"uçurdu" - Translation from Turkish to Arabic

    • فجر
        
    • فجّر
        
    • بتفجير
        
    • فجرت
        
    • فجّرت
        
    • نسفت
        
    • طار
        
    • نسف
        
    • يفجر
        
    • وفجرت
        
    • وفجر
        
    • وفجروا
        
    • مرّت عبر
        
    • لقد دمر
        
    • فجَّر
        
    Planın her ne ise Brad onu bu yerle birlikte havaya uçurdu. Open Subtitles مهما كانت خطتك، براد فجر إربا عندما انه فجر هذا المكان. طيب؟
    Sözümü bitirdiğimde silahını çıkardı ve kafasını uçurdu. Open Subtitles .. و عندما مضيت فى هذا .. فإنه تناول بندقيه و فجر رأسه
    Beşinci Kol, masum insanlarla dolu bir mekiği havaya uçurdu. Open Subtitles لقد فجّر الرتل الخامس مركبة مليئة ببشر أبرياء
    Beni öldürtmeye çalıştı ve kulübümü havaya uçurdu. Open Subtitles هو حاول قتلى وقام بتفجير الكازينو الخاص بى
    Çünkü adamla el sıkışırken bir bıçakla adamın kafasının arkasını uçurdu. Open Subtitles لأنني كنت أصافحه ليرحل و فجرت مؤخرة رأسه ببندقية قناصة
    Patlama, sen kara ışıklı havaya uçurdu zaman, bu başka bir yerde bizi çaldı olmalıdır. Open Subtitles الإنفجار ، عندما فجّرت المرشد المظلم فلابد أن حبسنا في هذا المكان الآخر
    Gelecek yıla yetecek 500 librelikle orayı uçurdu. Open Subtitles نسفت حقيبة المتفجرات التي تزن 500 رطل برمتها
    Çocuk üzerimden uçarak geçti ve lazerle bir arabayı havaya uçurdu! Open Subtitles طار الطفل فوقي مباشرة ونسف السيارة بنظره الليزري
    Ama nasıl olduysa o ceset bir kamyon çaldı ve benzin istasyonunu havaya uçurdu. Open Subtitles وجدوا جسد رامبو لقد سرق شاحنة جيش و فجر محطة بنزين فى الناحية الآخرى من البلدة
    - Şeytan lanet kiliseni havaya uçurdu! - Şeytan değildi. Open Subtitles –الشيطان فجر كنيستك للتو –هذا ليس الشيطان.
    - Ne? Birileri Bonwit'in yerini havaya uçurdu. Open Subtitles احدهم فجر بونوايت منذ ساعة هل سمعت عنه في الأخبار
    Shelly, dizlerinin üstüne çöktü... ve sonra Johnny onun kafasını uçurdu. Open Subtitles شيلي هبط على ركبتيه وانت تعرف الشيء التالي لقد فجر جوني رأسه
    Chicon kafeyi havaya uçurdu ve üç Amerikan öğrenciyi öldürdü. Open Subtitles تشيكون فجر المقهي؟ و قتل الطلاب الأمريكان الـ3.
    Kocan dün akşam ana caddede bir kamyonu havaya uçurdu. Open Subtitles فجّر زوجك شاحنة ليلة البارحة في الطريق الرئيس.
    Seni tedavi gördüğün sırada birileri fabrikamızı havaya uçurdu. Open Subtitles قام أحدهم بتفجير مصنعنا حين كنتِ تتعالجين
    Bayan Sutter'ın garajına daldı. Sonra havuzunu havaya uçurdu. Open Subtitles لقد تدحرجت من خلال جراج السيدة سوتر و فجرت حمام سباحة الخاص بها
    Ama Vicki temas kurabildi. Arabamı havaya uçurdu yahu. Open Subtitles -فيكي) وسعها التفاعل، لقد فجّرت سيّارتي)
    O sürtük iki parmağımı uçurdu. Open Subtitles تلك الساقطة نسفت إصبعين من أصابعي
    Katil uçağı uçurdu, uçağın yakıtı bittiğinde düşeceğini bildiği için, paraşütle atladı. Open Subtitles القاتل طار بالطائرة وقفز بالمظلة, وعلمه ان الطائرة سينفذ منها الوقود و تتحطم السؤال هو
    Ardından mağarasına girdi ve İngilizler mağaranın duvarlarını havaya uçurdu. Open Subtitles وبعد ذلك دخل هذا الكهف نسف البريطان الجدارمن حوله
    Eğer Knox öldüğümüzü sanıyorsa, neden ajansı havaya uçurdu? Open Subtitles ان كان نوكس يحسبنا أمواتا فلم يفجر الوكالة؟
    Gelin ağzına siyahı dayayıp kafası uçurdu ve sonra geri geldi. Open Subtitles لقد أطلقت العروس النار على نفسها وفجرت مؤخرة رأسها ثم عادت
    Kafayı sıyırıp bodrumunda yaptığı bombayla kendini havaya uçurdu herif resmen. Open Subtitles الرجل الذي فقد عقله وفجر نفسه بقنبلة كان يصنعها في القبو ؟
    Bir kaç yıl önce Wichita'da bir savunma binasını havaya uçurdu sadece ısınmak istediğini söylemişti. Open Subtitles وفجروا مبنى الدفاع فى (ويتشا) منذ سنوات قليلة أقسم انه فقط كان يسخن للأمور فقط
    Şöyle oldu galiba, rüzgar onu elimden uçurdu. Open Subtitles أعتقد أنّ ما حدث، أن الرياح قد مرّت عبر يدي...
    - Uydu istasyonunu uçurdu. - Neyi görmemizi istemiyor? Open Subtitles لقد دمر القمر الصناعي بالفعل- لماذا لا يريد أن يورينا؟
    Şef, adamın biri kendini havaya uçurdu. Open Subtitles لقد فجَّر شخصٌ نفسهُ للتوِ أيُّها "القائِد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more