| Evet, özellikle şu iğrenç... ceset işiyle uğraştığı için. | Open Subtitles | نعم خاصة انه يتعامل مع قضية الجثة الشنيعة |
| Şahsi hukuk konularıyla uğraştığı sürece gönlümüz onunla ama bu destek istasyonun dışında kalsın. | Open Subtitles | وآمالنا معه فيما يتعامل مع أمور قانونية خاصة لكن هذه الأفكار خارج الجدران |
| Millet, Ryder'a ve uğraştığı şeye odaklanmayacak mısınız? | Open Subtitles | يا رفاق (أليس عليكم أن تركزوا على (رايدر و كيف يتعامل مع كل هذا؟ |
| UIusun seksle uğraştığı bir mola vardı. | Open Subtitles | كان هناك فصل اضافى موجز الأمه منشغله ب الأمور الجنسيه.. |
| Komünizmin çöküşünden sonra ve terörizmin dehşetinden önce ulusun seksle uğraştığı kısa bir dönem oldu. | Open Subtitles | بعد سقوط الشيوعيه و قبل ترويع الأرهاب كان هناك فصل اضافى موجز الأمه منشغله ب الأمور الجنسيه. |