| Bana yalan söylüyor ve uğrunda uğraştığı her şeyi fırlatıp atıyor. | Open Subtitles | والآن هي تكذب عليّ وإنها تتخلى عن كل شيء عملت لأجله |
| "Zevk, uğrunda yaşanması gereken tek şeydir." | Open Subtitles | المتعة هي الشيء الوحيد الذي يجب على المرء ان يعيش لأجله |
| Belki bir savaşçı olmak istediniz. uğrunda savaşacak bir şeyinizin olmasını istediniz. | Open Subtitles | ،ربّما وددت الغدوّ مناضلة و أن يكون لكم شىء تناضلون من أجله |
| uğrunda savaşılacak uğrunda yaşanacak hiçbir şey. | Open Subtitles | إذاً لن يبقَى لى شيء شيء لأقاتل من أجله أعيش من أجله |
| - Arzu ettiğim - uğrunda savaşmaya değer bir kız | Open Subtitles | أتمنى لو كان عندي أي فتاة تستحق القتال من أجلها |
| Lycanlar ondan her ne istiyorsa... oğlun bunun uğrunda ölmeye değer olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | مهما كان مايُريده الـمُستذئبين منها إبنك كان يعرف بإنه يستحق الموت من أجلها. |
| Hayır, asıl mesele uğrunda kan ter döktüğümüz... bir baskını gerçekleştirmeye çok yakın olmamız. | Open Subtitles | لا، الأمر هو أننا قد أقتربنا لمهمة بذلنا فيها أنا وأنت الدم لأجلها |
| Bunda başarısız olmak, inandığımız ve uğrunda savaştığımız her şeye kuşkuyla bakmamıza yol açar. | Open Subtitles | الفشل يعني استشراء الشكّ في كلّ ما نؤمن به وكلّ ما حاربنا لأجله. |
| Bu... bunca zaman uğrunda çalıştığımız şeydi. | Open Subtitles | هذا هو ما .. كنا نعمل كل هذا الوقت لأجله |
| Sadece uğrunda öleceğin değil, uğrunda yaşayacağın bir şey var artık. | Open Subtitles | , لديكى شيئاً ما للتمسك به الآن وليس للموت لأجله |
| Basitçe bu adamlar her şeyden mahrumlar. uğrunda yaşayacak hiçbir şeyleri olmadığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | ،هؤلاء الرجال محطمون تماماً إنهم يشعرون بأنهم ليس لديهم ما يعيشون لأجله |
| uğrunda ölünecek bir şey varsa ölümü göze almaktır. | Open Subtitles | إنها بشأن إرادتك للموت من أجل شيء تؤمن أنه يستحق الموت لأجله. |
| Uzun zamandır uğrunda savaştığımız şeyi artık başarmak üzereyiz. | Open Subtitles | والآن بعد أن كنا على وشك تحقيق ما حاربنا من أجله لفترة طويلة، |
| Nefret dolu olduğunu, ırkçı olduğunu uğrunda çabaladığı hedefe yalnız kötülük getireceğini söyleyecekler. | Open Subtitles | .. عنصري, سيجلب فقط الشر . لما كان يناضل من أجله :و سنرد عليهم قائلين |
| Değer verdiğim, uğrunda çaba harcadığım her şey artık varolmayan bir geleceğe hazırlanmak içindi. | Open Subtitles | وكيف من المفروض ان اتأقلم مع هذا ؟ كل ما اهتم به وكل ما عملت من أجله كان تحضيراً لمستقبل لن يدوم |
| Ve İslam için. Bunlar uğrunda ölünecek fikirlerden sadece birkaçı. | TED | هذه مجرد بعض الأفكار التي تضحى الحياة من أجلها. |
| Tıpkı hayatı gibi Neruda'nın şiirleri de uğrunda savaşmaya değer gündelik anları vurgulayarak romantizm ve devrim arasında köprü kurdu. | TED | كما في حياته، جمعت قصائد نيرودا بين الرومانسية والثورة من خلال تعظيم اللحظات اليومية التي تستحق المحاربة من أجلها. |
| Yoldaşlar, her şey bitip de uğrunda öldüğümüz düşler gerçekleştiğinde, yeniden bir araya geldiğimiz zaman, nasıl yaşayacağımızı hayal edebiliyor musunuz?" | Open Subtitles | يمكنكم أن تتخليوا هل كنا سنلتقي مجدداً عندما ينتهي هذا عندما الأحلام التي سنموت من أجلها تتحقق ؟ |
| Belki de uğrunda savaşılmaya değer bazı şeyler vardır. | Open Subtitles | ربما هنالك بعض الأشياء تستحق القتال لأجلها. |
| Hatta, tam da bugün beni son on yıldır uğrunda mücadele ettiği meme kanseri kliniği hakkında aradı. | Open Subtitles | في الحقيقة اليوم، هاتفتني بشأن عيادة لسرطان الثدي ظلت تحارب لأجلها خلال العقد الماضي، خطتها جريئة |
| Ama yine de, uğrunda mücadele etmeye değer.. | Open Subtitles | لكن مرة اخرى اي شيء يستحق العناء من اجله سيكون العمل شاقا |
| Şu durumda para uğrunda ölünecek kadar değerli değildir, haksız mıyım? | Open Subtitles | النقود لا تساوي شيئاً بجعلنا نُقتل من اجلها الآن , اليس كذلك؟ |
| uğrunda çalıştığım şeyleri mahvetmeden imkânsız. | Open Subtitles | ليس من دون تدمير كل شيء كنت أعمل من أجلـه |
| Ama uğrunda ölmeye değecek bir pasta tarifi aldım. | Open Subtitles | من أجل كعكة الزبدة بالكحول والكريما التي اكاد اموت لاجلها |