dekoratördü. | Open Subtitles | إنه ليس لصا , إنه مصمم إستأجرته لتهيئة الغرفة الإحتياطية |